"Tebrik mi etmeliyim? Ne yapsam?" diye sordu Taehyung.
"O şekilde bir şey değil." dedi Jungkook. "Bir defalık bir şey."
Jimin sessiz kalmıştı.
"Anladım... neyse ya boşverin. Benden sır çıkmaz. Acıktım ben bir şeyler söyleyelim. Ramenci açık mıdır? Saat de geç oldu gerçi..." telefonunu açıp en sevdiği restorantı bulmak için ekranı kaydırdı.
"Benden tiksiniyor musun?" diye sordu Jimin gözlerinin dolduğunu gizlemeye çalışarak. Şu anda dizleri üzerine çöküp özür dilemek istiyordu.
"Senden neden tiksineyim?" ancak bunu söylerken yüzüne bakmamıştı. Jungkook ise aralarında geçen konuşmayı izlemekle yetiniyordu.
"Arkadaşımla böyle bir şey yaptım diye."
"Hayır elbette senden tiksinmiyorum."
"Jimin senden hoşlandığı için kendini kötü hissediyor ve yaptığına pişman." dedi Jungkook ve kalkıp mutfağa gitti.
"Ne?" Taehyung şimdi başını telefondan kaldırıp ona bakmıştı.
"N-ne? Jungkook ne saçmalıyorsun..." Jimin şaşkınlıktan kekeleyerek gözlerini kaçırdı. "Bir de kaçıyor. Gel buraya. Saçmalıyor bildiğin."
"Bence de saçmalıyordur." dedi Taehyung başını sallayarak. "Benden hoşlansan bunu bana söylerdin ve böyle bir şey yapmazdın sonuçta. Ayrıca bizim aramızda geçenlere bakınca... sanırım grubumuz çok yakın olduğu için böyle şeylere çekiliyoruz. Neredeyse sen ve ben de aynı şeyi yapacaktık ama sen durumu fark ettin ve durdurdun. Sanırım bu sefer yeteri kadar güçlü olamamışsın. Neyse, ben shin ramen istiyorum sen ne istiyorsun?" mutfağa seslendi. "Jungkook hangi ramenden istiyorsun?"
Ve o şekilde konu kapandı. Jungkook da kırılmadığını söylemişti, aslında bunu bekliyordu ve düşündüğü kadar etkilenmemişti. Taehyung Jimin'e aynı davranıyordu. Tıpkı Jungkook ve Jimin'in birbirine aynı davrandığı gibi. Ama Jimin Tae'nin soğuk olduğunu yine de hissedebiliyordu.
—-"Çok uzun yol ya." diye sızlandı Jungkook ayağa kalkıp Jimin'in de kalkmasına yardım ederken.
"Ama eğleneceğiz. Hem Malta'da gezmemiz gereken biiiir sürü yer var." Jimin bir sürüüyü vurgulamak için ellerini havada kocaman açmıştı. olayların üzerinden bir ay kadar geçmişti ve araları iyiydi.
"Biir sürü yer var." diye taklit etti Jungkook onu bebek gibi konuşarak.
Jimin küçük olanın sırtına vurup onu kapıya itti. "Edepsiz velet."
—
Uçağa binmek üzerelerken Jimin'in gözleri Taehyung'u arıyordu. Bir tek o yanlarında değildi.
"Taehyung geç kalmadı mı?" diye sordu menejere. Artık dayanamamıştı.
"Taehyung birkaç gün sonra katılacak." diye yanıt aldı.
"Bir şey mi oldu?" Jimin etraflarındaki kameralardan olabildiğince uzaklaşmış ve kısık sesle konuşmuştu.
"Büyükbabası vefat etti. Cenaze için ailesinin yanına gitti."
Jimin başından aşağı kaynar sular döküldüğünü hissetti. "Bu durumda çekim yapmamız doğru mu?" kolundaki saate baktı. Şimdi çıksa akşama Taehyung'un yanında olabilir miydi? "Ben de onun yanına..."
"Taehyung kendisi böyle istedi. Cenazeyi yaptıktan sonra katılacakmış. İstese gelmemesi de mümkündü. Ama geziye katılacağını söyledi şu ansa yalnız olmak istiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRST LOVE | Vmin-Jikook-Taekook.
FanfictionGerçek olaylardan esinlenilmiş debuttan itibaren olanlara dayalı bir hikayedir. Vmin, Jikook ve Taekook(eser miktarda) barındırır. Vminkook hikayesi değildir. Cinsellik içerir ama sırf cinselliğe dayalı bir kitap değil. Kurgudur, gerçek olayların ar...