2

126 30 24
                                    


"Yoon Jeonghan, ağlayışın meleklerin ilgisini çekiyor. Onlar acı çektiğini tam olarak bilmiyor."

Jeonghan anlamsızca mezarı başında etrafına bakındı. Kim sesleniyordu? Muhtemelen bir melek kendisiyle konuşuyordu ama kimseyi de göremiyordu.

"Elimden gelecek bir şey yok."

"Jeonghan burdan git."

Jeonghan şaşırarak etrafa bakınmaya devam etti. Bir ruh nereye giderdi? Gelen ses onunla alay ediyor olmalıydı.

"Gitmek derken nereye? ve ağlıyorum diye gidecek değilim."

Görüntüsü olmayan sesten güldüğünü belirten sesler gelmişti. İşte alay ediyordu bir melek.

"Seungcheol'ün yanına gitmeyeceksin o zaman? peki, sorun değil."

Jeonghan çığlık atarka oturduğu mezar taşından kalktı.

"Nee? Hadi ordan dalga geçme. Melek olduğunu biliyorum beni kandırdığın için seni Tanrı'ya şikayet edeceğim."

İçten içe de bunun gerçek olması için dua ediyordu.

"Jeonghan, dualarını duyabiliyorum. Yalvarmayı bırak ve git."

"Tanrı mısın?"

Ses bir daha gülmüştü.

"Hayır, aşk meleği olduğumu söylemek isterdim ama o da değilim. Tanrı sesini duydu Jeonghan, istediğin oldu. Dünya'ya tekrar gitme şansın var."

"Eğer ölmüş olmasaydım bu cümleler ölmeme yeterdi. Teşekkür ederim Tanrım!.Teşekkür ederim."

"Fakat bazı şeyler değişecek. Dünya'ya döndüğünde kimse seni hiçbir şekilde tanımıyacak. Seninle ilgili olan tüm anıları silinmiş olacak herkesin. Yani ben Jeonghan'ım desen de seni hatırlamaları imkansız olacaktır."

Jeonghan şu anki durumda her şeyi kabul ederdi. Seungcheol'ün yanına dönme şansı olacaktı hiçbir şeye itraz edecek hali yoktu. Tekrardan başlayacaktı ilişkisine, hayatına.

"Bir şey olmaz.Ne zaman geri dönüyorum? "

Mezarının başına oturarak güldü. Bir aydır kendi mezarında oturuyordu. Diğer ölüler ile de konuşmak gibi bir şansı da olmadığından tüm zamanını ağlayarak ve Seungcheol'ün konuşmalarını dinleyerek geçmişti.

"Şimdi bile dönebilirsin hayata ama yarın geri dön istiyorum."

Jeonghan kaşlarını çatarak etrafa göz gerdirdikten sonra "Neden?"  diye sordu.

"Keyfimin kahyası öyle istiyor."

Yine dalga geçtiğini düşünmeye başladı. Sesi umursamayarak kasvetli mezar manzarasını izlemeye devam etti. Dünya'ya döndüğünde ise neler yapabileceğini düşünüyordu. Seungcheol'e hafızasını kaybettiğini bu nedenle kendisini tanımadığı gibisinden yalan söylese... mantıklı geliyordu ama etrafında bulunan insanlar onu tanıyordu inanmazdı.

Yeni bir sayfa açılacaktı, kendisi de yeni bir sayfa açmalıydı en iyisi. Her şeye tekrar başlamak en iyi olandı.

Seungcheol onu tanıdığında çok mutlu olacaktı. Tanıdığında? Şu anda bir ruh değil miydi? Ruh dünyaya geri dönecekti fakat ya toprak altındaki bedeni? Bir hayalet gibi yaşayamazdı yoksa sevgilisi onu nasıl görürdü? Telaşlanarak etrafına bakarak hızla konuşmaya başladı

"Hey! Ben hayalet mi olacağım? Bunu istemiyorum Seungcheol beni görsün istiyorum. Hayalet olursam bir anlamı olmaz geri dönüşümün." dedi bir ihtimal duyduğu ses hala buralarda olabilirdi

"Sana hayalet olacağını kim söyledi?"

Gelen sesle irkilerek cevap verdi

"Bedenim toprak altında."

"Jeonghan acaba dünyadaiken çok mu film izledin?"

tamam ses mantıklı konuşuyordu fazla abartmaya başlamıştı olayı sadece düşünmesi gereken Seungcheol'ü nasıl tekrar kendine aşık edebilmesiydi

"haklısın artık soru sormayacağım"

Jeonghan biraz rahatlasada yine de huzursuzdu.

<•>

Elindeki parayı cüzdanına yerleştirerek evden çıktı. Annesi bir miktar para bırakarak işe gitmişti.Bu durumdan pek hoşlanmamıştı açıkçası,eve para bıramacak kişi kendisi olmalıydı faka elinde para bulunsaydı... Mesaj atarakta işten izin alıp bir yerleri gezmesini istemişti. İzin alabilecek kimse olmadığına göre kafasına göre takılıp gezebilirdi.

İlk önce sevgilisine uğramak istedi. Birkaç gün görmeyecekti ve bu ona göre uzun bir zamandı.

Çiçekçiye uğrayarak gözüne ilişen mor çiçeklerden bir demet aldı.

Mezarlıktan içeri girerek mezarlar içinde en yeni durana yaklaştı ve kenarına oturdu.

"Merhaba bebeğim. Bugün erken geldim, biraz gezeceğim.Belki bir otelde kalırım ve anneme gezdim derim. Açıkçası yorgunum... bir şey yapmadan yoruluyorum. Dün gece çektiğimiz fotoğraflara baktım her fotoğrafta bi ayrı güzel çıkmışsın. Ayrıca sana bugün bu çiçekleri aldım."

Mor çiçek demeti oturduğu taşın kenarına bıraktı.

"Mor renk sarı saçlarına çok yakışıyor. Saçlarını karıştırmayı, öpemeyi hayli özledim."

yine ağlıyordu. Akan burnunu çekerek taşın üzerinde bulunan tozu eliyle süpürdü.

"Senin yanında ağlak bebeklere dönüşüyorum.Üzgünüm. Şimdi gitsem iyi olur yoksa ne burdan ayrılabileceğim ne de ağlamamı durdurabileceğim. Seni seviyorum."

Ayaklanarak son defa mezara baktı ve çıkışa ilerledi.

Jeonghan derince nefes aldı. Acı çekiyordu ve o yanında oturduğu halde ben burdayım diyemiyor veya dokunamıyordu. Birazcık daha sabretmeleri gerekiyordu sadece bir gün. Ondan sonra bir yolunu bulup zaten tekrar beraber olurlardı.

erased | jeongcheol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin