8

824 64 106
                                    


-04

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-04.11.2021
/ 04.52

Harry, elindeki telefonla odanın içinde iki yana koşuştururken ne kapının açılmasını, ne de eve giren kişinin salonun kapısına kadar geldiğini fark etmişti. Sürekli birkaç adım atıyor, daha sonra o adımları geri dönerek elindeki telefona bakmayı ve bu sırada da oflayarak kendi kendisine anlaşılmayan bir tonda konuşmayı ihmal etmiyordu.

En sonunda yerinde durup kendisini koltuğa attığında telefonu da yanına bıraktı. Başını koltuğa yaslayarak tavanı izlemeye başladığında tekrar saate bakmak adına kolunu kaldırmış ve göz hizasına getirmişti.

Saatin beşe geldiğini görmesiyle ağlayacakmış gibi ardı ardına iç çekti ve hemen bacağının yanındaki telefonu tekrar eline alıp saatlerdir aradığı numarayı tekrar tuşlayıp kulağına götürdü. Birkaç saniye beklemesinin ardından duymaktan bıktığı aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor sesi yeniden kulağına iliştiğinde de dayanamayacağını iliklerine kadar hissetmişti.

Yorgundu, uykusu vardı, halsizlikten vücudu yakında onu taşıyamacaktı, başı ciddi anlamda çatlayacakmış gibi ağrımaya başlamıştı ama hiçbir şey yapamayacağını biliyordu. Ellerini saçlarına atıp ovmaya ve rahatlamaya çalışırken kulaklarına dolan sesi o kadar beklemiyoru ki, ilk başta, farkında olmadan uyuduğunu ve hemen rüya görmeye başladığını sanmıştı.

"Harry?"

Gözlerini irice açtı, başını hafifçe çevirip kapıya bakmaya başladı. Onu gördüğündeyse ağzından bir "Louis?" dökülmesine izin vermişti. Başka hiçbir şey yapamadı çünkü hâlâ gerçekliğinden emin değildi.

"İyi misin? Ne oldu?" diye konuştu Louis tekrar. Birkaç adım atıp tamamen salonun içine girdiğinde ve kendisine iyice yaklaştığında Harry gerçekliğine emin olmuş ve yerinden neredeyse fırlamıştı.

"Ne mi oldu?" dedi hemen. Bütün şaşkınlığının yerini hemen sinirinin almış, öfkesi kendisini ele geçirmeye başlamıştı. "Ne dediğinin farkında mısın sen? Saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum!"

"Ben işteydi-"

"Saat sabahın beşi!" dedi. Bağırmaya başlamıştı ve bunun için asla vicdan azabı duymuyordu çünkü buna hakkı olduğunu biliyordu.

Aslında, bu sabah yanında onunla uyandığında gerçekten sevinmiş ve ne yapacağını bilememişti. Hemen başının yanında duran gülleri fark ettiğinde ne kadar mutluluğu ikiye katlansa da evlilik yıl dönümleri olduğunu hatırlamasıyla içi pişmanlıkla dolup taşmış, kutlamayacaklarını düşündüğü için kendi kendisine üzülerek uykuya daldığı geceye lanetler etmişti.

Yine de yanında uyuyan adamın üzerini battaniyeyle iyice örttükten sonra yataktan kalkmış, telafi olarak kahvaltı hazırlayamayı ve kahvaltı sırasında ona gerçek bir özür vermeyi umarak mutfağa gitmişti. Akşam Harry bile üzülerek uyuduğu için onun ne kadar hayal kırıklığı yaşadığını tahmin bile etmek istemiyordu ve gerçekten kendisini affettirmek istiyordu.

We'll Be Fine || LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin