Deka

118 31 6
                                    


Büyük bir hararetle, adeta koşarcasına çalan tüm tınılar öyle güzel bir harmoni yakalamıştı ki gözlerimi kapatarak sadece bu anı yaşamak istedim. Parmaklarımın arasındaki kemikli parmakları iyice kavrarken, tam önümüzde çalan efsane güzelliğe kendimi adamıştım. Yanımdaki bedenin bakışları bana döndüğünde dudaklarının kıvrıldığını hissetmiştim.

"En çok da Bach dinlerken güzelsin. Kendini müziğe adamış olman, nefesimi kesiyor. Şu an dinlemen gereken zamanları çalıyorum belki ama belirtmem gerekiyor ki çok güzelsin."

Operanın en ön koltuklarında olsak bile utanmadan, sıkılmadan dudaklarını boynuma bastırması biraz kızarmama ve bakışlarımı kaçırmama sebebiyet vermişti. Arkama iyice yaslanarak önümdeki senfoninin bitiş partını duymamla içimde bir miktar üzüntü kendini belli etmiş, hiç bitmesin istememiştim. Belki bir plak olsa, sonsuza kadar başa sarıp dinlerdim.

Kapanan perdeyle birkaç dakika duraksamış, ardından beni kaldıran bedenle hızla ayaklanmıştım. O beni nereye götürürse ona uyardım. Artık itiraz etmek dudaklarımdan hiç dökülmüyordu. Her gün farklı bir şeyine, daha fazla tutkuyla aşık oluyordum resmen bu adama.

---

"Sevgilinin bir komutan olduğunu biliyorsun değil mi?"

Önümde tutuşturduğu dalla birlikte, açık havada yüzümüze çarpan rüzgarları es geçerek, kendini bir duvara yaslarken, parmakları arasına sigarasını almıştı. Tüm hareketlerini izleyerek onu bir daha fazla gözümden ayırmama isteği doğuyordu içimde.

"Babama bir mektup yazacaktım. Kağıtlarım ve kalemim hazırdı. Fakat saatim durmuş, kalbim kırık ve kemiklerim çatlamıştı. Bunları dile getirmenin benim için çok zor olduğunu biliyorsun."

"Biliyorum, çok iyi biliyorum. Ama bana anlatınca o kadar seviniyorum ki iyi ki hayatımdasın diyorum bir kere daha."

Cümlemin bitimiyle, dudamlarıma kapanan bedenin hızına yetişmeye çalıştım. Kalp atışlarım hızlanırken, kabanından biraz daha sıkı tutmuş, belimdeki elini daha da sıkılaştırmıştı. Gözlerimi aralarken, geçen iki polis bizi umursamayıp gülüşerek yürümeye devam etmişlerdi.

Kulaklarım uğuldamaya başladığında üzerime eğilen bedenin biraz daha eğilmesiyle gözlerimi tekrar kapattım ve karşılık verdim olabildiğince. Yavaşça geri çekilirken en sonunda, kızaran dudaklarına karşı gülümsemeden edememiştim. Kim bilir ben bu adama kaç tane mektup yollamıştım?

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
gidemeyeceğimiz bir yer seç, başka türlüsü güç.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin