Açık pencereden girip vücudumu saran soğuk rüzgâra rağmen, alnımdan akan her ter damlası için sinirle kendime daha fazla yükleniyordum. Dudaklarımı birbirine bastırıp tavana asılı olan demir çubuktan destek alarak bedenimi bir kere daha yukarı kaldırdım. Aşağı inip kendimi tekrar yukarı çekeceğim sırada kapımdan gelen tıkırtı sesiyle oraya döndüm, yorgunluğumu belli etmeyen tok bir sesle konuştum. "Gir."
Açılan kapıdan içeri giren Jongdae elini kaşına doğru götürüp selam verdikten sonra hazır ola geçmiş ve gözlerimin içine bakarak konuşmuştu. "Yarbay Junmyeon sizi çağırıyor, komutanım!"
Kafamı iki yana eğip kütlettikten sonra anladığımı gösterir gibi kapıyı işaret ettim. "Tamam aslanım, sen çık. Geliyorum hemen."
"Emredersiniz komutanım!" Coşkulu bir şekilde bağırdıktan sonra odadan çıkmıştı. Jongdae yıllardır bizimle birlikte çalışan bir askerdi. Şu ana kadar hiçbir hatasını görmediğim için sert yanımı ona göstermeme pek gerek kalmamıştı. Bu yüzden, rütbesi benden düşük olsa da, iyi anlaşırdık.
Kenardaki kamuflaj ceketimi, atletimin üstüne giyinip büyük adımlarla odamdan çıkıp yarbayın odasına ilerledim. Geldiğimde kapıyı çalmış, sesini duyduktan sonra içeri girip asker selamı vermiştim. Saniyeler sonra hazır ol pozisyonuna geçip dimdik karşımdaki duvara baktım. "Dokuzuncu tabur komutanı Binbaşı Park Chanyeol, emredin komutanım!"
"Rahat."
Ayaklarımı ayırıp ellerimi serbest bıraktığımda, oturduğu deri koltuğundan kalkıp karşıma geldi. "Bu sene askeri okuldan subaylık için 70 kişilik bir öğrenci grubu geliyor. Eğitim için 10 gruba ayırdık. Her yıl olduğu gibi, gruplardan biriyle de sen ilgineceksin." Junmyeon derin bir nefes aldıktan sonra masasına doğru ilerledi, dosyalara bakarken konuşmaya devam etti. "Biliyorum, normalde grubundaki kişileri kendin seçiyorsun ama bu sene albaydan kesin emir var, karışık verilmesini istedi. Ve işte, bunlar da senin grubunda olanların listesi." Elime ince bir dosya tutuşturdu.
Şüphesizdi ki, bu koca askeri merkezde benden daha iyi bir binbaşı yoktu. Benim eğittiklerimden daha iyi eğitilen askerler de yoktu. İş böyle olunca, grubumdaki askerleri kendim seçme şansını yakalamıştım ancak bu sene şansım ellerimden uçup gitmiş gibi görünüyordu.
"Her türlü işini iyi yapıyorsun Chanyeol. Senden yana bir gram şüphem bile yok. Zaten uğraşman gereken şey, sadece yedi öğrenci. Disiplinini elden bırakma ve en güzel şekilde eğit onları."
Elbette askerleri ben seçemediğim için biraz üzülmüştüm ama emir yüksek yerden geldiğinden, söyleyebileceğim bir şey yoktu. Hazır ola geçtim ve güçlü bir sesle söyledim. "Emredersiniz komutanım!"
"Şimdi yat, dinlen. Sabah 6'da buraya giriş yapacaklar."
"Emredersiniz komutanım!" Başımı hızla eğip son kez selamladıktan sonra odasından çıkmış ve kendi odama gitmiştim. Elimdeki dosyaya hiç bakmadan bir kenara koydum, nasıl olsa sabah hepsiyle tanışacaktık.
+++
Sabah, öğrenciler gelmeden önce bahçeye çıkmış ve kendi antrenmanımı çoktan yapmıştım. Ayrıca ilk günleri oldukları için, onlardan önce bahçede olmam daha iyi bir fikirdi. Hangisinin erken, hangisinin geç geldiğini gözlemleyecektim. Sonuç olarak ilk izlenim önemliydi. Bakalım bilmedikleri bu yerde, ilk dakikalar nasıl davranacaklardı?
Öğrenciler güvenlik eşliğinde yavaş yavaş içeri girmeye başlamışlardı. İsimlerini söylüyorlar, listeden kontrol ettiriyorlar ve kenara geçiyorlardı. Dakikalar sonra öğrenciler koca bahçede kümeler halinde beklemeye başlamışlardı. Kendi grubumun hangisi olduğunu bilmeme rağmen bilmiyormuş gibi ortaya geçtim ve bağırdım. "Park Chanyeol'ün grubu gelsin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: Bela •chanbaek•
Fanfiction"Bir şey olur diye korktum, askerliğim yanar diye korktum komutanım." Ağzımdan bir hıçkırık çıktığında beni kollarımdan tutup kaldırmış ve kucağına doğru çekerek sarılmıştı. Bir eliyle saçımı, diğeriyle belimi okşarken sessizce konuştu. "Çeneni kap...