"Mikasa, çok sıkılıyorum." Gabi kollarını göğsünde bağlayıp dudak büzdüğünde, birkaç saniyeliğine de olsa gözüme şirin gözükmüştü fakat hayır. O şeytandı.
"Şu soruyu da çözersen seni serbest bırakacağım."
"Hayır," dedi başını hızlıca olumsuz anlamda sallarken. "Benimle oyun oyna."
"Rica etmeyi öğrenmelisin."
"Benimle oyun oynar mısın?" Gabi hiç tahmin etmediğim bir şekilde dediğimi yaptığında kaşlarımı çattım. Bu çocuk 2 gün öncesine kadar benden nefret ediyordu. Neydi bu tavırlar?
"Tamam, bu soruyu da çözersen bir dahaki gelişimde oyun oynayacağız."
Gabi beni başıyla onayladı ve uslu uslu sorusunu çözdü. İlk defa güzel bir ders geçirmemizin şaşkınlığıyla eşyalarımı toplarken Eren'i görme umuduyla odadan çıktım. Şansıma salonda oturmuş, telefonuyla oynuyordu.
"Eren," dedim yanına giderken. Kafasını kaldırdı ve beni görür görmez ayağa kalktı.
"Efendim?"
"Bana bahçenizi gezdirir misin? Çok güzel gözüküyor."
"Tabii ki," Eren gülümseyerek yanıma geldiğinde beraber bahçeye çıktık. Çok büyük bir bahçe değildi ve sadece 4 tane ağaç vardı, hepsi de kısa limon ağaçlarıydı. Şaşkınlıkla etrafıma bakarken telaşlanmıştım. Burada ceviz ağacı falan yoktu.
"Bahçemiz pek büyük değil. Böylesine merkezi bir yerde anca bu kadar oluyor." Gülümseyerek bana döndüğünde moralim bozulduğu için başımla onaylayıp cevap vermedim. Daha sonra ne kadar kaba olduğumu fark edip hızlıca konuştum.
"Çok güzelmiş." Ne diyeceğimi bilemez halde ona baktım ve ardından hızlıca ekledim. "Ben gideyim artık."
Bahçeden çıkıp tekrar salona girdiğimde peşimden geldi ve bana seslendi. "Bekle," karşıma geçip bana baktığında hala kötü hissediyordum. Ben bu eve boşuna mı gelmiştim?
"Akşam boş musun Mikasa?" Eren ensesini kaşıyıp gözlerini kaçırdığında şaşkınlıkla ona baktım. Bana çıkma teklifi ediyordu.
Tırnaklarımı avuç içlerime bastırıp yutkundum. Kaostan oluşan bir ilişkiden yeni çıkmıştım, hayatım boyunca tek bir erkekle çıkmıştım ve o da gerçek bile değildi fakat içimdeki heyecana da engel olamıyordum. Sabırsızlığıma hayret ettim çünkü belki de gerçekten ilk defa bir erkek için heyecanlanmıştım.
"Boşum." Utançtan gözlerimi kaçırdığımda karşımda gülümsediğini tahmin edebiliyordum. En sevdiğim özelliği de buydu. Eren bana her zaman gülümsüyordu.
"Hamburger yemeye gitmek ister misin?" Sesi heyecanlı çıktığında gülmek istiyordum fakat çok hevesli gözükmemem lazımdı. Hemen kendimi tuttum.
"Sana evimin konumunu atarım." Gülümseyerek yanından geçtim ve dış kapıya doğru ilerledim. İlk defa, gerçekten bir erkekle çıkacaktım ve o erkek gayet şirin, ve dünyalar tatlısı bir beydi. Tamam, Chris'ten sonra erkeklerin soyunu lanetlemeyi falan düşünmüyordum fakat bu kadar hızlı olmasını da beklemiyordum.
-
"Annie, sanki bu pantolon pek benlik değil."
"Pantolonu değil, yediğin pizzaları suçla Mikasa." Annie bana göz devirdiğinde, Levi beni baştan aşağı süzdü.
"Çuval giyip gitsen bile o salak herif sana düşer. Kızım hiç mi beynin yok? Herif sana ölüp bitiyor resmen."
"Yaaa," dedim heyecanla Levi'a dönerek. "Gerçekten öyle mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
are we done yet? 𔗫 aot texting
Fiksi Penggemarmikasa ackerman'ın zorunda bırakıldığı evlilikten kaçmak için yaptığı plan ve bir avuç dolusu aptal. DELİRECEĞİM UTANÇTAN LÜTFEN OKUMAYIN ARTIK ŞUNU.