Hiçbir şeyden haberim yokken nasıl olur da bu cümleleri söylemiştim? Kendime inanamadım. Kendime geldiğimde odama baktım ve her yer yine döküntü içerisinde idi. Artık anlamıştım. Herhangi bir mesaj almaya çalışırsam evimin içi döküntü içinde oluyordu.
Ama bu çok mantıksızdı. Hayır, niye ki yani? Bence bu evde de birşeyler dönüyordu.
Anlayamamıştım. Ama ruhlarla iletişime geçebilmiştim. Başarmıştım. Tek yapmam gereken bu olayları iyice anlamaktı.
Perdeleri açtım. Bu sefer kendimi özgür hissettim. Elime kitabı aldım. Açtığımda gözümde bir ışık belirdi. İçerisinde " unkla bong sa mun pemeros" yazıyordu. Anlamı " artık sırları öğrenebilirsin. " Çok ilginç bir şekilde orada yazanları anlayabiliyordum. Peki ya bu sırlar nelerdi? Kitabı ters düz ettim. İncelemek istemiştim. Daha sonra tekrar açtım. Bu sefer içerisinden aynı o yerde gördüğüm gibi bir kağıt parçası çıkmıştı. Heyecanla açtım.
İçerisinde: " de mont hap la kunf mo lif yu telf. So munt kapor hen di le. BANKE VON di mare erk pondu. " yazıyordu. Anlamı : "Asırlar önce BEYAZ CANAVAR isimli bir yaratık ( ruh değildi) ruhlara zarar vermek istedi. Onlara karşı geldi. O kadar güçlü idi ki kimse karşı koyamadı. İşte sen bunun için görevlendirildin. Onu sadece sen yenebilirsin!"
Artık anlamıştım " Bize yardım et !" demelerinin sebebi buydu. İyi de ben bu yaratığı nasıl bulabilirdim? Bana ne gibi güçler verilmişti ki ?
Nedenini bilmeden deli gibi bağardım.
"Seni mahvedeceğim Beyaz Canavar!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Göze
FantasyYardım bekleyen ruhlar ve bir kız. Her şey o kızın elinde... Dayanabileceği kimse yok. Ne olacağı belli değil. Yaptıkları sonuçları beraberinde getirecek.