Yakıcı güneşin ışıkları bir bölük gibi gözüken askerlerin yüzüne vurdu. Üç gün süren yorucu ilerlemenin ardından 3. Bölüğün askerleri sonunda Nansart yoluna vardı.Carl uykusuz gözlerle yürüyen Keith'i mızrağıyla destekledi.
"Teşekkürler."
Keith'in bitkin sesi son derece kısık bir şekilde çıktı. Üç gündür ne bir şeyler yemiş, ne de bir şeyler içmişlerdi. Ayrıca ufak bir ara dahi vermeden sürekli yürümüşler ve buraya ulaşmışlardı. Üstelik bu kadar hızlı ilerlemelerine rağmen ucu ucuna varmışlardı.
'Aptallar, bir günlük yolu üç güne çıkarmakla kalmadılar, askerlerin tüm moralini yok ettiler. Bunlara bu yetkiyi veren gerizekalı ne düşünüyordu?'
Marc her zamanki gibi bir aptallık yapmıştı.
Buraya gelirken yol üstünde bulduğu goblin köylerini basmış ve hazinelerini yağmalamıştı. Ardından dinlenme fırsatı vermeden ilerlemeye devam etmiş ve kaybettiği zamanı telafi etmişti.
'Böyle aptal insanlara dayanamıyorum.'
Carl yorgunluktan bayılmak üzere olan askerlere baktı. Hepsi yere düşmemek için mızraklarından destek alıyordu. Düzgün bir şekilde duran sadece beş kişi vardı. Bunlar Carl ve bir yardımcı komutan haricinde diğer yardımcılar ve Marc'tı.
"Nasıl hâlâ ayakta durabiliyorsun?"
Keith mızrağını sıkıca tuttu ve kendini destekledi.
"Ben savaşmadım, aynı şekilde sizde. Her şeyi deneyimli askerler halletmişken, bu kadar yorgun düşmen bile ne kadar dayanıksız olduğunu gösteriyor."
Carl sakin bir şekilde konuşmaya devam etti.
"Biraz sonra mola verdiğimizde uyusan iyi olur. İçimden bir ses bu gece uyumak için zamanımızın olmayacağını söylüyor."
"Ben de bunu planlıyordum zaten!"
Keith acı bir gülümsemeyle Marc'a baktı. Marc bölüğün en önünde bir yöne doğru bakıyordu. Yüzünde pis bir gülümseme vardı.
"Kamp kuruyoruz."
Marc'ın ağzından çıkan iki kelime arkasındaki üç yüz adamın anında yere düşmesine neden oldu. Deneyimli deneyimsiz fark etmeden tüm askerler nefes nefese kalmıştı. Öyle yorulmuşlardı ki, ne yemek ne de su öncelikleri olmuştu; hepsi yere yığıldığı gibi uyumaya başlamıştı.
Bu kişiler arasında Carl'da vardı.
'Şimdi uyumazsam bir daha uyuyamam.'
Gözlerini kapadı ve rahatsız edici bir pozisyonda uyudu.
İki saat sonra...
Öğle saatlerinin sonunda siyah renkli bir at süren asker, 3. Bölüğün kampına giriş yaptı. Hiçbir asker onu durdurmadı, asker hızla bölüğün merkezindeki şaşalı çadıra girdi. Birkaç dakika sonraysa geldiği hızda geri gitti.
Carl at nallarının sesi yüzünden gözlerini açtı ve derin bir iç çekti. Çünkü kendisi de dahil onlarca askerin çadırı kurulmamış haldeydi, sadece dört komutan yardımcısı ve Marc'ın çadırı hazırdı. Bu kişilerde savaşlarda en az öne çıkan kişiler demek doğru olurdu. Onlar dışında birkaç manga da çadırlarını kurmaya başlamıştı.
Halihazırda yıllardır bu tarz görevlere gittiklerinden diğerlerine göre daha erken ayıkmışlardı.
Onlara bakarak bir şey kazanamayacağını anlayan Carl, çadır malzemelerini çantasından çıkardı ve küçük çadırını yıldırım hızında kurdu. Tüm çadırı kurması yaklaşık bir dakika sürdüğünden, mangasındaki diğer adamların çadırını da onunkinin etrafına kurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hükümdarın Yolu
FantezieBir askerden kıtanın en büyük düküne kadar; otuz yıl boyunca acımasız bir mücadele verdi. Bu yolda çok fazla ihanet etti, çok defa ihanete uğradı. Ölümünün geleceğini biliyordu, çok şey başarmıştı. Artık ölebilirdi. Ancak gözlerini açtığında otuz y...