YIL 2012:
Taehyung yurt odasında uzanırken içeriye giren çocuğa şaşırarak bakmıştı. Kamera şakası olup olmadığını anlamaya çalışarak etrafını taradı ancak gerçek gibi duruyordu. Çocuk da karşısındaki kişiye ne yapacağını bilemez gibi bakıyordu zaten. Tae ayağa kalkıp ona yaklaştı ve sıcak bir gülümsemeyle elini uzattı. Üzerinde sadece kırmızı bir boxer olması elbette ki olayın garipliğini azaltmıyordu.
Çocuk sağına soluna kaçmak istercesine baktı bir an sonra derin bir nefes aldı ve o da elini uzattı. Yüzüne baktığında karşısındaki kişinin rahat gülümsemesi onu durumun garipliğinden çekip çıkarmıştı sanki.
"Ben Kim Taehyung." dedi Tae.
"Park Jimin." diye cevap verdi tombik yanaklı çocuk. Tae bir anda kolunu çocuğun omzuna atıp onu içeri çekti.
"Sen yeni stajyersin! Sana yurdumuzu göstereyim, bak burası yatakhanemiz. İçeride bir oturma odası var. Temizliği bulaşıkları ve çamaşırları iş bölümüyle hallediyoruz..."
Taehyung konuşurken Jimin sessizce onu dinliyor ve gözlerini etrafta gezdiriyordu. Hayali için Seul'a gelmişti. Ne olursa olsun hayalinin gerçek olması için dilek tutmayı ve çok çalışmayı bırakmayacaktı.
***
Taehyung ve Jimin aynı yaştaydılar, Jimin onun bir yıl önce nakil olduğu Kore Sanat Lisesine geçiş yapmıştı. Eski okulu Busan Sanat Lisesini çok özleyeceğini biliyordu ancak bu okulda yalnız kalmayacağı için biraz içine su serpilmişti. Seul'e geldiği anda insanlar aksanıyla ilgili bir şeyler söylemişti bu yüzden konuşmaya biraz çekiniyordu.
Okulun ilk gününde Tae, Jimin'e sınıfına kadar eşlik etmişti. Sınıftayken oradaki arkadaşlarına Jimin'e fark ettirmeden onunla ilgilenmelerini rica etti. Çocuk utangaçtı ve kendini yalnız hissetmesini istemiyordu. Ancak birkaç ders sonra onların sınıfına girdiğinde Jimin'i arka sıralardan birinde tek başına kitabına bakarken görünce sinirlenmişti. Arkadaşının yanına gitti.
"Size onunla ilgilenmenizi söylemedim mi? Neden yalnız bıraktınız?"
"Onunla 20 dakika kadar konuşmaya çalıştım ama sadece sorularıma cevap verdi ve kendisi hiçbir şey söylemedi." dedi çocuk. "Bizimle konuşmak istemediğini düşündüm o yüzden zorlamak istemedim."
Taehyung, sanki kazı çalışması yapıyormuş gibi dikkatle kitabına bakan çocuğun yanına gitti. "Sıkıldın mı Jiminie?"
Jimin başını kaldırıp ona baktı ve hafif gülümsedi. "Yok, sıkılmadım."
Tae başını iki yana salladı ve çocuğu ayağa kaldırıp kolunu omzuna attı. "Hadi beraber öğle yemeğine inelim." dedi sınıftan çıkarlarken.
Bu şekilde ikili arasında bir arkadaşlık başlamıştı. Taehyung'ın bütün okula yayılmış popülerliği nedensiz değildi. Herkesle konuşan cana yakın bir çocuktu ve sözünü dinletmeyi biliyordu. Kızların hepsi onunla çıkmak istiyordu ve erkekler de onunla arkadaş olmak istiyordu. Jimin eski okulundaki halini anımsadı. O zamanlar kendisi de biraz böyleydi... en azından arkadaş çevresinin geniş olduğu kesindi ancak modern dansı bıraktıktan sonra kendisini giderek daha az özgüvenli hissetmeye başlamıştı. Aldığı kilo en çok yüzünde toplanmış ve onu rahatsız eder hale gelmişti. Kimsenin yüzüne bakmasını istemiyordu.. aksanı yüzünden kimseyle konuşmak da istemiyordu.
Taehyung ise ondan çok farklıydı. Onun da aksanı vardı ama bundan hiç gocunmuyor aksine memleketinin kaba aksanıyla millete kafa tutmayı hobi olarak görüyordu.
***
YIL 2013:
Jimin, Tae ile günde 6 öğün yediği zamanları geride bırakmıştı. Artık düzenli yiyor ve spor salonundan çıkmıyordu. Deyim yerindeyse tüm zamanını pratik odası, okul ve spor salonu arasında geçiriyordu.
Taehyung onun çok çalıştığının farkındaydı. Jimin sabahları en erken uyanan kişiydi, Tae'yi de uyandırıp okula geç kalmamalarını sağlıyordu. Dersleri mükemmeldi. Okul dönüşü pratik odasında saatlerce dans ediyor ve kapının arkasından duyabildiği kadarıyla vokal çalışıyordu. Jimin'in gruba gireceği henüz kesinleşmediği zamanlarda vokal dersine eklenmemişti. Dersi sadece Jin, Jungkook ve V alıyordu. Ancak Jimin arkadaşlarından öğrendikleri ve odanın dışından duyduklarıyla durmadan çalışıyordu. Spor salonunda ağırlık kaldırırken bile çalışmaya devam ediyordu. Odaya bazen sabah 3 civarı dönüyor bazense hiç dönmeyip sabah 7'de tekrar okula gitmek için hazır oluyordu.
Taehyung ona hayran olmadan edemiyordu... bir insan nasıl bu kadar çalışkan olabilirdi? Tüm üyeleri Jimin'in grupta olmasıyla ilgili ne düşündüklerini öğrenmek için çağırdıklarında Tae bu yüzden tereddüt bile etmeden onunla çıkış yapmak istediğini söylemişti.
En iyi arkadaşıyla aynı grupta olmaktan daha güzel bir şey düşünemiyordu. Üstelik arkadaşının çok çalışkan olduğunu biliyordu.
Jimin herkese yakın davranan bir çocuktu ancak özellikle Jungkook ve kendisine daha yakın davrandığını Tae biliyordu. Belki de ikisi de Jimin'den küçük olduğu içindi bu. Aynı yıl doğsalar da Tae, Jimin'den ay olarak küçüktü.
Jimin sarılmayı, öpüşmeyi ve insanlara yılışmayı çok seviyordu. Bu onun karakteriydi. Tae bunun farkındaydı ama diğer yakın arkadaşı olan Jungkook bundan rahatsız oluyordu. Birkaç defa Tae'ye gelip Jimin'den hoşlanmadığını söylemişti. Hatta ona erkekleri sevdiğini düşündüğünü bile ima etmişti.
Tae bu tür konuşmalardan hiç hoşlanmıyordu ancak Jungkook'un henüz küçük olduğunun farkındaydı.
YIL 2014:
Son bir yılda herkes değişmişti. Jungkook bile lisedeydi ve kendileri de liseden mezun olacaklardı yakında. Jimin'in eski tombikliği biraz azalmıştı. Kaslı üye olarak görünüyordu fanların gözünde. Gerçekten vücudu güzel görünüyordu. Bu nedenle olsa gerek Jimin eskisine oranla daha özgüvenliydi. Kameranın önünde oynamaktan çekinmiyordu ve hatta sırnaşmaktan da.
O gün okula gittiklerinde Jimin biraz durgun görünüyordu. Beden dersinde boş sınıfı terk etmeden önce Tae'ye sarıldı. Geri çekildiğinde sıralara karşılıklı olarak oturdular ve Jimin Tae'nin elini küçük elleri arasına alıp parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Bir şey mi oldu Jiminie?" diye sordu Tae.
"Taehyungie..." diye mırıldandı Jimin. "Sence ben çok mu yakın davranıyorum? Benden rahatsız oluyor musun?"
"Olmuyorum." dedi Tae düşünme ihtiyacı dahi duymadan. Gerçekten rahatsız olmuyordu. Jimin ve Hobi hyung dokunmayı çok seven insanlardı belki bu huyları dansçılıktan geliyordu.
"Gerçekten mi?" Jimin başını kaldırdı ve parlayan gözlerle Tae'ye baktı.
Tae başını salladı. "Jungkook yüzünden mi böyle düşündün?"
"Şey... o kadar da önemli değil aslında." dedi Jimin. "Senin rahatsız olmuyor olman benim için daha önemli."
Jimin sıranın üzerinden eğilerek konuşmuştu ve şimdi yüzleri çok yakındı. Tae bir anlık sırıttı ve uzaklaşmadan onun yüzüne bakmaya devam etti. "Ne yapacaksın beni öpmeyi falan mı düşünüyorsun? Neden bu kadar yakına geldin?"
"Öpsem ne düşünürsün?" diye sordu Jimin. Tae güldü.
"Benim kadar iyi öpüşen bir erkek bulmak zor olsa gerek." dudaklarını büzerek Jimin'e çirkin surat tiplemesini yaptı. Jimin gülümsedi ve Tae'nin kapüşonunu kafasına örtüp iplerini çekti. Gözleri kapanan Tae şaşırarak duraksadı ve dudaklarına vuran nefesi hisetti. Sonra yumuşak dudaklar dudaklarına kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRST LOVE | Vmin-Jikook-Taekook.
FanfictionGerçek olaylardan esinlenilmiş debuttan itibaren olanlara dayalı bir hikayedir. Vmin, Jikook ve Taekook(eser miktarda) barındırır. Vminkook hikayesi değildir. Cinsellik içerir ama sırf cinselliğe dayalı bir kitap değil. Kurgudur, gerçek olayların ar...