Jeon...Sende hissediyor musun, sevgilim?
Sol göğüs kafesini döven ve bana gelmek için her dakika gün sayan bu acımasız dakikaları.
Bu kağıtlar bana yetmiyor, kalemlerimin uçları yazarken hep kırılıyor ve sana gideceğini bildiğimden her defasında büyük bir sabırla biriktiriyorum içimdekileri.
Aynı zamanda, aynı şeyleri yapamıyor olsak bile aynı gökyüzündeyiz ve hâlâ benimsin. Tüm canlılığın, arzun ve güzelliğinle oradasın işte.
Sen güzel olmadığını her söylediğinde, sanki canımdan can gidiyor, kulaklarım çınlıyor ve kızamıyorum bile sana. Öyle güzel, düşünceli ve kibarsın ki bazen hiç benim olmamışsın gibi tekrar tekrar zihnime aslında benim olduğunu hatırlatma ihtiyacı duyuyorum.
Bunu bir özür mektubu olarak algılayacaksındır büyük ihtimalle fakat sevgilim bilmeni isterim ki Varşova sokakları artık daha soğuk, ellerimi ve içimi ısıtan sıcaklığın kayboldu. Güneşim artık doğmuyor. Doğsa da, ben ısınamıyorum.
Kaçamıyorum bile hep olduğum yerde, adımladığım her zifiri karanlıkta adını bir kere daha nüksediyorum. Sana çok fazla aşığım. Seni çok fazla özledim.
Bir kere daha giriyorum soğuk yatağıma, belki bir umut düşlerimde buluşuruz diye.
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gidemeyeceğimiz bir yer seç, başka türlüsü güç.
Randomdudaklarım mühürlü, parmaklarım sana bir mektup yazmamak için adeta ortadan ikiye kırılmış ve saatin üç olmasına on yedi dakika var.