1. BÖLÜM Herşeyin Başladığı An

26 3 0
                                    

Ben Gece, annemin en sevdiği isimmiş. Annemi daha önce görmedim maalesef ki... çünkü ben doğduğumda, çok küçük yaştayken ölmüş. Babam da hapiste yatıyor... Annemi... öldürdüğü için ben yıllardır ablamla kalıyorum, o bir resim öğretmeni, çok hoş resimler yapıyor hayranlıkla izlerim yaptığı resimleri fırça darbeleri'nin dansını. Bazen bana böyle resim yapmayı öğretir. Ablam'ın çalıştığı okulun bir atolyesi var resim atolyesi... 8 yaşımdan beri o atolyeye gidip gelirim şuan 17 yaşındayım o okulda okuyorum. Sınıfımdaki insanlarla pek anlaşamıyorum bu yüzden... yaptığım en iyi şey resim çizmek için atolyeye uğruyorum okuldaki resim kulübünün başkanıyım, anahtar bende bulunuyor her tenefüs oraya gidip atolyeyi açıyorum. Tenefüste pek insan gelmezdi aslına bakarsan hiç insan olmazdı. Kapalı olduğunu düşündükleri için gelmediklerini düşünüyordum her gün kapıyı açık bırakmaya başladım kimse gelmedi... Koridordan bir sürü insan geçerdi. Atolyeye bakmıyorlardı bile ablam her tenefüs gelir, resmime bakar, giderdi. Ablamla harika bir ilişkimiz vardı. Kızıymışım gibi severdi. Belki bir annemiz yoktu ama birbirimiz vardık... Babama gitmiyordum onu en son gördüğümde 12 yaşındaydım doğum günümdü...

(5yıl önce Gece'nin doğum günü sabahı)
"Işık... nerde o neden gelmiyor. " demişti babam. Doğum günümden dahi haberi yoktu. Işık ablam hiç ziyarete girmezdi. beni hep dışarda beklerdi.
"ben varım baba, içeri girmek istemiyor polisler beni zor içeri alıyorlar reşit olmadığım için..." ellerime baktım... strestten tırnaklarımın etlerini tırnaklarıma zarar verirdim. İstemsizdi bu yaptıklarım.
"anladım kızım. Bir daha ki görüşe mutlaka Işık'ı buraya getir. tamam mı? "
"baba... Bugün benim doğum günüm... "
"üzgünüm Gece... unutmuşum... "
"Işıktan başka bir şeyi sormuyorsun"
"hiç gelmiyor gördüğün gibi. Sen gelmesen de olurdu! " söylediklerine hayli üzülmüş ve sinirlenmiştim. Hiçbir şey söylemedim. Polislerden biri bana dönerek.
"tatlım hadi, dışarı süre doldu" kapıya doğru giderken bir anda durup o an düşündüm. Bana böylesine kötü davranan bir adamın, yanına artık gelmek istemiyordum. Arkamı dönmeden...
"bir daha gelmeyeceğim... sen... sen bir katilsin." dedim titreyen sesimle.
Katil olmasa orda olmazdı. Korkuyordum... kırılıp bana bağırmasından korkuyordum. Çocuktum nihayetinde. Polis hanım'ın gözlerindeki şaşkınlık, her gün gelip giden küçük bir kızın, nasıl içinde böylesine babasına kin tutuğunu anlamıyormuş gibi bir ifadeyle bakıyordu. Haklıydı. Nasıl her gün gidip gelen bir insana, böyle kötü davranılırdı. Dışarı çıktığımda ablama dönerek gözleri dolu bir şekilde konuşmaya başladım
"abla, ben bir daha buraya gelmek istemiyorum"
"neden ablacım, sana bişey mi yaptı o adam" o adam diye bahsediyordu. Asla babamın adını ağzına almazdı ne baba derdi, ne de Mazlum, bu babamın ismiydi.
"hayır, sadece seni sorup duruyor. Doğum günümü... her zamanki gibi hatırlamıyor. Gelmeyeceğim artık ona da böyle söyledim." ablamın ağzından sessiz bir küfür çıktı.
"oruspu çocuğu"
Onu 5 yıldır görmüyordum ve görmeyi de düşünmüyordum. Ablam görmek istememekte haklı fakat... hiç anlamadım. Bu adam, neden ablamı sorup duruyordu. Son 2 yıldır, bu kafamı yiyip bitiriyordu. Hafızamda kalan, en eski olaylar bunlardı bir de... Resim atolyesinde olan bir olayı hatırlıyorum ama tamamını değil. Ablamla aramızda 11 yaş var. Ablam şuan 28 yaşında. O sıralar ablam yeni atanmıştı, beni götürdüğünde ilk günüydü. 19 yaşındaydı. 15 16 yaşlarındaki bir çocuğu hatırlıyorum. Resim atolyesine girip ablama bir kaç soru soruyordu. Onları dinlemiyordum ta ki kulağıma gelen cümleler hoşuma gitmeye başlayana kadar. 8 yaşımda olduğum için, 15 16 yaşlardaki o çocuğun ablamdan hoşlandığını duydum. Çocuk diretirken ben de onları dinliyordum.

9 yıl önce
"Işık bana bir şans vermelisin, aramızdaki yaş farkının cidden önemi var mı?"
"Mert sen daha bir çocuksun, ben 19 yaşındayım. Sen 15 yaşındasın. saçmalamayı kes!"
"lütfen bana bir şans ver. Sana ne kadar aşık olduğumu görmüyor musun? Gerçekten senin için her şeyi yapabilirim. Seninle evlenmek istiyorum. lütfen sadece... bir şans..."
"Mert sınıfına git hemen! saçma sapan konuşmaya başladın iyice ,reşit bile değilsin. Ne evlenmesinden bahsediyorsun?" sonra araya girdim çocuk aklıyla "benimle evlenebiliiirsin" diyiverdim
Çocuk gülmeye başladı ve ablama doğru bişeyler fısıldadıktan sonra bana dönerek "evlenirim tabii" diyip gülerek gitti buna çok bozulmuştum o zaman ablamın yüzünde bir sıkıntı vardı bunu o zaman önemsememiştim kim mutlu olmazdı birinin kendini sevdiğini öğrendiğinde hele sen de seviyorsan...

Ters AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin