22. Bölüm: "Taehyung İçin Aklını Yitirdi"

18.3K 1.9K 4.5K
                                    

Tamamen Jungkook'un ağzından anlatılmış bir bölümle geldim!! Daha fazla gizemin ortaya çıktığı bir bölüm. Yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar dilerim *Mariah'dan Sonsuz Kalplerle*

-----------

KIŞ, 30 Aralık 2012

Jungkook'un Ağzından...


Bütün vücudum kasılmıştı. Bir an önce sona ulaşmak adına can atıyordum, aynı zamanda da büyüleyici bir sevişmenin sonuna geleceğim için duygusal bir ruh halinin kıyısındaydım.

Altımdaki esmer, ben hareket ettikçe beni içine çekiyordu. Kendimi her anlamda ona çekilirken buluyordum. Derin sesiyle benim için orgazm çığlıkları atması başımı döndürüyor, asla atlatamayacağım türden bir rüya görmemi sağlıyordu.

Yatak başlığının parmaklıklarını tuttum ve son kez sertçe onun içine kendimi ittim. Boşalırken parmaklarım güçsüz kaldı ve yatak başlığını ağır ağır serbest bıraktım. Esmer adamın boynuna yüzümü yasladım. Soluklanırken onu daha fazla terletiyordum.

Otel odasının bu kadar sıcak olduğu bir zamanı asla hatırlamıyordum. Oysaki esmer adamın bana daha fazla yakınlaşması için oda sıcaklığını olabildiğince düşürmüştüm. Buna rağmen ikimiz de ateşler içinde yanıyorduk. Esmer, bir an olsun vücudumu bırakmadığı için olabilirdi. Bana bir koala gibi sarılmıştı.

Başımı kaldırdım ve gözlerimin önündeki görüntünün netleşmesini bekledim. Altımdaki adamın suratını loş ışıkta zar zor görürken, "Adın ne?" diye sordum. Nefes nefeseydi, tıpkı benim gibiydi, hafifçe gülümsedi.

"Jeon Jungkook," dedi ve beni güldürdü. Onu becerirken kulağına fısıldadığım adımı sayıklamıştı.

"Bu benim adım," dedim. "Senin adını merak ediyordum. Bana söylemedin."

"Benim adım..." dediğinde gözleri kaydı. Henüz boşaldığı için kafası dumanlıydı. Ayrıca tuvalette içtiği otun da etkisi vardı muhtemelen... Onu kendi haline bıraktım. Sabah uyandığı zaman nasıl olsa bir şekilde bana kendini tanıtırdı.

Göz kapaklarıyla büyük bir savaşa girdi. Parmak uçlarıyla yanaklarıma dokundu. Ardından terli saç diplerimde elini gezdirdi. Savaşta yenildiğinde göz kapakları gözlerinin üzerine birer perde gibi kapandı, ancak beni bırakmadı. Ağır ağır dokunmaya devam etti.

Benden hoşlandığını düşündüm. Dokunuşları tıpkı onun gibi nazik ve zarifti. Parmak uçlarında sanki kendi karakterini taşıyordu.

Uykuya daldığında elleri yatağa düştü. Uyurken onu öpücüklere boğdum. Hafifçe gülümsediğini gördüm. Ona tatlı rüyalar verebilmiştim.

Uyuyan esmer güzeli bir süre öylece izledim. Sanki ergenlik hormonlarıma yeni kavuşmuş gibiydim. Onunla ilgili hayaller kurdum.

Sperm ve ter kokusu burnumdaydı, beynim bana banyo yapmam için sinyaller veriyordu, ancak altımdaki adamı bir türlü terk edemiyordum. Sanki banyoya gidersem o da güzel bir rüya gibi öylece kaybolacaktı.

Çocukluğumdan beri uyandırılmaktan nefret etmemin sebebi yorgunluk veya geç yatmak değildi. Uyandırıldığım zamanlarda her zaman rüyam yarım kalıyordu. Bu rüyanın yarım kalmasını da istemedim. Kimse beni uyandırmadan önce yataktan kalktım ve banyoya gitmek yerine esmer adamın eşyalarını karıştırmaya başladım.

Pantolonunun cebinden cüzdanını çıkarttım. Kartlarını koyduğu kısımdan kimlik kartını çıkarttım. Kimlik kartındaki fotoğrafı biraz eskiydi bu yüzden kartı elime alır almaz dudaklarıma bir gülümseme yayıldı. Şirin görünüyordu. Altımdaki ateşli adamdan farklıydı.

Dört Mevsim | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin