Harry, Hermione'nin yatakhanesine baktı. Sekizinci yılını tamamlamak için gelen öğrenciler rastgele eşleştirilmiş ve karahindiba tüyü gibi kalenin etrafına dağılmıştı. Hermione'nin ise şansı yaver gitti ve bir öğretmenin özel odasını aldı. Yatakhanesinden daha büyüktü, iki koltuk ve kişisel bir şöminenin yanında küçük bir masa için yer vardı. Kiminle kaldığını hatırlayamıyordu ama diğer kızda, Hermione'nin notları ve kitapları kadar giysi, kutu ve iksir varmış gibi görünüyordu.
İkisi arasında, daha büyük odanın sağladığı fazladan alanın çoğunu kaplamışlardı.
Kısa bir süre Hermione'nin yatağının kenarına oturdu, sonra ayağa kalktı, huzursuzca odanın içinde volta attı ve şömineye gitti. Ateşe baktı ve kendini koltuklardan birine oturmaya zorladı.
Kapı hafifçe tıklatıldı ve Pansy Parkinson içeri girdi. Onu görünce yarım bir nefes dondu, sonra kız kapıyı kapattı ve arkasına yaslandı.
"Sen," Pansy şeytani bir gülümsemeyle iki kaşını kaldırdı, "Olabilecek onca insan arasında, sanırım dünyadaki tahmin edebileceğim en son kişi sensin-"
Harry'nin yüzü alev alev yandı ve ayağa fırladı, "Ben gidiyorum."
"Nefeslerini düzenle," dedi Pansy gözlerini devirerek, "Yüzde yirmi komisyon alıyorum."
"Ne?" Harry aptalca sordu.
Pansy, Harry'nin bol yırtık kotuna ve Weasley kazağına baktı ve tek kaşını kaldırdı, "Sanırım ısrar etmeliyim."
"Bir komisyon alıyorsun? Kendin mi yapıyorsun?" Harry sordu.
"Tabii ki hayır. Kişiye özel ama bana göre değil." Pansy, "Onları kendin sipariş edecek olsaydın, yapardın ve sen ya da Draco'nun para konusunda sorunları yok" dedi.
Harry, Draco'nun adını duyunca sıçradı.
Pansy sırıttı, "Fikri ondan aldın, değil mi? Sana isteyerek söyleyeceğinden şüpheliyim, bu yüzden yanlışlıkla bulmuş olmalısın ya da casusluk yapıyorsun," bilmiş bir bakışla söylemişti.
"Bilmiyor," Harry'nin kabul etmeye istekli olduğu tek şeydi. Pansy'nin Draco'ya her şeyi söylememesini ümitsizce umdu.
"Eminim. Aksi takdirde daha önce öğrenecektim," Pansy gülümsedi ve asasını çıkardı, "Öyleyse sadece ölçülerini alacağım?"
Pansy onun etrafında dönerken, bir kaç tılsım yapıp sonuçları bir parşömene not ederken, Harry başını salladı ve dimdik durdu.
Pansy asasını kaldırırken kendi kendine başını salladı, "Hepsi bu kadar. Artık gidebilirsin. Sana harika bir şey vereceğim. Beğenmezsen, geri getirirsin ve başka bir şey veririm."
"Pekala," Harry gergin bir şekilde avuçlarını kotuna sildi, "Sana şimdi mi ödeyeyim yoksa-"
Pansy bir kahkaha patlattı, "Merlin, Potter! Sanki bir fahişeymişim gibi konuşuyorsun!"
Harry kızardı.
Pansy ona elini salladı, hâlâ pis pis sırıtıyordu, "Seni faturanı kıyafete baktığında vereceğim, harika çocuk."
Harry başını salladı ve koşmadan elinden geldiğince hızlı bir şekilde kapıya gitti.
"Potter," diye seslendi Pansy arkasından, "Draco'ya bu şeyleri satın almasını söylediğinden emin ol. Bunu yaparsan onu çok mutlu eder."
Harry sinsi bir Slytherin ifadesi bekleyerek arkasına baktı ama Pansy beklenmedik bir şekilde ciddi görünüyordu.
"Ciddiyim," dedi Pansy.
Harry boğazında bir yumru hissetti ve kapıyı arkasından kapadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lace || Drarry // Türkçe Çeviri
Fanfiction||Tamamlandı|| Harry, sürekli Draco'yu düşünüyordu. Arkadaşlarının söylediği onca şeye rağmen, sadece neler olduğunu bilmesi gerekiyor. Draco neden sadece banyoda giyiniyor? Harry uyuyana ya da gidene kadar neden bekliyor? Ve yanına aldığı küçük s...