1. Bölüm: Ölümün sıcak kolları

2.2K 211 244
                                    

İnsanları var eden bedenleri ya da ruhları değildi bence. İnsanları duyguları var ediyordu. Hissedebildiğin kadar yaşıyordun, hissedebildiğin kadar ölüyordun bu hayatta. Çok fazla duygu tanıyordum ama dizginleyemediğim en baskın duygu merak duygusuydu. Merak etmeyi kesemiyordum bir türlü. Acı çekmeyi bırakabilirdim, korkmayı ya da sevmeyi ama merak öyle değildi.

Bazı insanlar ölümü merak ederdi, bazıları yaşamı, bazıları yaratıcıyı ama ben en çok arafı merak ediyordum. Ne yapıyorduk mesela Araf'ta? Karanlıkta süzülüyor muyduk ya da aydınlıkta boğuluyor muyduk? Tek mi olacaktık, orada bir şey hissesecek miydik ya da orası gerçekten var mıydı?

Bedenimden usulca akan kanı izlerken arafı düşünmek belki de saçmaydı ama durduramıyordum arafı merak etmeyi. Günahkar bir kuldum, cennete gideceğimi sanmıyordum. Ellerinde kan olan bir kadın olsam da cehennem için yeterince kötü değildim bence. Gerçi bunu bilemezdim. Belki de cehennemin kor ateşleri benim için yanıyordu ya da cennetin serin suları benim için akıyordu. Bilmiyordum, bilmek isteyip istemediğimden de emin değildim.

Göğüs kafesimden akan bir damla kan gövdem boyunca aktı ve soğuk zemine damladı. Göğüs kafesimden akan kanlar damlaya damlaya küçük bir göl oluşturuyordu. Kan kaybından dolayı üşümeye başlamıştım. Ölümün soğuğı muydu beni üşüten? Birazdan bakışlarım iyice bulanıklaşacak, acıdan uyuşmaya başlayacaktım.

Kafamı kanımın aktığı zeminden yavaşça kaldırdım ve karşımda zevkten dört köşe olan soysuzlara çevirdim. Mutluydular. Ben acı çekerek ölüyordum çünkü. Ben de mutluydum. Ölüyordum çünkü, her ne kadar gömülmeyecek olsamda. Bir yandan öfke içimi harlayıp yakan bir ateş gibi damarlarımda geziniyordu. Onlara bu zevki vereceğime kendi kafama sıkmaya hazırdım ama şimdi sırası değildi. Şimdi uykum vardı, şimdi yorgundum. Bu yorgunluk beni öldürse bile ilk önce ben onları öldürecektim. Sadece şimdi sırası değildi.

"Noldu Avcı kız, bir rengin atmış." dedi Piç Mirza kocaman bir kahkaha atarak. Kara gözleri ne kadar zevk aldığını göstermek için gözlerime saplıydı ama ben aldığı zevki değil, bana olan korkusunu görüyordum o an. Benden korkuyordu, öyle çok korkuyordu ki 37 kişinin etrafımı sarmasına rağmen beni zincirlemeden yanıma bile yaklaşamıyordu. Benden üzerine basılacak diye bir sağa bir sola kaçışan bir böcek gibi korkuyordu. Korkmakta haksız diyemezdim tabii. Ben avcıydım. Besin zincirinin bir halkası değildim, besin zincirini var edendim.

Yüzüme oturan alaycı tebessümü görünce göz bebeklerinin korkuyla büyüdüğünü gördüm. Ona öyle yakıcı bir dikkatle bakıyordum ki benim haberim olmadan tek oksijen tanesini içine çekemezdi ve bu onu geriyordu. Gülüşümün gerdiği gibi. Bu gülüşün altından bir şey çıkacağını biliyordu. Çıkacaktı sadece kısa bir zamanı vardı. Esmer bir adamdı. Uzundu ama yapılı diyemezdim. Yüzünde sağ yanağı boyunca uzayan bir bıçak yarası vardı. Benim hediyemdi ve bu onu olduğundan daha çirkin göstermişti. Sanki bütün kötü şeyleri bir araya getirip yaratmışlardı onu. İçinin çirkinliği yüzüne vurmuştu ve bu ben de kusma isteği uyandırıyordu sadece.

"Sen bu haldeyken hala gülebiliyor musun ulan?" dedi sahte bir kahkahayla. Sahte tepkilerle duygularını saklamaya çalışıyordu ama ben dün ki çocuk değildim. Korkuyordu. Korkuyu bilirdim ama daha iyi bildiğim bir şey varsa o da korkuyu nasıl kullanacağımdı.

"Ben hep gülerim Mirza öğrenemedin mi hala?" dedim yüzümdeki sırtışı bozmadan.

Dişlerini sıktı ama yüzündeki o sahte alayı silmedi. "Son gülüşlerin keyfini çıkar avcı kız." sesinden öfkeyi seçebilmiştim ve bu bana haz veriyordu. Benim varlığım onları sinirlendiriyordu çünkü durduramıyorlardı. Benim yokluğum sinirlendirecekti çünkü biz bir ölsek bin dirilirdik. Onların varlığı benim için sadece kan demekti. Onların kanı ya da bizim kanımız değil. Sadece kan. Evlere düşen dört harflik bir ateş. Ölüm. Bunun hangi eve düştüğü önemliydi. Kimi kan, kara akardı çünkü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kaburga Altı Yarası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin