like real people do

10 0 0
                                    

Ne dramatik bir an ama...

Rolümüzü tam o anda kesen lider, anın dramatikliğinden aynen böyle bahsetmişti. Arka plan müziğini yakalayıp role dahil etmemizi pratik ve doğal bularak bizi takdirle sahneden alıp sıradaki ikiliyi karşıladıktan sonra benim kafa bir süre flu kalmıştı ama.

O gün etkinlikten çıkar çıkmaz, kimsenin benimle konuşmasına fırsat vermeden koşar adımlarla yurda kaçtım. Tüm o saçma sapan şeyler son bulup hoca salondan çıktığında herkes toparlanmaya başlarken, Jimin'in bana kaçamak bakışlar attığını fark etmemle yanıma gelmesine müsaade etmeden dışarı fırlamam bir olmuştu daha doğrusu.

Panik ve utançtan ölüyordum. Kaba olmayı ben de istemezdim ama kendime de pek güvenemediğim için topuklamak en mantıklı şey gibi gelmişti o an.

Ertesi gün tabii ki Jimin beni eliyle koymuş gibi bulmuştu. Kaçışım sadece bir kaç saat sürmüştü yani.

Meğer Seunghyun'un gıcık arkadaşı Taehyung, Jimin'in de arkadaşıymış ve ben apar topar gittikten sonra Jimin sorup soruşturunca şak diye söylemiş her şeyi -tabii ki ders saatlerimi de- ve sabah blok dersimden çıkar çıkmaz da bahçede enselenmiştim.

Alt tarafı bir dakika boyunca partnerlik yaptık diye aramızda sonsuza kadar bir bağ olacağını falan mı sanmıştı bilmiyorum ama benim aksime biraz dışa dönük birisiydi belli ki.

Fakültenin bahçesinde uzandığım çimlerde tapındığım Japon pop kraliçeleri playlistimin tadını çıkarırken, yanıma çöküp selam sabah demeden, dün niye hemen gittiğimi sormuştu. Sosyal açıdan oldukça zayıf becerilerim yüzünden kitaptan başımı kaldırmadan cevap vermiştim ben de.

"Dün yeterince ipucu vermişimdir bence, insanlarla pek iyi anlaşan bir tip değilim."

Düne göre daha sakin olduğum için akıllıca düşünüp soğuk yaparsam benimle daha fazla konuşmaz diye umuyordum o an.

İlgilenmediğimi (!) iyice belli etmek için okuyormuş gibi yaptığım kitabı suratıma yapıştırmıştım ve onun hipermetrop olduğumu bilmesine gerek yoktu tabii.

"Aynı zamanda biraz da kabasın bence."

Cevabıyla hızla ona dönmüştüm. Bana laf sokan o değilmiş gibi sırıtarak bakıyordu bana.

"Bak ben- evet bunu biliyorum tamam mı? Özür dilerim socially awkward birisi olduğum için, kabalık yapmak istemedim gerçekten. Şimdi beni lütfen yalnız bırakır mısın?"

Bana kaba dediği için kendimi savunmak istemiştim ama sonra hemen pes etmiştim.

"Hımm haklısın iyi bir başlangıç değildi. Tekrar deneyelim mi? İlk defa burada tanışmışız gibi." Bağdaş kurup ellerini kitabıma uzattı ve kitabı benden hızla kapıp arkasında bir yere koydu.

İşte bu hareketine çok sinirlenmiştim.

"Sen de biraz anlayışsızsın galiba."

Doğrulup kitabıma uzanmaya çalışmıştım.

"Kaba olmamak için beni yalnız bırakmanı rica ettim senden ama sen izinsizce kitabıma dokunup beni rahatsız ediyorsun ve şimdi kaba olan benim öyle mi?"

Sesim yükselirken o bundan keyif almış gibiydi.

Ben ses tonum ve hareketlerimle hakimiyet kurmaya çalışırken o, kitabımı koyduğu yerden alıp benden kaçırarak diğer tarafına doğru fırlattı.

"Oh! Hoşuma gitti bu bayağı. Suratıma doğru bağırmış olsaydın sanırım daha hoş olurdu."

Aptal bir sırıtmayla bana bunları dedikten sonra bir şey ima eder gibi kaşlarını kaldırmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

growing pains' jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin