Ben kesinlikle dünyadaki gelmiş geçmiş en büyük aptal olabilirim. Olacakların sonunu düşünmeden bunu yaptığıma inanamıyorum. Acaba söyleyeceklerimi dinledikten sonra bana ne yapacak? Belki bir şey yapmaz, sadece güler ve kabul eder? Ahh! Bu mümkün değil. Kim bilir üzerimde nasıl deneyler yapacak? Beni günlerce odaya kilitleyebilir ya da yeni öğrendiği işkence tekniklerini üzerimde test eder?!! Düşüncesi bile korkunç.
Dört saat önce Luka ile buluştuğumda bunların başıma geleceğini tahmin bile edemezdim. Canım sevgilimle güzelce vakit geçirmek istemiştim, işler nasıl bu noktaya geldi bilmiyorum.
Bunu söylemekten ne kadar nefret etsemde maalesef kurtulamadığım bir kumar bağımlılığım var. Bir kere para harcamaya başladığımda kendimi durduramıyorum. Zaman birden bire hızla akmaya başlıyor, ne kadar zaman geçtiği ya da ne kadar para harcadığım gibi hiçbir kavrama sahip olamıyorum. Eğer Albert Einstein benim bu halimi görmüş olsaydı zamanın görecelik kanununa yeni bir kaç madde eklemek zorunda kalırdı.
Uzun lafın kısası Luka ve birkaç arkadaşı ile kumar masasına oturmuştum ve bir baktım ki elindeki bütün nakit parayı tüketmişim. Ortaya üzerimdeki tüm takıları koydum, kaybettim, arabamı koydum,kaybettim, ardından evimi koydum ve bil bakalım ne oldu? KAYBETTİM!!!
Ve masaya koyabileceğim hiçbirşeyim kalmamıştı ayrıca sahip olduğum birçok şeyi de kaybetmiştim. Ve beni bu masaya oturtan kişi yani Luka bir fikir sundu:"hâlâ sunabileceğin bir şey var"
Bende bu fikri merak ettim çünkü kumar heyecanı gözümü boyamıştı. Teklif şu şekildeydi: "Bana sürekli bahsettiğin şu arkadaşın var ya, hani şu aşırı zeki olan, hiç laboratuvardan çıkmıyor diye şikayet ettiğin ve beni asla reddetmez diyerek övdüğün kız. Onu masaya koyabilirsin?"İlk tepkim oldukça sert bir şekilde çıkışmak oldu ama biraz düşününce başka bir şeçeneğim kalmamıştı. Tüm takılarımı, cüzdanımdaki tüm nakti, kredi kartımdaki tüm parayı verdim, arabamı ve evimi de verdim. Ve şimdi eğer teklifini kabul edersem hepsini geri vereceklerdi. Tek gereken Sophie'nin birisiyle ufak bir randevuya çıkmasıydı ve her şey çözülecekti.
Elbette kabul ettim.
- Ne zaman, nerede ve kiminle buluşması gerekiyor?
-Ben sana iki saat sonra buluşacağınız yerin konumunu atacağım. Oraya vardığınızda beni ve o kişiyi göreceksiniz zaten. Şimdi yola çıksan iyi olur. İki saatin başladı, umarım senin kızı ikna edebilirsin.İşte ölüm fermanımı bu şekilde imzalamıştım. Şu an yoldayım ve Sophie'yi nasıl ikna edebileceğimi düşünüyorum. Eğer kumar oynadığımı söylersem bir daha asla benimle konuşmaz çünkü ona söz vermiştim. Üstelik sözümde duramadığım için yüzüne bakmaya bile utanıyorum. Yapabileceğim tek şey ona anlaşma teklif etmek. Onun isteklerinden birini yapmak beş parasız kalmaktan iyidir. Hem en fazla ne isteyebilir? Şu ana kadar istediği en zahmetli şey yeni ölmüş bir insana ait beyini ona ulaştırmaktı ve onu da babamın bağlantıları sayesinde hallettim.
Tüm bu düşünceler eşliğinde sokaklarda bir süre gezindim. Sophie'yi aramam gerekiyordu ama nerede olduğunu zaten biliyordum. Çok büyük bir ihtimalle, eğer malzeme almak için dışarı çıkmadıysa, evde olacağını biliyordum. Eve yaklaştığımda onu aradım.
- Hey nerelerdesin...bla bla bla...
-Evde değilim...bla bla bla...
-Tamam yanına geliyorum... bla bla blaUzun lafın kısası konuşmamız bu şekildeydi. Telefonda açıklama yapamamıştım bu yüzden yüzyüze anlatacaktım her şeyi. Hiçbir ayrıntıyı atlamamaya ve yalan söylememeye karar verdim.
Bana attığı konuma gittim. Parkta oturmuş beni bekliyordu. Yüzü her zamanki gibi solgun ve gözleri merakla parıl parıldı. Onu gördüğüm an kendime verdiğim tüm sözleri unuttum. Ona verdiğim sözü tutmadığımı öğrendiğinde olabilecekler beynime hücum etti ve oracıkta en inandırıcı olabilecek yalanı uydurdum.
İki ton reddetme ve üç ton ikna etme seansından sonra nihayetinde randevuya çıkmayı kabul etti. Ve üzerindekilerin bir randevu için uygun olamadığını düşündüğüm için onu baştan yaratmaya karar verdim.
O devamlı olarak birbirine benzer kıyafetler giyer, modayı hiç takip etmezdi. Ona göre kıyafet denemek sadece gereksiz bir aktivite olduğu için benimle birlikte alışverişe çıkmak en nefret ettiği işlerden biriydi. Ancak bir kez anlaşma yapmıştık ve anlaşma gereğince ne istersem yapacaktı.
Ona aldığım kıyafetleri büyük ihtimalle birdaha hiç giymeyeceğini biliyor olmama rağmen bugün için en mükemmel kombini oluşturup onu baştan sona giydirdim ve Luka'nın bana attığı konuma doğru yola çıktık. Arabada Sophie tek kelime bile etmedi. İki seçenek vardı: Ya bana çok sinirli ve benimle aynı ortamda olayı bile istemiyor yada kafasında tasarladığı bir düşünce deneyi üzerinde çalışıyor. Eğer onu iyi tanıyorsam ikinci seçeneğin doğru olması çok daha büyük bir ihtimal.
On beş dakikalık bir yol gittik ve güzel bir kafenin bahçesinde onlarla buluştuk. Luka onları birbirleriyle tanıştırdı ve beni kolumdan tuttuğu gibi yanlarından uzaklaştırdı.~~KARAKTER KİMDİR~~
Sarah 12 yaşındayken ilk kumarını Sophie sayesinde oynamıştı. Sophie insan psikolojisini ve davranışlarını ne derecede çözümleyebileceğini anlayabilmek için en etkili mekanın bir kumarhane olacağına karar vermiş ve kalabalık ortamlardan nefret ettiği için tek başına gitmeyi göze alamayıp Sarah'ı da peşinde sürüklemiştir. İki üç kere kapıdan kovulmalarına rağmen ısrar etmeleri üzerine kaybedene kadar istedikleri kadar oyun oynayabilecekleri bir kumarhane bulmayı başarmışlardır. Sophie daha önce yüzlerce kez teorik ve pratik olarak denemeler yaptığı için ilk dört oyunu kazandılar. Ancak etraftaki insanların onları izlemesinden rahatsız olan Sophie çıkmak istedi ve kumar kariyerleri bu şekilde başladı. Her pazar gidip dört oyun oynayıp çıkmalarıyla ünlenmişlerdi. Şu ana kadar hiç kaybetmemiş olmaları tüm dikkatlerin onlara toplanmasına neden oluyordu. Sarah ve Sophie'ye onur konuğu gibi davranılıyordu çünkü kumarhaneye gelenlerin sayısı onların ünü sayesinde gün geçtikçe artıyordu. Sarah bu ilgi sayesinde hayatında hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu ve hiçbir zaman bitmesin istiyordu. Fakat her şey gibi bunun da sonu geldi. İlk oyunlarının üzerinden bir yıl geçtiğinde Sophie artık oynamak istemediğini, öğrenmek istediği her şeyi öğrendiğini ve ihtiyacı olan tüm parayı topladığını söyleyerek kumarhaneye gitmeyi bıraktı. Sarah ilk başta bu karar karşı çıktı. Onun bırakmasını engellemek için elinden geleni yaptı fakat biricik arkadaşını aldığı karardan geri döndüremedi. Sophie olmadan oynamak eğlenceli olmayacağı için Sarah da bırakmak istedi ancak bunu yapamadı. İçinde oluşan boşluğu doldurabilecek bir şey bulamamıştı. Artık bağımlılık seviyesine gelen bu hobiyi devam ettirme kararı aldı. İlk oyunlarından bu yana kendini geliştirdiğini ve Sophie olmadan da kazanabileceğini söyledi fakat yenilmezlik sürecini tek başına sürdüremedi. Ün ve ilgi giderek zayıfladı ve bir noktada tamamen kayboldu fakat Sarah'ın bu bağımlılığı asla son bulamadı.
Sophie ise Sarah'ı kumara başlatan kili olduğu için suçlu hissediyor ve onu bundan kurtarmaya çalışsa bile şimdiye kadar başarılı olamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTI NUMARALI KOBAY
Science FictionBiraz kafadan çatlak bir bilim insanı olabilirim ama bu insan olmadığım anlamına gelmez