Gökyüzünde kendime yön vermek düşündüğümden daha zormuş. Havada paltomu kanat gibi kullanarak yön vermeyi pek düşünmeden planlamıştım. İşe yarasa da elimde kılıç ile gerçekten zor. Yine de yeterli. Leydinin yakınındaki bir korsanı iniş için seçtim. Üzerine düşeceğimden emin olduğum an paltomu kapatıp havada dalışa geçtim. Bu hızda ıskalarsam kemiklerim kesin kırılır. İşte başlıyoruz. Havada düz dönüp kılıcımı saplama pozisyonuna soktum. Herife önce ayaklarımla çarpıp inişimi yumuşattım, ardından kılıcımı tam kalbinin olduğu yere sapladım. Darbenin etkisi ile yere yapıştı. Kılıcımın vücudunu deşip geminin çürük ahşabını deldiğimi hissettim. Kemikleri çatırdadı ve öldü, zayıf.
Gök yüzünden bir melek edası ile bu pis heriflerin üzerine indi. Bu adam da kim? Paltosu koyu mavi... düşük rütbeli bir asker mi? Yerdeki korsanın üzerinde her yerine kan saçılmış bir şekildeydi. Kılıcını da mı saplamış? Darbe onu öldürmeye yeterdi... gösterişçi. Beni yakalayan kimseler. Çekiştirip kaçmaya çalıştı. Kaptanları da kılıcını çekiyordu. Buranın yakınında olmak tehlikeli olabilir mi? Denizden nefret ediyorum. Beni çekenlere dönüp onlarla biraz daha uzaklaşmaya çalıştım. Tam o sırada beni kaçıran herifin kafası kayboldu. Fışkıran kan bütün yüzüme geldi... bu... da ne? Titriyorum. Midem bulanıyor. Eve gitmek istiyorum... korkuyorum. Gözlerim kararıyor.
Prensesi tutan adamları öldürdükten sonra prensesi arkama alıp kaptanlarına kılıç doğrulttum. Herif de amma pis kokuyordu. Bu tam anlamıyla gerçek bir korsan, o halde iyi de dövüşüyordur. Hileler kullanacaktır. Arkamda leydi olduğundan kaçınma hareketleri kullanamam. Yüzündeki pis gülümseme bunu bildiğini ele veriyor. İlk saldırıyı karnına doğru yaptım ve ustaca engelledi. Kılıcı tek eli ile tutsa da güçlüydü. Tek elli kılıç... diğer elinde tabancası olmalı. Nişan almasına izin veremem. Hızlı olmalıyım. Kılıcım ile rastgele dengesiz saldırılar yaparken kendi hilemi hazırlıyordum. Bütün saldırılarımı ayak hizasına doğru yaparak da hilemi kamufle ediyordum. Yaklaşık 10 saniyelik bir kapışmanın ardından tabancasını sonunda çekti. Tabanca namlusuna dimdik bakarken çirkin sesi ile konuştu, "Son sözler?" gülerek kılıcımı kılıfına soktum. "Bay, bay." Şaşırdı. Şaşırmasına o fark etmeden kılıçlarımız tokuşurken çaktırmadan sertçe vurarak çatlattığım tahtalar eşlik etti. Ardından altındaki tahtalar kırıldı ve geminin altına düştü. Delikten aşağı bağırdım. "Bir dahakine salata ye!" Leydiye döndüm. "Leydim, buradan gidelim isterseniz." Leydi kusmaya başladı. Ardından bana döndü. Her yerine kan sıçramıştı. Ölümle ilk deneyim demek. Ne yazık ki buna zamanımız yok. Tayfa bize doğru koşuyordu. Leydiyi omuzuma atıp bizim gemi ile aramızdaki ipte denge kurarak ilerlemeye başladım. Sonra bir bağrış duydum. "KORSANLAR!" ne? İkinci kez neden bağırsınlar ki. Azıcık gemimizin yönüne baktım... aman Temdolor aşkına... Bu da ne? En az 7 adet korsan gemisi vardı ve aralarından birisi bizim en büyük savaş gemilerimizden daha da büyüktü. Bir saniye... o gemi hala uzakta mı? Tek gözümle görmek zor ama kesinlikle buz dağının arkasında kalıyor. Amiralimiz çoktan diğer halatları kesmelerini emretmiş gemiyi döndürmeye çalışıyor... fakat bir şey engel oluyor gibi. Üzerinde yürüdüğüm halatın tam ortasına gelmiştim ki halatın alçalmaya başladığını fark ettim. Aşağı baktım, deniz sadece benim altımda çekilmeye başlamış. Bu bir büyü mü? Hayır bu çok daha büyük bir şey. Bekle... ben niye alçalıyorum ki? GEMİLER BİRBİRİNE YAKLAŞIYOR! Böyle giderse çarpışıp aralarında bizi bırakacaklar. Öleceğimi garanti edebilirim. Düşündüm... bir fikrim var. Tek kolumla halatı tutup kendimi aşağı sarkıttım. Diğer kolumla da Leydiyi tutuyordum "NEFESİNİZİ TUTUN LEYDİM" suyun altına girdik. Gemiler birbirine tahmin ettiğimden daha sert çarpıştılar. Çarpışmanın etkisi ile araları geri açılmalı. Su seviyesi normale döndü ama halatın bizi sudan çıkarması için gemilerin biraz daha uzaklaşması lazım. Leydiye döndüm... nefesini tutmuyordu, hala şokta mıydı? Böyle giderse boğulabilir. Of... amiralim ne olur beni affedin. Leydiyi kendime yakın tuttum. Bulanık suda göz göze geldik. Dudaklarına yapışıp içine ağzımdaki havayı verdim. Titremesi durdu... sakinleşti. Boynumu yakalayıp ciddi ciddi öpüşmeye başladı. Bunu beklemiyordum. Bu kötü hissettirdi, belki kusmuktan dolayı? Şimdilik... sakin kalması için devam edeceğim. Halatlar gerginleşip bizi sudan çıkarır çıkarmaz kendimi geri çektim. Hızlıca bizim gemimize geçip Leydiyi üstümden indirdim. Sırılsıklam olmuştu. İçimdeki utanma hissi bastırıyordu. O kadar onu öptüm... hiç yoktan nazik olmalıyım. Polarım ile onu örtüp. Koştum. Arkamdan "Bekle!" dese de zamanımı şu anda birisi ile harcayamam. Koşarak geminin kasarasına çıkıp etrafa iyice göz attım. O dev gemi kaybolmuş. Ama hala 4, 5... 6 adet gemi var. Benim az önce prensesi kaptığım gemi çarpışmanın etkisi ile batıyordu. Geriye kaldı 5! Hızlıca yakınımıza çekilmiş olan diğer gemiye atladım. Hepsi Kutup Yıldızı'nı ele geçirmeye çalıştığı için şansıma yakınlardı. Gemiye iner inmez korsanların gemisini batırma amaçlı olarak geminin alt kısmına merdivenlerden direk daldım. Yaklaşan korsanlar beni yalnızca beyaz ceketimden tanımaları zor olduğundan saldırganlaşmadılar bile, aptallar. Geminin su altı kısmında olduğuma emin olduğum an kılıcımı yüzeye sapladım ve tahtayı yerinden söktüm. Su içeriyi hızla doldurmaya başladı. Şansıma herkes güvertedeydi. Birkaç tahta daha söktükten sonra dışarı çıktım. Çıkar çıkmaz benim temiz görünüşümden işkillendiler. Birisi arkamdan omuzumu tuttu. "Hey! Sen bizden değil misin?" kılıcımı çekmek zor olur. Yumruk ile bunu indirmeliyim... sırtımda namlu hissettim. Peki, şansa ihtiyacım var. Botlarımın suyla dolduğunu hissettim. Herkes de paniklemeye başladı. Gemi çoktan batıyordu. Şans... yüzüme güldü galiba? Dikkatsizliklerinden faydalanıp arkamdaki herifin karnına kulaç atarak geçirdim. Silahını almak için kolunu büküp bıraktırdım. Kılıcımı da çektim. Bir elimde çakmaklı tabanca diğer elimde de bir kılıç. Üzerime gelmeye cesaret eden herkesi indirdim. Sıradaki gemi için yine direkteki halatı tutup kendimi fırlattırdım. Bu iş zevkli olmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lordların Efendisi 2 - Kendini bulmak
AventuraDreemur kendisi için gelecekler yazıyor. 2. kitap (bu kitap gerçek hayattan bağlantısız olarak yazılmış tamamen kurgu bir kitaptır) yazar notu: okuma sırası bağımsızdır. ilk kitaptan başlamayı tavsiye etsem de 2. kitaptan da başlayabilirsiniz.