mikasa bu is icin en uygun kisi!!

992 88 96
                                    

"Sizin dedeniz bir deliydi." Annem çok ciddi bir ifadeyle bize baktığında Levi'ın alaylı sesini duydum.

"Nedense hiç şaşırmadım."

"Lafımı bölme." Annem sinirli bir şekilde Levi'a baktığında Levi oturduğu yerde dikleşti.

"İşte neymiş, çocukken çok fakirmiş, kendi tırnaklarıyla kaza kaza gelmiş buralara faso fiso. Amaaan, zenginsin işte. Ne bu fakir edebiyatı? Hiç sevmezdim o bunağı. Tabii, sizin babanız geri zekalı olduğu için hiç dedenizin istediği bir adam olamadı. Dedeniz de mirasını gömdü."

"Gömdü mü?" dedi Annie yüzündeki garip ifadeyle. "Kefenine cep mi yaptırmış?"

"Yok kız," dedi annem göz devirerek. "Bildiğin altın dolu bir sandığı gömmüş."

"Dedem ortaçağda falan mı yaşıyordu? Banka nedir bilmiyor mu?" Levi tekrar konuştuğunda, annem ona öyle bir bakış attı ki koltukta biraz daha geriye kaydı.

"Bankaların onu dolandırdığına inandığı için asla bankaya para koymazdı."

"Peki niye gömdü?" Annie bacak bacak üstüne atıp bana kısa bir bakış attığında göz devirdim. Ettiğimiz kavgadan sonra birden bire bana karşı ilgili olası tutmuştu.

"Mektubunda ben cahil cühelaya para yedirmem yazmış. Babanız yüzünden yani."

"Nereye varmaya çalışıyorsun?" Daha fazla dayanamayıp konuştuğumda, annem bıkmış yüz ifademe bakıp göz devirdi. Bana karşı olan tavırları şu sıralar çok sertti ve bunun altından bir şey çıkacağına emindim.

"Dedeniz mirasını gömdüğü yer hakkında ipuçları bıraktı ve o ipuçları tam olarak Kyushu Üniversitesi'nin kütüphanesinde bulunuyor."

"Ne?" dedi Levi kaşlarını çatarak. Bu çok garipti çünkü Annie ve Levi Kyushu Üniversitesi'nde okuyordu. Ayrıca o kütüphaneye yalnızca öğrencileri girebilirdi.

"Sizi neden iyi yetiştirdim sanıyorsunuz?" Annem güldü ve Levi'la Annie'ye baktı. "Eğer Mikasa'nın evliliği gerçekleşmezse, dedenizin mirasını bulabilmek için birinizin o üniversiteye girmesi lazımdı. Biriniz başaramazsa öbürünüz başarır diye düşündüm ama ikiniz de başardınız."

"Sana inanamıyorum," dedi Annie hayal kırıklığıyla anneme bakarken. "Bizi ne olarak görüyorsun? Ne biçim annesin sen?"

"Size güzel bir hayat vermeye çalışan bir anneyim. Paramız olmasa bu kadar başarılı olabileceğini mi düşünüyorsun Annie? Daha ortaokuldayken seni ülkenin en iyi profesörlerinden birinin yanına verdim. Sence sana bedavaya ders verirler miydi?"

"Peki ya Mikasa?" dedi Annie sinirle. "Ona güzel bir hayat verdiğini mi sanıyorsun? Geri kafalı bir ailenin geri zekalı çocuğuyla evlendirmeye çalışıyordun!"

"Mikasa Chris'i seviyordu," dedi annem omuz silkerek. "Öyle olmasaydı da, kızımı sevmediği bir adamdan kurtulabileceğini bilecek kadar iyi tanıyorum."

"Senin tedavi olman gerekiyor." Annie anneme iğrenircesine baktı fakat annem sadece güldü.

"Beni hangi parayla tedavi etmeyi düşünüyorsun? Ama öncelikle babanın golf kulübü taksidini, Mikasa'nın spor salonu ücretini, Levi'ın kitap paralarını, senin arabanın taksidini ödemen gerekiyor."

"Tamam. Nerede bu hazine?" Levi bıkkınlıkla konuştuğunda annem gülümsedi.

"Sana bir kitap listesi vereceğim. Mektupta, o kitapları okuyunca anlayacağın yazıyordu."

"Gerçekten, ailede tek akıllı yok." Annie sinirle ayağı kalktığında bana döndü ve yüzündeki ifade tamamen değişti.

"Acıktın mı? Seni pizza yemeye götürmek istiyordum." Bana öylesine tatlı bir yüz ifadesiyle bakıyordu ki bir an gülecek gibi oldum fakat ona hem kırgın hem de kızgındım.

"Aç değilim." Koltuktan kalkıp yanından geçip gittim. Açtım fakat yalan söylemek benim için zor değildi.

-

"Okudun mu kitapları? Hem de bu kadar kısa sürede?" Annie şokla Levi'a baktığında Levi omuz silkti.

"Sırasıyla kitaplara göz attım. Bazı sayfalardaki kelimelerin altı çizilmişti. Onları görmem için okumama gerek yok. Bakmam yeterli."

"Zaten dedemin amacı Kyushu Üniversitesi'ne girecek kadar başarılı olmamızı istemesi. Kitapları okumamızı umursayacağını sanmıyorum." Levi Annie'nin dediğini başıyla onayladığında annem sabırsızlıkla yerinde kıpırdandı.

"Ne buldun?"

Levi gözlerini ovuşturdu. "Altı çizili kelimeleri birleştirince ortaya şu çıkıyor ilk satın aldığım evdeki ceviz ağacı. Mirasını oraya gömmüş olmalı."

"Babam orayı satmadı mı ya? Başkasının mülkünden mirasımızı nasıl alacağız?"

Annem Annie'nin sözlerinden sonra sinirle soluk alıp verirken babama saydırmaya başlamıştı. "Dedeniz o salağı kaç kere uyardı o evi satmaması için. Ama işte sizin salak babanız kimseyi dinler mi?"

"Ne yapacağız?" Levi merakla anneme bakarken annem gözlerini bir süre kapadı ve derin bir soluk alıp evdeki yardımcımıza seslendi.

"Maria bana bir papatya çayı getir!" Başını kaldırdı ve bize baktı. "O evde şu an Grisha Jaeger'ın ailesi oturuyor. Eğer o şeytan adamı birazcık tanıyorsam, o mirası almamıza asla izin vermez. Bu işi onlara duyurmadan yapacağız."

"Anne sen kafayı yedin galiba," dedi Annie şaşkınlıkla. "Başkasının evine girmekten bahsediyorsun."

"Ne yapalım Annie? Borçlar yüzünden babanız hapse girsin daha mı iyi?"

"Bana fenalık geldi," Levi homurdanarak tişörtünü çekiştirdiğinde annemin aklına bir şey gelmiş olmalı ki sırıttı.

"Grisha'nın karısı Carla dedikoducu bir kadın. Eee, şu an tüm dedikodular kimde? Tabii ki Mikasa'da. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmek için bizimle yakın olmaya çalışacaktır. Fakat o eve birinin girmesi lazım."

Annem üçümüzün üzerinde gözlerini gezdirirken gerginlikle dudaklarımı dişlemeye başladım. Bu işin bana patlamasına istemiyordum. Yalan söylemekten ve insanların arkasından iş çevirmekten bıkmıştım.

"Carla, alt kattaki komşusu için küçük kızları Gabi'ye İngilizce dersi verecek birini arıyordu. Annie ve Levi'ın gitmesi gereken bir okul olduğuna göre..." Annem yavaşça dönüp bana baktığında hayal kırıklığıyla omuzlarım çöktü.

"Mikasa bu iş için en uygun kişi!"

are we done yet? 𔗫 aot textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin