Muhammed : Dedemin anlattığına göre bazı Köylerdeki Kuyuların Suları biraz sıcak olurmuş. Derinliğide öbür Köylerdeki Kuyulara göre daha çok derin olurmuş. Bu tür Kuyuların altında bir Lav birikintisi olurmuş. Eğer Lavı söndürürsek Obsidyenler yok olur yerine 1000 Elmas Bloğu gelirmiş. Ben bu Efsaneyi duyduktan sonra Eski Evimize yakın Köylerin Kuyularına bakmıştım ama hiçbiri Efsanedeki gibi Kuyular gibi değildi. Doktor Hüseyin amca boğulurken dikkatimi çeken şeyler vardı. Kuyunun dibini zor görmüştüm ve üzerime sıçrayan Sular sıcaktı. Eğer bu Köydeki kuyu Efsanedeki Kuyulardan biriyse hayalini kurduğum Şehir Projesini yapmak için yeterli Paramız olabilir.
Dedim. Süleyman buna çok şaşırdı.
Süleyman : Gerçekten çok şaşırdım! Bu Kuyu gerçekten bizim Kuyu olabilir. Bugün gerekli kazı izinlerini alıp, birkaç kişiden yardım alalım.
Dedi ve dışarı çıktık. İlk işimiz Şerafettin abiye gitmek oldu. Çünkü bir Madenci olarak kazı işlerinin sorumlusu oydu. Gittik.
Muhammed : Selamun Aleyküm Şerafettin abi! Dedem bana bir Efsane anlatmıştı. Bizim Kuyunun altı Hazine dolu olabilir! Kuyunun altını kazmak için izin ve birkaç Madenci almak için geldik.
Şerafettin : Aleyküm Selam Muhammed! Eğer bu Efsane doğruysa Köyümüz gelişebilir. Kazı izni sizindir. Kazı zamanındada 2-3 Madenci yollarım.
Dedi ve İkindiye doğru hazırlanmaya başladık. Köyün İmamı Yaşar Hoca İkindi Ezanı'nı okumaya başladı herkes Cami'ye gitti. Namazdan sonra Babamı hatırladım. Babamda bir İmamdı. Babamın Ezan okuyuşunu özlemiştim. Süleymanla Kuyu işini konuşuyorduk. O derin Suya girip Taşları nasıl kıracağımızı bilmiyordum. Nefesimiz buna yetmezdi. Süleyman'ın tavsiyesiyle Denizci Ahmed abinin yanına gittik. Ahmed abi Denizle ilgili çok bilgiye sahipti. Denizlerle ilgili Malzemeleride Satıyordu.