~11~

231 8 2
                                    

Kot ve tişörtle bara giden ilk insan olarak tarihe geçebilirdim. Benim ne işim vardı barda? Yanımda oturan Demet ve Dilara'ya baktığımda çok özenli bir şekilde giyindiklerini farkettim. Hatta yüzlerine badana bile yapmışlardı. Uzaktan bakıldığında onlar Paris ben Muş'tum resmen. Çok fazla kafama takmadım. Zaten normal şartlarda da pek süslü sayılmazdım.

Trafik ışıklarında durduğumuzda yan tarafımızda Kerem'in arabasının olduğunu farkettim. Ayşegül heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu. Kerem ise ona bakmayıp yeşil ışığın yanmasını bekliyordu. Ahh! Keremim seni bir güzel yerim...

Ne diyorum ben? Yüce ejderhalar aşkına!

Bara yaklaştığımızda çok fazla karanlık , dumanlı ve ürkütücü değildi. Gerçi sadece ben bu şekilde düşünüyordum. İçeri girdiğimizde herkes kafasına göre dans ediyordu. Bir kenara geçtiğimizde hepimiz etrafa tuhaf tuhaf bakıyorduk. İlk defa geldiğimizden kaynaklanıyordu sanırım. Gaza gelip 'çocukları pistten alalım' deyip biriyle dans ederdim ama hiç havamda değildim. Hatta ben buraya neden gelmiştim ki?

Bir kaç dakika sonra Meryem dayanamayıp bağıra bağıra dans etmek istediğini söyledi. Sahi birinin içmeden kafası nasıl bu kadar güzel olabilirdi ki? Baran dans etmek için ayağa kalkmayınca Meryem başka birileriyle dans etmeye gitti. Yerinden sinirli bir şekilde kalkan Baran Meryem'in yanına doğru gitti. Gerçekten komik gözüküyorlardı. Çalan hareketli şarkıda halay bile çekebilirlerdi. O potansiyeli görüyordum onlarla.

Demet bize yaklaşıp "Bir şeyler alalım mı?" deyince Dilara'yla içeceklerin olduğu bölüme doğru gittik. Ayşegül gelmiyordu. Ne işi vardı Kerem'in yanında?

Bara geldiysek hakkını verecektik. Üçümüzde ağır bir şeyler söyledik. Tam içecektim ki bardak elimden kaydı. Karşımda duran Kerem denen pislik elimden aldığı viskiyi 3 yudumda içti. Masanın üstüne çıkıp seni milletçe alkışlıyoruz demek istesem de bu düşüncemi kendime saklayıp hemen sinirli bir profil oluşturdum yüzümde.

"Ağır şeyle içemezsin." dedi soğuk tavırlarıyla ve oturduğumuz yere doğru gitti. Ayşegül de arkasından yandaşçısı gibi yanına gitti. İlk başta Demet'le Dilara gülmek istese de onlara öldürücü bakışımı attıktan sonra ikisi de sustu.

Sıkılmıştım buradan. Bana göre değildi böyle yerler. Uykum bile gelmişti burada. Demet oflayıp pufladıktan sonra beni dans edilen yere doğru ittirdi. Hareketsiz bir şekilde dans edenleri izliyordum. Demet'le Dilara'yı göremiyordum. Bir tane erkek kolumdan tutup beni dans ettirmeye çalıştı. İçimdeki erkek ruhlu Gülnihal dışarı çıkınca çocuğun gözüne bir yumruk attım. Hemen karşıda oturan Kerem beni şaşkınlıkla izliyordu. Herkesin ortasında böyle bir şey yapmak ve insanları şaşırtmak beni utandırmıştı. Hızlı bir şekilde dışarı doğru çıktım.

Herkes bana para sıçan ejderhaymışım gibi bakıyordu. Ne var yani yumruk attıysam?

Denize karşı duran boş banklardan birine oturmuştum. Nedense tek oturduğum zamanlar hep hayatımı gözden geçirirdim. Nerede yanlış yapıyorum nerede haklıyım diye. Babamın yokluğu kalbimin bir tarafının tenha kalmasına neden olmuştu. Bir yanım sevecenken bir yanım sessiz ve utangaçtı.

Belki Kerem gelir diye yarım saat gibi bir süre bekledim. Ama gelen kimse yoktu. Sadece denizin dalga seslerini duyuyordum. Çok fazla beklemeden yavaş yavaş yürümeye başladım. Bu yaşadığım olaylardan sonra tek başıma yürümek bana iyi gelecekti. Ya da ben öyle umuyordum. Kerem de kendince problemleri olan birine benziyordu. Onun için de üzülmeye başladım. Dünya bazen bu kadar kötü bir yerdi. Ama bazen de en güzel duyguları tattığımız bir cennetti bizim için.

Birden arkamdan çalan korna sesleri duydum. Hızlıca yürüyerek buradan uzaklaşmalıydım. Biraz tenha bir yerdi. Korkuyordum. Elimden geldiğince hızlı yürümeye başladım. Hatta aralarda koşuyordum. Arabanın ön koltuğunda oturan 2 erkek bayağı bir eğlenmişe benziyorlardı. Cesaretimi toplayıp bardaki gibi yumruk atmak isterdim ama sayıca fazlaydılar. Artık sokak lambaları da yoktu. Ne tarafa gideceğimi bilmiyordum.

Birden daha değişik bir korna sesiyle irkildim. Aniden arkama döndüğümde gördüklerime tekrardan şaşırdım. Kerem beni kovalayan arabadakilere bir kaç şey söyledikten sonra hızlıca buradan uzaklaştı araba.

Kerem'in arabası yanıma yaklaşınca sorgusuz sualsiz bir şekilde arabanın ön koltuğuna oturdum ve kemerimi bağladım. Kendimi güvende hissediyordum. Rahatlamıştım artık. Kerem'e dönerek "Teşekkür ederim" dedim. Bu olan şeyler çok normalmiş gibi arabayı sürmeye devam etti. Sonra birden barda adama yumruğu attıktan sonra Kerem'in şaşkın yüzü aklıma geldi. Nedense hatırladıkça kızarıyordum. Ama bir yandan da merak ediyordum. Acaba ne düşünüyordu.

"Barda olan şeyler hakkında ne düşünüyorsun?" dedim. Bence kesin pek iç açıcı olmayan şeyler söyleyecekti. Kendimi buna hazır etmeliydim. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladı.

"Güçlü bir kız olduğunu tahmin etmiştim" dedi.

Dıştan güçlü olabilirdim ama benim de kendime göre sorunlarım vardı.

"Fiziksel olarak güçlü olabilirim ama ruhsal olarak hiç de öyle değilim" dedim etrafı izleyerek. Halime üzülmüş gibi bir yüz ifadesi vardı. Ya da bir şeyler düşünüyor gibi desek daha uygun olurdu.

İkizler burcu olarak çok değişken bir ruh halim vardı. Ayşegül'ün oturduğu koltukta oturuyordum şuan. Birden sinir hormonlarım salgılanmaya başladı.

"Ee Ayşegül'le aran nasıl? İyi kızdır" dedikten sonra sırıtmaya başladı. Ben burada ciddi bir şeyler anlatırken o yanımda gülüyordu. Sırıtırken çok tatlı oluyordu.

Ne diyorum ben?

Hala sırıtmaya devam ediyordu. Saçma bir soru mu sormuştum? Neden hala sırıtıyordu ki.

"Çok mu komik?" dedim isyan eden sesimle. Sırıtmayı kesti ve gözlerime baktı.

"Beni kıskanıyorsun."

*******

Selam bibiklirim. Biraz geç oldu sanırım. Ya da bilmiyorum.

Eğer sevmediğiniz ya da eleştirmek istediğiniz bir yer olursa yorum yapın.

Öpüldünüz bibiklirim xx




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 29, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OYUN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin