+13, şiddet ve kan
• Bu bölüm bazı okuyucular için rahatsız edici olabilir.
Dünkü gibi gruplarımızla beraber ormanın derinliklerinde geziyorduk. Takımım peşimden yavaş yavaş gelirken silahımı bir ağaca yaslayıp karşıdaki dağı izlemeye başladım silahımın dürbünüyle. Kalabalık bir grup çantalarla hazırlanıyordu, arabaları da vardı. Kaşlarımı çattım, günlerdir ne halt planlıyordu bunlar?..
Elimi kulaklığıma götürdüm. "Sınırın yakınındaki dağda birtakım faaliyetler gerçekleşiyor. Bu sefer neden bu kadar kalabalıklar bilmiyorum. Geri çekil-"
Geri çekilmemizin her an gerçekleşebileceğini söyleyecekken birkaç metre önümüzdeki uzun çalıların arasından çıkan yaklaşık on Kuzeyli ile durdum. Tam silahımla nişan alıp vurmaya başlayacaktım ki "Sakın bir aptallık yapma." diye bir ses duydum arkamdan.
Arkamı döndüğüm gibi orada da içlerinden birinin Baekhyun'u esir alıp boynuna bıçak dayadığı bir grup Kuzeyli görmeyi beklemiyordum. Gözlerim sadece Baekhyun'u tutan şerefsizin üzerindeyken böyle bir tuzağa nasıl düştüğümüzü düşünüyordum.
"Telsiz ve kulaklıkları çıkarın." Baekhyun'un boğazına bıçak dayayan adam onun kulaklığını çekip kopardıktan sonra söyledi, önümüze geçti ve ciddiyetini göstermek için bıçağı bastırdı. Baekhyun gözlerini sıkıca kaparken boynundan akan kanı görünce hızla kulaklığımı çıkardım ve belimdeki telsizi de yere attım.
Grubuma döndüm. "Çıkarın."
Baekhyun kıpırdamamak için uğraşıyordu, bana baktığında bakışlarımla onu sakinleştirmeye çalıştım ama ne kadar başarılı olduğumu bilmiyordum.
"Silahları verin." dediğinde derin bir nefes aldım. Yaklaşık yirmi kişilerdi, ani bir atak yapsam yenebilir miydik?
"Düşünüyor musun?" Bana bakıp Baekhyun'u sarstı, bıçağı daha çok batıracağını söylemek ister gibi.
"Güneyliler bizim blöflerimize inanacak kadar aptal değiller. Öğrenemedin mi hâlâ?" Sağda duran bir adam sinirle gelip belindeki silahı çıkardı ve hızla yanımdakilerden birine ateş etti. "Bu yüzden blöf yapmayacaksın."
Acı dolu bir sesle bağıran Jinyoung'la gözlerimi büyültüp ona baktım. Elini kanayan karnına götürdü, yere düşmüştü.
"Veriyor musunuz şimdi silahları?"
Silahımı sinirle yere attım. Benimle birlikte herkes yavaşça silahını bıraktığında bulunduğum durumdan nefret ettim. Bir grup Kuzeyliye teslim olduğum için kendimden nefret ettim.
"Tabancaları da çıkarın." Duyduğum sesle belimdeki tabancamı çıkarırken gruptakiler de aynı şeyi yapmış ve yere atmıştı.
Tabancamla en yakınımdaki Kuzeyliyi esir alsam yine onlar avantajlıydı. Çünkü Jinyoung'u hiç düşünmeden vuran kişiler gözümün içine baka baka Baekhyun'un boğazını da keserlerdi. Hayal etmek bile gözümü korkuttuğundan tabancamı yere attım.
Ardından belimizdeki bıçakları ve üzerimizdeki bombaları da aldılar, yerdeki silahlarımızı topladılar. Aynı şekilde Baekhyun'la tehdit ederek ellerimizi bağladılar ve ite kaka uzun süre yürüttüler.
Arkamda yavaş yavaş yürüyen Jinyoung'a baktım, ayaklarını zor kıpırdatıyordu. "Güçlü ol." diye fısıldadım. "Kurtulacağız, bunların elinde ölmenize izin vermem."
Kafasını aşağı yukarı salladığında önüme döndüm. Sehun'la göz göze geldiğimizde bir şey yapmamız gerektiğini anlatır gibi baktı bana. Rahatça konuşamadığımız için sadece bakışlarla anlaşmaya çalışıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: Bela •chanbaek•
Fanfiction"Bir şey olur diye korktum, askerliğim yanar diye korktum komutanım." Ağzımdan bir hıçkırık çıktığında beni kollarımdan tutup kaldırmış ve kucağına doğru çekerek sarılmıştı. Bir eliyle saçımı, diğeriyle belimi okşarken sessizce konuştu. "Çeneni kap...