Slm! Yeni hikaye yazıyorum. Umarım beğenirsiniz. İlk defa bu tür hikaye yazıyorum. Yani anlıyıcağınız biraz amatörüm. Ama diğer bölümlerde sanırım ustalaşırım. Yorum ve votelarınızı bekliyorum.
Multi:Buse
İyi okumalar!
Sabah her zamanki gibi istemeyerek erkenden kalktım. Aynadaki iğrenç görüntümü takmayarak duşa girdim.
Evde yalnızdım. Bu evi en yakın arkadaşım, hatta kardeşim olann Derin'le almıştık. Normalde üniversiteye başlayınca oturmak için almıştık ama şu an lise son sınıfız. Derin'in ailesi üniversiteye başlamadan Derin'in bu eve gelemiyiceğini söylemişti fakat ben bir patlama anı yaşadığım için ailem bana izin vermişti. İzmirliydim ve İzmir'de büyümüştük fakat babamların işleri yüzünden İstanbul'a taşınmak zorunda kalmıştık. Derin'in ailesi bana göz kulak olmak için ve tabiki biz Derin'le ayrı kalmayalaım diye bu senelik buraya gelmişlerdi.
Derinlerin evine gitmek için arabama atladım. Yakın zamanda yaşadığım bazı şeyler yüzünden kendimi hayata küsmüş ve gerçekten kötü hissediyordum. Bu yüzden herkes bana bu aralar çocukmuşum gibi davranıyordu.
Derinlerin evine vardığımda Füsun teyzenin-Derin'in annesi- ve Selim amcanın-Derin'in babası- hatta evdeki hizmetçilerin bile 'iyi misin?' sorusu yağmurundan kurtulmak için eve girmeyip geldiğimi haber vermek isteyerek kornayı çaldım.
Kısa bir süre sonra Derin evden çıkmıştı ve arabama doğru geliyordu. Arabaya bindiğinde tam birşey söylemek için ağzını açmıştı ki onu durdurdum. Zaten ne diyiceğini biliyordum. 'İyi misin Buse'diye sorucaktı her zamanki gibi.
"İyi olmadığımı biliyorsun, sormana gerek yok ki."dedim. Suratını asarak "daha ne kadar böyle zombi gibi dolaşıcaksın etrafta? Yatağından nerdeyse hiç çıkmıyorsun, hiç gülmüyorsun, herkese çok fazla mesafelisin. Nolucak senin bu halin. Ben artık iyi olmanı istiyorum."dediğinde "inan susarsan daha iyi ve mutlu olucam."dedim. Bana kızgın bir bakış atmaya çalışarak-ama atamayarak- arkasına yasladı.
Okula vardığımızda o arabadan cool bir şekilde inerken ben adımlarımı zorla dışarıya doğru yönlendiriyordum. Otoparktan çıkıp baçeye girdiğimizde yine konuşmaya başladı.
"Şu son sınıf erkekleri çok fena ya. Şunlara bak. İnsan mı bunlar. Şu güzelliklere bakın ya."dediğinde iç çektim. Öfleyip yanımdan ayrıldı.
Çantamı bırakmak için sınıfa doğru yöneldim. Sırt çantamda nerdeyse hiçbirşey yoktu. Okuma kitabı, birkaç kalem, bir iki defter ve kulaklıktan başka pek birşey yoktu. Tam sınıftan çıkarken Ege'yle Mert içeri girdi. 'Okulun cool, yakışıklı, zengin çocukları'
Mert'i ilkokuldan beri tanırdım. Çok da iyi arkadaştık. Ama biz İstanbul'a taşınınca görüşememiştik. Şimdi de pek görüştüğümüz söylenemez aslında.
Ege sınıfta en arka sıraya çantasını bırakırken Mert de bana doğru geldi ve sesssizce birşeyler söyelemeye başladı.
"İstabul'da ne oldu sana? Neden böylesin? Sen çok farklıydın. Eğlence hastasıydın. Artık benimle bile konuşmuyorsun. Bir zamanlar kardeşin dediğin kişiyle bile. Anlat artık."dedi. Kafamı kaldırarak ona baktım ve ifadesiz bir tavırla "seni ilgilendirmez."dedim.
Aybüke'nin o sırada içeriye "aşkım."diyerek girdiğine ve bana sarıldığına öyle sevinmiştim ki. Beni Mert'ten kurtarmıştı. Aybüke'yle Mert ortaokuldan pek iyi anlaşamıyorlardı. Bu yüzden Mert laf atmakta tabiki geri kalmadı.
Aybüke'ye yüzünü buruşturarak "lezbiyen ya."dedi. Aybüke ona dönüp "sen sus be!"diye çirkefleşti. Ege'yle Mert sınıftan çıkarken Ege bana göz kırpınca arkasından dil çıkardım. Aybüke sırıtıp koluma girdi ve biz de sınıftan çıktık.
"Şu Ege de fazla taş ha."deyip beni dürttüğünde "çok hojdır ama benena."deyip konuyu kapatmaya çalıştım. "Kantine gidelim mi, çok açım."diye çabamı sürdürdüm. Omuz silkti. Beraber kantine doğru ilerlerken bir sürü kişi bize bakıyordu. 'Aybüke güzel kız ben olsam ben de bakarım'diye düşünüp onları dövme isteğimi yatıştırdım. Yanımdaki kişiye bakılıyor bile olsa herkesin bana doğru bakması beni sinir ediyordu.
Aybüke beni yine dürtüp "kız herkes seni kesiyor."dedi. "Kolumu morarttın be. Kimsenin beni kestiği fakan yok ayrıca."deyip geçiştirdim Aybüke'yi. Kantine vardığımızda ben çikolatalı kek ve çikolatalı süt alırken o "tatlı krizine giricen"dedi.
Gözlerimi devirip "bana çocukmuşum gibi davranmasanız artık."dediğimde "sende gül biraz o zaman" dedi.
Ben kekimi nerdeyse bitirmişken ve Aybüke de biriyle mesajlaşıyorken yanımıza Derin geldi. Yemekhanede oturduğumuz masaya oturdu. Telefonumdan bildirim sesi gelince telefonumu elime aldım ve mesajlara girdim.
Bilinmeyen bir numaradan gelmişti. 'Bacakların çok güzel' yazıyordu. "Öf, yetti be."deyip telefonu sertçe masaya bıraktım. Aybüke Telefonu aşağıya inirip "kızım İphone o öyle atılır mı? Kaç para o haberin var mı senin?"dedi. Aybüke'nin İphone'lara karşı zaafı vardı. Bir İphone hastasıydı kendisi.
Beni zengin züppe sanabilirsiniz ama inanın ki değilim. Evet, babam çok zengin ve ünlü bir iş adamı olabilir ama paramla övünmeyi sevmem. Hatta parasıyla övünenlerden nefret ederim.
Ders zilimiz çaldığında üçümüz sınıfa gitmek için masadan kalktık. Sınıfa girmeden dolabımdan kitabımı ve defterimi alıp içeri girdim. Ve vahşet. Hangi cani ilk dersi matematik yapar? Öğretmen okulun ortaokul bölümünden gelmşti, bizim hocamız ameliyat olmuştu ve raporluydu. Tabi öğretmenimiz ortaokuldan gelince de biraz ortaokuldaki gibi ders işliyorduk. Mesela soruyu yapınca defterimizle hocaya gidip gösteriyorduk.
Yine sıkıcı, iğrenç, bok gibi bir günden sonra sonunda eve gelebilmiştim. Koltuğa kıvrılıp yabancı dizi kanaklını açmıştım ki. Derin'den mesaj geldi.
'Aybüke bize geliyor gel sende.'
'Buraya gelsenize mal. Ev boş tek ben varım zaten.'
'Çağırdım artık kızı. Bir daha yer değişikliği yaparsam döver beni. Gel bize işte' yazdığında cevap verme gereği duymadan öfleyerek kalktım ve arabama bindim.
Ben geldiğimde Aybüke de yeni gelmişti. Beraber içeri girdik. Salonda Füsun teyze oturuyordu. Derin'in odasının olduğu kata çıktık. Ben çatı katındakı salona yönelirken Derin beni durdurdu. "Odama geçelim bugün."dediğinde omuz silkip odasına girdim.
"Eee, napalım?"dedi Derin. Aybüke "benim şuan çok fazla makyaj yapasım geldi."diye atladı. Derin de ona katılınca ikisi de sinsi sinsi bana bakmaya başladı.
Neden bana baktıklarını anlayınca kafamı iki yana sallayıp "hayır ya. İstemiyorum ben makyaj falan."dedim. İkisi de aynı anda "kaçamazsın"dediğinde korkutucu olmuşlardı.
Beni zorla esir alıp giydirdiler ve makyaj yaptılar. Derin "ben hemen geliyorum."deyip çatı katındaki salona çıktı. Biraz orda durduktan yukarıdan "bir gelsenize."diye bağırdı.
Aybüke'yle yukarı çıkmaya başladık. Çatı katına vardığımızda salonun kapısını açtım ve karşımdaki manzarayla yaşadığım şaşkınlığı sindirmeye çalıştım.
Canlarım umarım beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Emeğe saygı lütfen. Seviliyorsunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Yan(Düzenleniyor)
Teen Fiction"Bizim uçmak için kanatlarımız yok, ama onun yerine hayallerimiz var." Sadece bir cümleyle başladı hikayeleri. Sıradan bir hikaye değildi onlarınki. Yıprandılar, yoruldular, sıkıldılar. Peki her şeyin üstesinden aşklarıyla mı geldiler? Hangi cümleyl...