~7~

193 10 0
                                    

Yine her zaman ki gibi günümüz olaylı geçmişti. Elektrikler gidince el fenerini almaya giden Utku ayağını burkmuştu. Bizimkiler 2 güne iyileşir dedi. Neyse 2 gün de benim için yeterli bir süreydi. Şuan Utku'yla durumlar eşitti. Ona ne yapabilirim diye düşünüyordum. Hala elektrikler gelmemişti. Karanlıkta hep beraber oturuyorduk. Bir kaç dakika herkes usul usul etrafı izlerken Ayşegül sessizlikten sıkılmış olmalı ki espri yaptı. Ya da yapmaya çalıştı.

"Cin çağırırken okunan ayete cinayet denir." dedi. Herkes yüzünü buruşturdu. Gerçekten iğrenç bir espriydi. En komiği ise espriyi yaptıktan sonra sadece kendisinin gülüp ne oldu birşey mi oldu demesiydi.

Biraz zaman geçtikten sonra Mustafa ayağa kalkarak ben yatmaya gidiyorum dedi. Ardından diğer erkekler de gidince Utku oğlunu kaybetmiş anne misali "Beni burada mı bırakacaksınız?" dedi. Neredeyse dayanamayıp ben götürecektim ama işin komik yani benim de ayağım sakattı. Erkekler zar zor Utku'yu taşırken kızlar intikam almış bir şekilde sırıtıyorlardı. Benim de ayağım sakatlanındığında erkekler yardım etmeyince kızlar da imali imalı bakıp intikam alıyorlardı. Eee Utku 1,85 cm olunca taşıması biraz zor oluyordu.Erkekler yavaş yavaş Utku'yu taşırken kızlar da uykulu uykulu birbirlerine bakıyordu.Kaş göz yaparak tek tek ayağa kalktılar. Demetle Meryem kolumdan tutarak beni yavaş yavaş yukarı çıkardılar.Tam uyuyacaktım ki aklıma takılan bir soru sordum.

"Bu arada benim ayağım ne zaman iyileşir?"

"Yakın bir zamanda iyileşir merak etme" dedikten sonra Dilara, kızlar onaylarcasına başlarını salladılar. Daha sonra birbirimize iyi geceler dedikten sonra mışıl mışıl uyuduk.

○○●●○○●●○○●

"Günaydın!"

Gözümü açtığımda Ayşegül'ü gördüm. Yine onun sayesinde uyanmıştım. Bir gün alarmı uyandırıyor bir gün kendisi uyandırıyor. Tövbest. Günaydın dediğini hatırlayarak bıkkın bir şekilde "Günaydın!" dedim. Ellerimi ve yüzümü yıkamak için lavaboya gittiğimde aynadan kendime tip tip baktım.Bu arada artık tam yürüyemesem de biraz olsun yere basabiliyordum. Daha sonra aynaya uzun uzun baktıktan sonra saçlarımın yıprandığını gördüm. Kuaföre gitmem gerekiyordu. Ama yakınlarda hi kuaför yoktu. Sakin bir şekilde odaya doğru ilerlerken kızların Meryem'i uyandırmaya çalıştıklarını farkettim. Harbi bu işi bilmiyorlardı. Bilmiş bir edayla Meryem' e doğru ilerlerken kulağına fısıldadım.

"Seninki 7'lerden o kızla çıkıyormuş dün telefonda konuşmuşlar."

Der demez ayağa kalktı. Kendi kendine olduğu yerde dönüp duruyordu. Aslında biraz komikti. Panik bir şekilde elleri kafasında söylenip duruyordu. "Meryem sırf uyanman için dedim" diye söylememe rağmen hala panikliyordu. En sonunda Demet bildiğin Osmanlı tokatı attı mübarek. Meryem de şaşırmıştı. Aslında hepimiz şaşırmıştık. Meryem elini yanağına şaşkın bir şekilde götürdü. Daha sonra " Sana şaka yaptı." deyince herkes sinirli bir şekilde bana baktı.

Ben de hiçbir şey olmamış gibi onlara bakıyordum. Hemen kendimi savundum. " Kusura bakma ama 4 kişi seni zar zor uyandırıyoruz" deyince yumuşamıştı. Ya da bana öyle geliyordu. Ama içinden saydırdığı kesindi.

Elini yüzünü yıkamak için lavaboya gittiğinde biz de kızlarla yavaş yavaş aşağı iniyorduk. Aşağısı çok sakindi. Sanırım erkekler daha uyanamamıştı. Meryem'den sonra bir erkekler eksikti. Demet ve Dilara sinirli bir şekilde yukarı çıktılar. Ev 2 katlıydı. Yukarıda kızlarla erkeklerin odası vardı. Asağıda ise mutfak ve salon vardı. Demet ve Dilara yukarı hızlı bir şekilde çıkınca biz de arkalarından hızlı adımlarla yürüdük. Erkeklerin odasının kapısını 50 kere vurmamıza rağmen hala kapıyı açan ya da bir ses veren yoktu.

OYUN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin