Araştırmalarım bitmişti ve benim uykum gelmişti. En sonunda yatağıma yatıp uyumuştum.
*********
Saat sabah 11.00. Tamam ben hazırdım. Şu ruh denen "ucube" ile buluşacaktım.
Üşenmeksizin yatağımdan kalktım ve hemen lavaboya gittim. Aynaya bakmıştım. Yine aynısı. Yanak, göz , ağız. Bana noluyordu??? Banyo yapmaya ihtiyacım olduğunu hissettim. Halbuki tertemizdim. İstemsizce duşa girmiştim. Uzun bir süre bedenimi kontrol edemedim.
Çıktıktan sonra kahvaltı yapmıştım. Gözümü saate odakladım. Saat 11.50 idi. Sadece 10 dakika mı? Az bir vaktim kalmıştı. Hemen dişlerimi fırçaladım, üstümü giyindim ve aşağı indim.
Bahçeye inmiştim, evet. Peki ya şimdi? Şimdi ne olacaktı? Vakit geçmeye başlamıştı. Saat 12.10' du. Sinir olmuştum. Bağırdım. " Nerdesin , kahrolası şey çık artık ortaya!"
Bir anda gökyüzü karardı, yer sarsılmaya başlamıştı. Ne yapacağımı bilemedim. Bir anda kara bir delik belirdi. İçerisinden annem çıkmıştı. Onu net bir şekilde görebiliyordum. Elimden tuttu. Elini hissedebilmiştim. İlk kez ona dokunabilmiştim.
Daha sonra bana baktı. Hiçbir şey söylememişti.
Ardından aynı delikten değişik simalı bir yaratık çıktı. Niye hiç kormuyordum? Sanki hepsini yakından tanıyordum. Olayları yaşayalı 2 gün olmuştu fakat sanki bunları hergün yaşıyordum. Rutin işler yapıyormuş gibi hissetmiştim.
Neyse, o yaratık bir ara hiç hareket etmedi. Ben neler oluyor diye anneme baktım. Bir şey demiyordu. Tuhaf bir sessizlik çökmüştü. Bunalmaya başlamıştım.
"Yeter artık, neler oluyor? " dedim. En sonunda yaratık bana: " Senin doğru kişi olduğunu biliyordum. Bu mesajı herkesin anlaması imkansız. "
"Yeter, lafı geveleme! Ne söyleyeceksen söyle!" dememle birlikte, elinde bir kitap belirdi. Kalın ve yeşil renkte idi. İsmi "SEÇİLEN" di. Bu ne diye sormaya vakit bulamadan ortadan kayboldu. Sonra annem bana baktı. Artık onu anlayabiliyordum. İnsanları duymuyor, annemi ve diğer ruhları anlıyordum. " Bu kitap sana yardımcı olacak. Ne yapman gerektiği burada yazıyor. Başın sıkışırsa bu kitabı aç. Eğer hiçbir sorunun olmadan açarsan sayfaları boş görürsün. Sorunlarını ise bu kitapta çözümlü görürsün. " demişti. En son cümlesi ise " Yeniden birlikte olacağız, az kaldı güzel kızım." olmuştu.
Gitti ve kara delik kapandı. Gün kaldığı yerden devam ediyordu. Saate baktığımda hala saat 12.10 idi. Bir şekilde zaman durmuştu.
Koşarak eve çıktım. Olanları düşündüm. "Yeniden birlikte olacağız." Biz ne zaman ve nasıl ayrılmıştık ki? Neler olmuştu da ben bu haldeydim? Nasıl bir yaşam sürüyordum böyle! En çok bu sözü düşündüm. Hiçbir şey yapmadım belli bir süre. Daha sonra gittim balkonda oturdum. Elimde o kitap. Hadi diyelim ki bu kitap benim sorunlarımı çözecek. O zaman niye adı "seçilmiş" ?
Aklıma başka şeyler de takılmıyor değildi. Mesela ben niye hala parlıyordum? Dudaklarımdan kan damlacıkları çıkıyordu ve ben onları emmeye çalışıyordum. Tenim gitgide soğuyordu. Sanki yarı ölü yarı canlı gibiydim.
Dayanamadım. Hemen odama girdim. Perdeleri iyice çektim. Pencereden 1 santim bile gözükmüyordu. Aynı zamanda diğer odalarınkini de. Daha sonra yeniden gözümü kapattım. Belki dün olduğu gibi kısa görüntüler görürdüm.
Ama olmadı. Onun yerine elimde bir yanma hissi beliriverdi. Yanaklarım ve vücudum uyuşmuştu. Hissediyordum. Gözlerimi aniden açtım. Karşımda bir ayna vardı. Tamamen kırmızı olmuştum. Gözlerim alev renginde. Saçlarım desem biber kırmızısı. Yüzüm ve vücudum her yanı pembe kırmızı arası bir renk içinde.
Nedendir bilmiyorum. O an yaşadığım kötü anıları hatırladım. Bir anda gözümden yaş geldi. Ağlıyordum. Aynaya baktım ve annemin simasını gördüm. Tıpkı onun gibiydim. Bir fısıltı duymuştum. " Aynı benim gibisin. Bana benziyorsun. Beraber olacağız."
Kafamı yere büktüm ve ağzımı istem dışı hareket ettirdim, dediğim tek şey : "Sizi kurtaracağım. Az kaldı anne! "...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Göze
FantasyYardım bekleyen ruhlar ve bir kız. Her şey o kızın elinde... Dayanabileceği kimse yok. Ne olacağı belli değil. Yaptıkları sonuçları beraberinde getirecek.