Sabahın erken saatlerinde gözümü büyük bir gürültüyle açtım tonla kalın erkek sesi bir anda geliyordu yataktan hızla doğruldum dışardan gelen 2 erkek konuşması duydum ikisi de Türk aralarında benim kapımın önünde şöyle bir konuşma geçti
"Gece ismi eklenmiş dalsak mı odaya Kara abi kızar mı"
"belki kızdır lan"
"kız ne arasın buralarda yarı yunandır bu it"
"kahvaltıya inince görürüz" yataktan ayaklarımı sarkıttım terliklerimi giyip ayağa kalktım kafamı kapıya dayayıp dinlemeye başladım. Kapıma biri deliler gibi eliyle vurmaya başladı geri çekildim kapıdan.
"ALO ORDA KİMSE VAR MI?... YENİ KÖLE ORDA MISIN?" Ne kölesi be nasıl bir davranış şeklidir bu. İçimden bir ses bana bunlara alışmam gerektiğini söylüyordu. Sesler kesildi herkes aşağı indi. Ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyordum aşağıda tonla erkek vardı ben nasıl çıkacak ne giyecektim o arada kapım açıldı korku içinde geri çekildiğim sırada Kara amcanın olduğunu görmem içimi rahatlattı
"Gece kizim buyur bunlari giy" elinde kamuflajlı üniformalar vardı
"Kara amca rica etsem konuşabilir miyiz" kapıyı kapatım içeri girdi bana bakarak oturmamı söyledi camın yanındaki tekli iki koltuğa oturduğumuzda konuşmaya başladım
"Buyur kizim"
"Ayaz buraya beni ne yapacağımı söylemeden aceleyle getirdi... Beden burda olduğumu pek anlıyamıyorum..."
"Anladim kizim ne yazik ki bunlari bende biliyordum... Sen..." zorlana zorlana 'I' harfini söyleyerek
"Işık evet Işık kizimin kardeşiydin" Işığın kardeşi bana böyle seslenilmeyeli aylar olmuştu. Işık adı uzun zamandır geçmiyordu hayatımda.
"Evet ben onun kardeşiyim" aslında annemmiş ben... Işığa anne diyemem o benim 17yıllık ablamdı bundan sonra nasıl anne diyebilirdim hoş zaten ölüp ölmediğini bilmiyorum
"Siz bana ne yapacaksınız şimdi bu üniformalar da neyin nesi" mutsuzdum... Işık sanki bütün kara kışını üstüme bırakmış o kara kışta üşüyor uykum geliyor ölüyordum ama sonra Ayaz geliyor ısıtıyor kardeşi gibi bakıyor seviyor ablamın yokluğunu hissettirmiyor... sonra... beni geri o kara kışa atıyordu.
"Ayaz oğlumu anladim kizim seni kendi gibi yapmaya çalişiyor" kendi gibi derken ne demek istiyordu Ayazın hala nasıl biri olduğunu kavrayamamıştım
"Kendi gibi derken"
"Ah kizim ah nerden başlasam... Ayazin babasi öldüğünde Ayaz rütbeli biri olmaya takmişti askere geldiğinde ben 30 yaşinda genç bir delikanliydim Ayazin geldiğini görünce farkli biri olduğunu anladim çok özel biriydi bir asker oğlu hatta bir şehit oğluydu çok gurur duydum bunu öğrendiğimde komutanların verdiği görevleri bitirdiğinde hep yanima gelir benden bişeyler öğrenmek için can atardı... Askerliği bittiğinde polislik sınavına girip başarmiş bomba imha timine girmek için başvuru yapmiş 2. Başvurusunda kabul etmişler ve öğretim görmüş yani senin de bana ihtiyacin olduğunu düşünmiş kizim" şimdi daha net anlıyorum buraya neden yollandığımı.
"Anlıyorum Kara amca"
"Heyecanli miyiz bakalim" başım ağrıyor başımı taşıyamıyor adeta başım bir taşa dönüşmüştü arada bana bunlar olmaya başladı 1 yıldır bu kafa ağırlığını taşıyamamayı çekiyordum
"Neye heyecanlı mıyım?"
"Silah kullanmayi öğreneceksin ya ney olacak" yüzümde büyük bir şaşkınlıkla
"hemen mi"
"Tabiki ya ne olacakti kizim" böyle şeylere son 1 yıldır alışmam gerekirdi ve ya yaşıtlarımın tek derdi hangi ojeyi sürsemken ben kendimi korumak için silah kullanmayı öğrenmeliyim...
"Aşağıda çok erkek var pek erkeklerden haz etmem"
"Merak etme kizim burda sana kimse bişey yapamaz buraya her gün yetiştirdiğim askerler gelir elimi öperler sana kimse'nin zarar vermesine izin vermem kizim merak etme"
"Teşekkür ederim Kara amca çok iyisin sağ ol"
"Önemli değil kizim giy bunlari ve aşaği gel senden yapmani istediklerim var" koltuktan zorlana zorlana kalkarak hafif topallaya topallaya kapıdan çıkarken Kara amca'nın topalladığını yeni fark ediyordum. İçim acıdı. Kara amca yıllarını Türkiyeye vermiş ve burdaki Yunanlardan bir Türk askeri inşa ediyordu. Bu çok gururlandırıcı bir şeydi hayatta böyle nadir insanlar var oluşu beni mutlu etmeye yetiyordu.
Ayaz'ın bavuluma attığı yeşil t-shirtü üzerime geçirdikten sonra üniformaları da giydikten sonra aynanın karşısına dikildim bir süre böyle orda kendime bakakaldım. İçimden 'yakışmış mıydı? Buna layık biri miydim? Belki de değildim...' diye geçiriyorken kapı'nın çalması kafamı dağıtmıştı. Kara amca içeri girdi Ellerinde bir postal ve toka vardı. Konuşmaya başladı.
"Al kizim bunları istiyorsan saçını da kestirebiliriz" Kara amca kesinlikle çok nazik ve kibar bir insandı fakat eminim eğitimler başladığında bu yumuşak tarafı gidecekti. Saçlarım upuzun simsiyahtı. Saçlarımı kestirmek istemiyordum çocukluğumdan beri büyüttüğüm saçlarımı kesmek benim işime gelmiyordu.
"Teşekkür ederim Kara amca nereye geleceğim çıktığımda?" dedim tedirginlikle
"Beni bulursun aşağida yemek yiyorlar zaten" Kara amca kapıyı çekip çıktığında çoraplarımı giyip postallarımı ayağıma geçirdim bağcıklarımı bağladıktan sonra saçımı elimle tarayarak bağladım. Saçlarım bağlı haliyle bile uzun gözüküyordu. Kapıdan çıkıp merdivenlerden aşağı inerken arkamdan biri seslendi.
"Hey sen burda ne arıyorsun temizlikçi falan diye mi geldin diyeceğim de üzerinde üniformalar var" ne diyeceğimi bilmiyordum ne demeliydim dilim tutuldu ve kelimeler yine çıkmadı ağzımdan.
"Hey sana diyorum duymuyor musun? Burası küçük kızlara göre değil" küçük kız mı? Ne küçüğünden bahsediyor?
Hiç dinlemeden aşağı doğru inmeye devam ettim. Arkamdan geldiğini biliyordum ama aldırış etmiyordum çünkü Kara amcaya güveniyordum. Kara amca olmasa bile Ayaz beni zarar göreceğim bir yere yollamazdı. Yani... Herhalde...
Arkamdan koşarak merdivenleri indiğini duymaya başladığımda hızlandım. Merdivenleri bitirip merdivenin yaslı olduğu duvarın yanına geçtim. Kara amcayı bulmuştu gözlerim. arkamdan gelen adamın ayağının takılıp merdivenden ufak bir yuvarlanma gerçekleştirdiğini duyduğumda gözlerim faltaşı gibi açıldı. Adam önüme düştü. Bir bana bir Kara amcaya baktığında Kara amca endişeli bir şekilde adama bakıyordu. Adamdan inleme sesleri ve küfürler duyuluyordu.
"Noldu sana Uras"
"Şu kız var ya şu" parmağı beni gösterirken korkuyordum Kara amcanın bana bişey demesinden.
"Nolmiş o kiza oğlum. Kalk hadi ayağa"
"Bu kim Kara amca ya baksana halime beni ne hale getirdi" Kara amca bir yandan gülüp bir yandan Urası yerden kaldırırken Uras konuşmaya atıldı.
"Kara amca sana diyorum kim bu küçük kız ya" Kara amca şaşkın şaşkın Urasa bakarken bir kahkaha daha attı.
"oğlum o kiz senden 4 yaş büyük" Uras ın yüzü kızarmış sinirli ve şaşkın bir ifadeyle bir bana bakıyor bir Kara amcaya bakıyordu. Onun bu görüntüsü o kadar komikti ki telefonumu alıp fotoğrafını çekmemek için zor tutuyordum kendimi.
"aman neyse işte boşver" göz devirerek ordan uzaklaştığıda düşünmeye fırsatım oldu. 4 yaş küçük he. Hiç göstermiyordu gören 15 yaşında demezdi. En çok bir 20 denebilir."yemekhane burasi burda yemek yiyeceksin kizim" yemekhane için evin alt katının kapıya yakın uzunlamasına odasını kullanmışlardı. Kapıdan içeri girdiğimiz an herkesin gözünün bizde olduğunu ve rahatsız olduğumu hissediyordum neyse ki Kara amca önlerine dönmeleri için talimat verdi. Bir kaç dakika sonra fısıltılar duyulmaya başladı.
"bak ben sana demiştim kız diye"
"kız mı gelmiş ne yapıcak burda bu"
"yemek falan için geldi herhalde önlük yok diye vermişlerdir" vs. vs. Kara amcanın sesi duyuldu
"Herkes önüne dönsün ve konuşmasin!"
"kizim kusura bakma. bazilarinin yontulmasi gerek. Gel kizim başka yerlere bakalim." beni bu içinde bulunduğumuz evin bütün kurallarını ve her yerini gösterdi. Bir yer hariç bodrum oranın yasak olduğunu ve sadece kendisinin oraya gidebileceğini söyledi. Uras burda Kara amcaya yardım ediyormuş. Kalacak yeri yokmuş. Urasın anne babası trafik kazasında ölmüş. Amcası olarak Kara amcaya verilmiş. Kara amca ondan bahsederken mutlu oluyor gözleri parlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Ay
RomanceKırıldı hayallerim yıkıldı tek tek ölümle burun buruna da geldim yıkılmadım hiç her insan özeldir ve bu özel insanların hikayesi