Birinci bölüm
Mezardan çıkardığımız sırlarımız.
Ben seni nasıl seveceğim bilmiyorum ama kalbimin sana atışına engel olamıyorum.
.Kader pek çok kez baştan yazılırmış.
Birinin eline kalem ve kağıt verince yazar olunmuyormuş. Bu hayatı kendin yaşadın diye de kendi hayatının başrolü olamıyormuşsun. Her köşesinden bir çıkıntı çıkıyormuş hayatın ve Keskin köşelerinden kaçmak için paramparça ediyormuşsun avuçlarını.İsmim Güz.
Pek bir anlamı yok. Soğuğu, kışı hatırlatan bir isim. Annemin bunu neden seçtiğini anlayabiliyordum. Ben onun en soğuk geçecek yıllarının sebebiydim. Bir kanepe köşesinde, ayaklarını birbirine çekip kıvrılmış bir kız çocuğuyken bu canımı acıtırdı ancak artık sadece ruhsuzca gülmeme sebep oluyordu.
Hikayem pek güzel başlamıyor benim. Göğüs kafesindeki çocuk sevilmediği için küçükken, sevmeyi nasıl öğreneceğini çözemeyen, yirmi beş yaşında koca bir kadın oldum. Hala duvarlarda birkaç iz arardım mesela; mutlu bir aile tablosu ve sevgi dolu ebeveynler gibi.Sahip olduğum iki şey var; mesleğim ve arkadaşım. Kuzenim. Yağmur.
Soğuk bir sonbahar gecesindeydik. İstanbul bu sene haddinden hızlı girmişti kışa. Kollarımı kendime daha çok sardım ve başımı yasladığım dizlerimden kaldırdım. Yerde açık duran küçük valizime baktım isteksiz bir şekilde.
Memlekete gidiyorduk. Yani, Yağmur'un memleketine.Yirmi beş yaşında genç bir diş doktoruydum. Atamam yapıldığından beri çok bir zaman geçmemişti ama işime ve evime alışmıştım.
Evimize.Yağmur'la birlikte aynı evde kalıyorduk. Ben evi terk ettiğimden beri bildiğim tek aile oydu. O ve ailesi. Annesi Işık Teyzem, annemin kız kardeşiydi. Uzun süredir ilçeye gitmediğimiz için, ben neredeyse yıllardır gitmiyordum, tekrar gitme düşüncesi mideme kramplar sokuyordu.
Kapımın tıklatılmasıyla başımı kaldırdım yavaşça. Yağmur, sarı kafasını aradan sokup hala hazırlanmadığımı gördüğünde içeri girdi hızla. "Kızım." Dedi tane tane anlatmak ister gibi. "Biraz daha hazırlanmazsan seni istiklal mahkemelerinde sallandırırım."
"Görevini kötüye kullanmaktan şikayet ederim seni." Yataktan kalktım ve dolabımın başına geçtim.
Ofladı ve kendini yatağıma attı. "Ya tamam, hoşuna gitmiyor biliyorum ama seni burada tek bırakmak istemiyorum."
"Zaten geleceğim, Yağmur. İçim Rahat etmez yoksa." Dalgınlıkla iki kazak çıkardım. "Hava nasıl ki orada?"
Yatağımda yuvarlandı. "Soğuk! Abim mutlaka kalın getirin dedi." Güldüm. Alper abi beni hep güldürürdü zaten. Gelecek olan cümleyi tahmin edebilyordum. "Götümüzden buzul sarkıtı sarkarmış, o kadar soğuk dedi."
"Sonra da tövbe estağfurullah çekti ." Dedim senaryoyu tamamlayarak. Bazı anılar yıllar içinde belli normlar oluştururdu insanlar içinde. Bazı insanların kahvelerini iki şekerle içtiğini bilirdiniz örneğin; bazı insanlar kapıdan ilk sağ ayaklarıyla çıkar, güldüklerinde yanaklarında oluşan küçük gamzeyi saklamak isterler ve ellerini ağızlarına kaparlardı naifçe.
Bunlar genelde aileniz olurdu, en ufak hareketlerine kadar bilirdiniz.
Ben onları avcumun içi kadar iyi bilirdim. Sahip olmadığım ailemdi onlar."Mehmet amcanın ameliyatı ne zaman başlayacaktı?" Birkaç sweatimi bavuluma yavaşça koydum. Daha önceden yerleştirdiğim pijama takımlarını kenara ittirerek yer açmaya çalışırken Yağmur'un boğazdan gelen, gergin sesi odamda yankılandı.
Ufak bir soluk vermişti önce. "Pazartesi." Yatakta toparlandı.
Pijamalarla uğraşmayı bıraktım. Dizlerimin üzerinde yükseldim ve yatağıma doğru ilerledim, yumuşak yüzeye oturup bir kolumu ailem olan bu kıza sımsıkı sardım. "Bir sıkıntı çıkmayacak." Dedim söz verir gibi. "Mehmet amca güçlü bir adam ve bu ameliyat da kolay bir ameliyat. Doktor arkadaşlarımla konuştum, bir komplikasyon çıkma olasılığı çok düşük. Ayrıca doktorunu da araştırdık biliyorsun." Dudağımı şakağına yasladım. Kolları bir umut arar gibi bana tutunuyordu. "Rüzgar abinin ne kadar titiz olduğunu biliyorsun bu konuda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste | Sımsıcak yüreğinde
Storie d'amoreSımsıcak yüreğinde filizlendim. 08.11.24 . Berceste, şimdi yeni versiyonuyla sizlerle. Keyifli okumalar <3