Trouvaille 7

375 48 10
                                    

Medya - Rosé'nin çizdiği resim

***

Hayat yaşamaya değerdi. En önemlisi güzeldi. Öten kuşlar, bisikletinden düştüğü için ağlayan çocuk, birbirleriyle kavga eden insanlar...

Şuan Taehyung o kadar mutluydu ki kötü olaylar bile gözüne çok güzel gözüküyordu. Hoşlandığı hatta sevdiği kızla arkadaş olmuştu. Kulağa ne kadar garip gelsede bunu bir başlangıç olarak düşünüyordu.

Bu konularda acemi olduğundan birilerinden yardım alıp bu işi ilerletmeyi kafasına koymuştu. Ama önce Roseanne ile iyi anlaşmalıydı.

Şuan Taehyung'un mutlu olma sebebi birazdan Roseanne'i görecek olmasıydı. Sabah Jisoo onu aramış ve buluşmaya çağırmıştı. Taehyung, Jisoo'nun ağzını arayıp Roseanne'in gelip gelmeyeceğini çaktırmadan sorduğunda onun da geleceğini öğrenmişti.

Ne yazık ki Taehyung bir şey belli etmediğini düşünsene Jisoo neler olduğunu çoktan anlamıştı. Çünkü o, yıllardır ilişkisi olan biriydi. Erkekleri çok iyi tanırdı. Hele ki bu konuda acemi olan Taehyung'u çok daha iyi tanırdı.

Aslında bugün ki programda Roseanne yoktu. Ama Jisoo Taehyung'un davranışlarından sonra onu da çağarmıștı. Neyse ki Roseanne'in günü boştu. Bugün ikisini de gözlemleyecekti. Çünkü neden olmasındı?

Buluşacakları kafeye vardığında derin bir nefes alıp içeri girdi. Heyecanlıydı ve bunu belli etmek istemiyordu. En azından şimdilik.

İçeride her zamanki masada oturan Jisoo ve Namjoon'u görünce suratı asılsa da hemen toparlandı. Henüz gelmemiş olması gelmeyeceği anlamına gelmezdi öyle değil mi? Elbet gelirdi.

Gidip masaya oturduğunda ikisiyle de selamlaștı. Garsondan kendine bir kahve istedi. Namjoon'a dönüp "Yoongi nerede?" diye sordu. Onu görememişti.

Jisoo fark ettirmeden gülüp Taehyung'a döndü. "Roseanne'in yanında." dedi. Taehyung şaşırdı. "Roseanne mi?" diye sordu. Böyle bir şeyi beklemiyordu. Jisoo kafasını salladı. "Birlikte dışarı çıktılar, gelirler şimdi."

Yoongi ve Roseanne. O ikisi ne alakaydı? Niye dışarı çıkmışlardı? Hemde birlikte! Ama neden? Ne için? Niye? Sorular Taehyung'un beynini kemiriyordu.

Tam o sırada Roseanne içeri girmişti. Yanında Yoongi vardı. Roseanne gülüyordu. Roseanne Yoongi'ye gülüyordu?!

Roseanne "Merhaba."deyip Taehyung'un karşısına oturduğunda Yoongi de yanına oturmuştu. Jisoo Taehyung'taki gerginliği fark ettiğinde ortamdaki sessizliği bozması gerektiğini fark etti. "Neredeydiniz bakalım siz ikiniz?" diye sordu yeni gelen ikiliye.

Roseanne Yoongi'ye gülümseyip Jisoo'ya döndü. "Yoongi oppa bana yeni boyalar alabileceğim bir dükkan gösterdi. Gerçekten minnettarım çünkü eski boyacım kapanmıştı ve başka bir boyacı bilmiyordum." dedi. Namjoon "Boyacı dediğin kırtasiye mi?" diye sordu.

"Evet. Ben kırtasiyelere boyacı demeyi seviyorum. Bu benim küçüklüğümden kalma bir alışkanlığım."

"Yoongi ile görüşmene abin kızmadı mı peki? Jisoo da sana bir kırtasiye gösterebilirdi." dedi Taehyung. Artık dayanamamış konuşmuştu. Kanı vücudunda tam tersi yönde akıyordu şuan. Garip hissediyordu. Kızmış? Kırılmış?

Gözler Taehyung'a dönmüştü. Jisoo içten içe seviniyordu. Roseanne ortamdaki gerginliği fark ettiğinde yutkundu. Konuşma sırasının onda olduğunu biliyordu. "Yolda gelirken Yoongi'yle karşılaştım. Planlı bir şey değildi." Konuşurken bile gerilmişti Roseanne. Sorguya çekilmiş gibi hissetmişti.

Taehyung bu cevapla rahatlarken içten bir şekilde gülümsedi kimseye belli etmeden. Rahatlamıştı. "Beni yanlış anlama senin için söylemiştim. Abinin nasıl biri olduğunu az buçuk gördük."

Namjoon da Taehyung'u onaylar mırıltılar çıkarmıştı. O gün olanlara herkes şahitti.

"O gün için üzgünüm." Masadakiler Roseanne'e üzgün olmaması gerektiğini söylemişlerdi. Üzgün olunacak bir mesele yoktu. Kimse suçlu değildi.

Daha sonra ilk başta olan gerginlik son bulmuş herkes gülerek sohbet ediyordu. Jisoo ve Namjoon'un komik anılarıyla, Yoongi'nin sıkıcı hayatıyla, Taehyung'un New York'taki anılarıyla ve Roseanne'in okul hayatıyla ilgili sohbet etmişlerdi. Roseanne bu grubun eski anılarını duyduğunda kahkahalarını tutamamıștı. Fazla komiklerdi ona göre.

O sırada Roseanne'in telefonuna bir mesaj gelmişti. Eline alıp mesaja baktığında sinirle telefonu masaya geri bıraktı. Jisoo ne olduğunu merak etmiş olacaktı ki "Ne oldu?" diye sormuştu.

"Hocam proje resmimin çok güzel olduğunu ve tam not alacağımı söylemişti. Ama geçen günkü derse 5 dakika geç kaldığım için notumu kıracakmıș. O resim için uzun zaman harcadım. Bu ne ya şimdi!"

"Hocanla bu konu hakkında konuştun mu?" Namjoon Roseanne için bir çözüm bulmak istemişti. "Hayır konuşmadım. Ne diyeceğini tahmin edemedim." dedi Roseanne. Sesi biraz üzgün çıkmıştı.

"Bence onunla konuşmalısın. Bir şey diyeceğini sanmıyorum sonuçta sadece 5 dakika geç kalmışsın ve bunun ilk geç kalıșın olduğuna eminim." Roseanne kafasını salladı.

"Güzel. Bu konuyu hakkettiğimize göre bize çizdiğin resmi gösterir misin?" Masadakiler Namjoon'a hak vermişti. Taehyung dahil. Çünkü çok merak etmişti. "Ah, pekala. Sanırım resmini çekmiştim."

Roseanne bulduğu resmi masadakilere çevirdiğinde onların 'vay canına, çok güzel' sözleriyle gülümsemiști. Her insan gibi övülmeyi severdi. Bu sırada Taehyung hayranlıkla telefona bakıyordu. O bir şey söylememişti ama resmen hayran kalmıştı. Roseanne gerçekten çok yetenekliydi.

Kafasını telefondan kaldırıp ona baktı. Gülümsüyordu. Hemde öyle güzel gülümsüyordu ki... Hayran kalmamak elde değildi.

Jisoo da bu sırada ikiliyi izliyordu. Daha çok Taehyung'a odaklıydı çünkü çok belli ediyordu. 'Acaba bunu farkında mı' diye düşündü. Ama farkında olsaydı bu şekilde davranmazdı.

Jisoo bir karar vermişti. Bu ikiliyi bir araya getirecekti. Çünkü onlar çok güzeldi...

Trouvaille • vroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin