Hastaneye koşar adımlarla ulaşan komiser Jimin, yoğun bakıma yönünü vererek içeriye girmişti.
"Hepiniz durun!"
Şaşkınca bakan doktorlar ne olduğunu ve komiserin içeriye nasıl girdiğini anlamaya çalışıyorken hastanın serumunu yenilemekte olan diğer doktoru gözüne kestirmişti Jimin. Yanına adımlayarak serumu doktorun elinden almış, ne olduğunu kontrol etmişti.
"Ne bu?"
"Serum?"
Diğer doktorlardan biri komisere çatık kaşıyla bakıp "Siz kimsiniz ve buraya nasıl girdiniz? Hemen dışarı çıkın!" demişti.
Bunun üzerine komiser, polis kartını gösterip "Komiser Park Jimin. Hastaya ne uygulanıyor bilmem gerekiyor." demişti.
Derince bir nefes veren doktor cevapladı, "Bünyesinde bulunan aşırı halsizlik ve yorgunluktan ötürü serum uyguluyoruz. Bu, yaklaşık 5 saattir belli aralıklarla uyguladığımız bir şey. Ayrıca kalp ritmi de fazlasıyla yavaşlamış durumda. Yapılan müdahelelere rağmen durumunun kötüye gitmesini anlayamıyoruz."
"Ölecek mi?"
"Bunun olmaması için elimizden geleni yapıyoruz."
"Tedavisi bitip sonucu görene kadar bu odada sizinle kalacağım."
"Bu stabil değil."
"Ne o? Bir şeylerden mi korkuyorsunuz? Belki de hastayı iyileştirmek yerine öldürmeye çalışıyorsunuz?"
"O nasıl söz öyle? Hipokrat yeminim var benim. Ayrıca neden bir hastayı öldürmeye çalışayım, doktorum ben. İşim yaşatmak! Biz işimizi yaparken dışarıdan birinin bu odada bulunmaması gerekiyor."
"Ona ben karar veririm. Bu hastanın inceleme altında olması gerekiyor! Üzgünüm ama bu odada olan hiç kimseye güvenmiyorum. Tedavi bitine kadar sizinle burda olacağım."
Derince bir nefes alıp veren doktor, diğerlerine kafa sallayıp devam etmelerini beyan etmişti.
Serum başındaki de dahil herkes işine koyulmuştu. Komiser Jimin'in odağıysa en çok o doktordaydı.
Bir saat kadar sonra durumu stabilleşen hastayla zafer sevinci verildi. Doktorlar birbirine bakıp gülmüş, komiserle göz göze gelince saygı anlamında eğilip "Hasta normale döndü. Dinlenme odasına alacağız." demişlerdi.
"Tamam"
Ama halen dikiliyordu komiser. Doktorlar uğraşmak istemeyip hemşireyi çağırmış, hastayı dinlenme odasına götürmesini söylemişti. Denilen yapılınca odanın başında beklemeye başladı Jimin. Eline telefonunu alıp çevirdiği numaranın üzerine dokundu.
"Yoora. Merkez hastanesine er polislerden birini göndermeni istiyorum. Kim Jisoo'nun odasının önünde bekleyecek."
"Hemen komiserim."
Telefonu kapatıp cebine yerleştirerek arkasına yaslandı. Kafasını geriye atıp çirkin desenlere sahip hastane tavanını incelemeye başladığı yerde düşündü. Bir şeyleri gözünden kaçırıyormuş gibi hissediyordu ve bu his çok baskındı. Kafasını kaldırıp etrafta göz gezdirdiği sırada tam karşısında dikilen doktorla karşılaştı. Serum takan doktordu bu. Bir müddet birbirinde dolanan bakışlar doktorun yerini terk etmesiyle son buldu. Zannınca bu doktorda bi hinlikler vardı. Ayaklanıp peşinden gitmek istedi ama bu bir tuzak da olabilirdi. Er polislerden biri gelene kadar yerinden ayrılmazdı.
Tam bu esnada yanına yaklaşan bir genç "Komiserim, ben Han Jisung. Er polis. Çağrınız üzerine geldim." demişti.
"Tam zamanında Jisung. Yeni eleman gelene kadar hiçbir yere kımıldama. Tuvalet için bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dedektif
FanfictionSeoul'un en işlek caddesinin en kalabalık sokağında işlenen bir cinayet.. katili bulamayan polisler... olaya dahil edilen bir dedektif.... Katilin izi sürülmekte. "Selam, azrailiniz geldi." yayımlanma tarihi: 06.08.2021 bitiş tarihi: ? © sweet-kook...