FIRST LOVE | Vmin-Jikook-Taekook.

8.LOOK HERE

YIL 2016

JUNGKOOK:

Coming of Age seramonisi için ( Yetişkinliğe geçiş) bir gösteri hazırlayacaktık. Bana kiminle dans etmek istediğimi sorduklarında çok fazla düşünmedim.

"Jimin hyung olur mu?" diye mırıldandım yan gözle ona bakarak.

"Olur." dedi menejer. "Jimin?"

Jimin dudak büktü bir anlık ama sonra başıyla onayladı.

--

Okuldayken akşamki provayı düşünüyordum. Jimin'le yapacağımız ilk prova olacaktı...yani aslında Jimin'le yıllardır beraber dans ediyorduk neden geriliyordum ben de emin değildim.

Ön çaprazımda oturan Eunwoo ile bakışlarımız bir kere daha buluştuğunda gözlerimi kaçırdım. Eunwoo bizim sınıfımıza bu yıl gelmişti ve okuldaki herkes ona bayılıyordu. İdol olduğum için popülerdim ama o da en az benim kadar popülerdi denebilirdi. Çünkü kusursuz bir yüze sahipti. O da bir ajansta stajyerdi bildiğim kadarıyla. Hatta yanılmıyorsam yakında çıkış yapacak bir grupta ismi geçiyordu.

Nedenini bilmediğim bir şekilde bana bakıp duruyordu ve bundan biraz rahatsız olmaya başlamıştım. Sürekli göz göze geldiğimiz için benim de ona baktığımı sanabilirdi.

Öğle arasında yemeğimi yedikten sonra biraz hava almak için bahçeye çıktım. Okuldaki kızlar biraz bunaltıcı olabiliyordu başlarda ancak artık herkes beni görmeye alışmıştı. Yine de yanıma gelenler oluyordu bazen

Ancak yanıma gelenin Eunwoo olmasını beklemiyordum... pek sohbetimiz olduğu söylenemezdi. Oturduğu bankta hafif geriye yaslandı.

"Hava güzel değil mi?" diye mırıldandı.

Bahar aylarının ortasındaydık ve götümüz donuyordu açıkçası... "Güzel değil." dedim direkt.Başını çevirip yüzüme baktı. Ben de ona baktım. "Bir şey mi söyleyeceksin?"

"İnsanlara hep böyle kaba mısındır Jungkook?"

"Kaba mı?"

"Evet, pek arkadaşın olduğunu sanmıyorum."

"Arkadaşlarım var."

"Dur tahmin edeyim... altı tane mi?"

Kaşlarımı çattım. "Yeterli bence."

"Onlar da seninle zorunluluktan arkadaş olmuş olabilirler mi acaba?"

Burnumda bir sızı hissederken derin bir nefes aldım. Ne yapmaya çalışıyordu? Cidden öyle olabilir miydi? "Bundan sana ne?"

"İnsanlara bu kadar kötü davranırsan adın kabadayı diye çıkabilir. Dikkat etmelisin."

"Beni tehdit mi ediyorsun?"

"Hayır." gülümsedi. "Bana iyi davran diyorum."

"Kulağa hala tehdit gibi geliyor."

"Bana iyi davranmanı istiyorum." diyip hafif dişlerini göstererek gülümsedi bu defa. Kusursuz yüz hatları sinirimi bozuyordu. Bir insanın hem ideal yüze sahip olması hem de uzun boylu olması mümkünse bana neden bu bahşedilmemişti? 180 olamamıştım.

"Neden böyle bir şey yapayım?"

"Bence yapsan güzel olur." uzanıp saçımı düzelttiğinde kaşlarım iyice çatıldı. Ne hakla bana dokunuyordu? "Sen de benden hoşlanmıyor musun sonuçta?" soruyu havada asılı bırakıp ayaklandı. Spor salonuna yürüdüğü sırada arkasından bakakalmıştım. Ne diyordu bu böyle?