Ayakları üşüyordu.
Ama Draco içeri girip yayılan ısıyı hissederse diye Harry, ısıtma tılsımını yenileyemedi.
Ve karanlık bir banyoda ne kadar uzun süre beklerse, kendini o kadar aptal hissetti.
Gitmeliydi. Hermione'nin dediği gibi işleri oluruna bırakmak lazımdı. Ilık bir duş alabilir ve fazladan birkaç saat uyumak için Hagrid'in dersini atlayabilirdi. Ama yapmadı, delirmediğini düşündü ve oda arkadaşını gözetlemek için banyoda beklemeye devam etti...
Draco içeri adım attığında, ışıkları açmak için asasını sallarken bir mırıltı oldu. Draco, ses çıkarmamaya çalışarak kapıyı yavaşça kapattı ve sonra iç geçirerek arkasına yaslandı, elleriyle yüzünü ovdu. Üniformasını banyo kapısının arkasındaki kancaya astı, ayakkabılarını öyle bir dikkatsizlikle çıkardı ki biri lavabonun altına girdi. Küçük siyah çantasını ise tezgahın kenarına koydu.
Harry sırtını duvara dayadı, hiç ses çıkarmasa da kendi nefesinin fazlasıyla farkındaydı.
Draco'nun saçından bir tutam havaya kalkmıştı. Draco aynada kendisine baktı ve kaşlarını çattı, bir eliyle saçı aşağı bastırdı. Parmaklarını siyah ipek gömleğinin düğmelerinde gezdirdi; Esnerken ise beceriksiz ve yavaştı. İpek gömlek, bir omzundan, sonra diğerinden kayarak uzun bir boynu ve pürüzsüz, güçlü sırtını ortaya çıkardı. Cildi solgun ve kusursuzdu.
Harry, görüntü karşısında donakalmıştı. Titredi, vücudunu ısı kapladı. Isı, omurgasının dibinde birikiyordu. Aklının bir parçası ona umutsuzca gözlerini kapatmasını, hatta arkasını dönmesini haykırıyordu; Onun burada olmasının nedeni bu değildi. Fakat-
Draco gömleğini lavabonun kenarına koydu ve pijama altıyla birlikte boxerını da indirdi.
Harry titrek bir nefes aldı. Daha önce hiçbir erkeğin kalçasına doğru dürüst bakmamıştı. Ve bacakları- lanet olsun. Draco'nun bacakları uzun ve muhteşemdi, güçlü, mükemmel şekilli baldırlardı.
Harry gözlerini sımsıkı kapadı ve umutsuzca büyüyen ereksiyonunu bastırmaya çalıştı. Duşun açıldığını ve suyun sıçradığını duydu...
Draco nefes aldı ve bir ses...
Harry'nin gözleri fal taşı gibi açıldı. Duşu odanın geri kalanından ayıran tek şey bir duşun kabiniydi, sadece suyu durduran görünmez bir cam. Su, Draco'nun başını göğsünü ve sırtını ıslattı. Suyun ısısı tenini pembeleştiriyor ve buhar bulutları oluşturuyordu.
Draco bir kolunu duvara dayadı, ve ağırlığını koluna verdi, diğer eli sert penisinin üzerinde hareket ederken gözleri sımsıkı kapalıydı. Başparmağını, penisinin üzerinde gezdirdi ve yüzü seğirdi, ağzı açıldı. Suyun yankılanan sesine rağmen, Harry'nin tek duyabildiği Draco'dan gelen seslerdi. Soluklar, nefesler ve iniltiler sudan daha gürültülüydü.
Harry, kendisini sıktı. Alt dudağını kan tadı alacak kadar ısırdı. Hayatı boyunca hiç bu kadar zorlanmamıştı.
Draco'nun eli hızlanırken başı geriye düştü, gözlerini sıktı ve Harry'nin penisini sarsan bir inilti ile geldi. Harry duvara yaslandı ve pelerininin kenarlarını sıkıca kapadı.
Draco saçını yıkamaya devam etmişti ve Harry, ereksiyonunun inatla aşağı inmeyi reddetmesine rağmen, en azından biraz sakinleşmeyi başarmıştı. Gözlerini kapatabilmeyi diledi ama Draco'nun gelişinin görüntüsü göz kapaklarının arkasına kalıcı olarak kazınmış gibiydi.
Draco sonunda suyu kapttığında Harry rahatlayarak gevşedi.
Vücuduna bir kurutma büyüsü yaparken dışarı çıkıp kafasına bir havlu sildi.
Draco giyinmek için acele etmedi ve çıplak durdu, havluyu yere atmadan önce saçlarını yavaşça lavabonun önünde kuruladı. Harry çenesinde bir parça sakal göremese de tıraş büyüsü yaptı. Sonunda Draco küçük siyah çantasının bağlarını açtı ve çantanın derinliklerine uzandı, küçük bir losyon veya krem kabı çıkardı ve mermer tezgaha bıraktı, ardından bir tane daha ve bir tane daha.
Ve Harry tam bir aptal gibi hissetti. Elbette, Draco Malfoy'un aptalca ayrıntılı bir banyo rutini vardı, bu neden erken kalktığını, neden her şey için bir çantası olduğunu ve bırakmaya çalışsa bu kadar çok kabın ve iksirin lavaboya sığmayacağını açıklardı.
Krem kutularını kaldırdı, bir saç ürünü ve havada ince bir baharatlı misk kokusu bırakan bir parfüm ile değiştirildi. Draco sonunda saçlarıyla uğraşmayı bitirdi ve Harry bunun son olacağını düşündü ama Draco çantanın daha da derinlerine uzandı ve dikkatlice üç süslü elbise kutusu çıkardı. Her biri bir inç kalınlığındaydı, kremsi beyaz renkte büyük bir kitabın uzunluğu ve genişliği kadardı.
Üstünde kıvrılan, gümüş yazıyla damgalanmış bir şey vardı, ama Harry onu durduğu yerden okuyamadı.
Draco her kutuyu biraz araladı, kaşlarını çatarak içindekilere baktı, sonra onları çantasına geri koydu ve bakmak için çantadan üç kutu daha aldı, görünüşe göre ikincisini beğenmişti.
Kapağı kaldırdı ve kenarları daha koyu mavi dantelli, ipeksi, çelik mavisi bir külot çıkardı. Onları eline aldı, uzun bacaklarına kaydırdı, parmakları pürüzsüz malzemeyi kalçasına çekmek için aşağı kaydırdı.
Harry'nin kalbi, boğazıyla yer değiştirmiş gibiydi.
Draco, kalçasının biraz üzerinde duran uyumlu bir jartiyer taktı, hareket ettiğinde uyluklarında uçuk mavi kurdeleler uçuşuyordu. Kapalı klozet kapağının üzerine oturdu ve ayaklarını yere düşürdüğü havluya dayadı, kutudan bir çorap çıkardı ve ayak parmakları içeri girene kadar dikkatlice elinde topladı.
Neredeyse dümdüz olan ipeği baldırlarının üzerine ve uyluklarına kadar kaydırdı. Harry, Draco her hareket ettiğinde çorapta mavi bir renk görebiliyordu.
Draco ayağa kalktı ve jartiyer tokalarını pratik bir kolaylıkla ince malzemeye tutturdu, şeritleri hafifçe gerginleşene kadar ayarladı. Tezgahtan asasını aldı ve ayakkabılarını çağırdı, giydi ve sonra kalçasını kesinlikle nefes kesici yapan parlak siyah stilettolara dönüştürdü.
Harry'nin hemen yanında bir boy aynası yarattı ve yansımada kendini inceledi, saçını geriye itti, döndü ve kendinden memnun bir sırıtışla kalçasını kaldırdı. Elini uyluklarından, kalçasından ve dantel jartiyer kemerinin üzerinden geçirdi.
Sonra içini çekti ve ayna ortadan kayboldu, ayakkabılarını eski haline geri döndürdü, üniformasını ve cüppesini giydi, ta ki dantel ve ipek çorabı, pamuk ve yün katmanlarının altına gizlenene kadar. Draco aynada son bir kez saçını kontrol etti, eşyalarını aldı ve banyodan çıktı.
Giderken ışıkları kapattı ve Harry'yi karanlıkta bıraktı. Aniden siyah saçlının bacakları pes etti ve onun duvardan aşağıya kaymasını sağladı. Harry pijamalarını aşağı itti ve titreyerek penisini eline aldı.
Harry, Draco'nun duşta nasıl göründüğünü hatırladı, teni su gibi pürüzsüzdü, kaygandı.
Draco eşyalarını yerleştirirken dışarıdaki gardırop açılıp kapandı.
Harry, Draco'nun transparan ve renkli çorapları bir bacağına, sonra diğerine, acı verici bir yavaşlıkta giydiğini hatırladı.
Draco masasından çantasını aldı ve omzuna astı.
Harry, Draco'nun siyah stilettolarla nasıl göründüğünü hatırladı, ellerini deride ve karmaşık dantellerde nasıl gezdirdiğini.
Yatakhanenin kapısı, Draco'nun arkasından kapanırken boğuk bir tıkırtı duyuldu.
Harry karanlıkta o kadar sert geldi ki tüm vücudu sarsıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lace || Drarry // Türkçe Çeviri
Fanfiction||Tamamlandı|| Harry, sürekli Draco'yu düşünüyordu. Arkadaşlarının söylediği onca şeye rağmen, sadece neler olduğunu bilmesi gerekiyor. Draco neden sadece banyoda giyiniyor? Harry uyuyana ya da gidene kadar neden bekliyor? Ve yanına aldığı küçük s...