11 ◖Final II

1.3K 87 297
                                    


-24.01.2022

Başlarda cidden zor olmuştu. Özellikle onun gittiği ilk hafta, o kadar yalnız hissetmişti ki zihninde kendisini çok da uzakta olmadığına inandırmaya çalışmış ve sırf bu kendisini inandırma çabası yüzünden bir süre odasından çıkmamıştı. Odasından çıktığı anda bomboş evle karşı karşıya kalmak istemiyordu, zorunlu olduğu anlarda da hiçbir şey düşünmemeye çalışarak hızlı hızlı bütün işlerini hallediyor ve kendisini tekrar odasına dönerken buluyordu.

İlk bir ayı bu şekilde tamamladığında, geri döneceğini ummaya başlamıştı bile. Birkaç hafta demişti, net bir süre vermese de bunun yeterli olduğunu düşünüyordu. Eğer onun sevdiği gibi Louis de seviyorsa şimdiye kadar deli gibi özlemiş olması gerekiyordu, Louis söz vermişse sözünde her zaman dururdu, bu yüzden yakın zamanda geleceğini düşünmüştü.

Beklediği gibi olmadı, aradan iki ay geçmesine rağmen Louis hâlâ dönmedi. Arayıp sormadı, mesaj bile atmadı. Harry de bir süre sonra ondan haber beklemeyi bırakmıştı. Arada sırada Louis'nin en yakın arkadaşı Niall evine kahve içip sohbet etmek için gelse bile asla ondan bahsetmiyordu. Harry ne kadar onun bahsetmesini beklese bile -Niall bunun farkındaydı- hiç sormamıştı çünkü asla gülmeyen yüzü sebebiyle zaten çaresiz gözüktüğü için daha fazla üstelemek istememişti.

İlk ayı tamamen odasında geçirmesinin aksine ikinci ay fazla olmasa da dışarı çıkmaya başlamıştı. Arada sırada Liam'ın gelmesini beklemeden onu görmeye gidiyor, market alışverişini hallediyor, gezecek havasında olmasa da sürekli evde olmak istemediği için bunlar dışında yapacak bir şey bulamadığından haftada bir kez dışarıda kahvaltısını yapıyordu. Bu süre içinde günden güne, döneceğine olan inancı da azalıyordu.

Rutinleşmiş bütün bu şeyleri gibi bugün de; hava yeterince soğuduğu ve kar hafifçe atıştırmaya devam ederken, ilk önce kafasındaki pembe beresini çıkarıp montunun cebine sıkıştırmış, daha sonra yeşil montunu üzerinden çıkarıp henüz yeni girdiği evinin bahçesindeki dizine kadar gelen kar yığının üzerine bırakmıştı. Pantalonunun cebinden çakmak ve sigaya çıkarıp yaktıktan sonra da mutfak ve bahçeyi birleştiren kapıdan geçip mutfağa girmiş, kahve için kendisine su koyduktan sonra bahçeye geri dönmüştü.

Ağacının altındaki masa ve sandalye her gün temizlemesine rağmen yeniden karla kaplanıp neredeyse görünmez hale geldiği için kapının yanına bıraktığı küçük küreği alıp karları temizledi ve tekrar oturur hale getirdi. Montunu da sandalyenin üzerine bıraktıktan sonra kahvesini hazırlayıp sandalyesine oturmuş ve sigarası eşliğinde içmeye başlamıştı.

Ne kadar süre orada kaldığını ya da kaç sigara bitirdiğini bilmiyordu. Kahvesi bitmiş, sırtını geriye yaslamış, kollarını birbirine dolamıştı. Karşısındaki yoldan geçen -daha doğrusu, kar yüzünden geçmeye çalışan- birkaç arabayı izlerken onu bu kadar ilgi çekici kılan şeyi bile bilmiyordu, dudaklarında sigarasıyla beklerken gözlerini dikmiş sadece bakıyordu çünkü yapabilecek başka bir şey bilmiyordu.

Sonunda araba yavaş yavaş da olsa bölgeyi terk ettiğinde ve sokak bomboş kaldığında telefonunu cebinden çıkarıp müzik açtı, masanın üzerine hâlâ kar yağdığı için tekrar cebine yerleştirdi, başını hemen yanındaki ağaca yaslamıştı. Gözlerini kapattı, müziğe odaklandı, soğuk hava saçlarını karıştırıp alnına düşürürken, hafifçe kızarmış burnunun ucuna rağmen, kat kat giyindiği için üşümüyordu.

Yine de bir süre sonra, biraz daha orada kalırsa hastalanabileceği düşüncesiyle yerinden kalktı, üzerine oturduğu montunu ve masanın üzerindeki bardağını eline alıp kapıya yönelmek için tekrar arkasını dönmüştü ki onu görmesiyle olduğu yere çivilenmesi bir oldu.

We'll Be Fine || LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin