2 | "Neden ağlıyorsun?"

2.3K 428 414
                                    

Minho, biraz nefeslendikten sonra yandaki pencereden evinin içine, odasına girdi. Jisung ise şaşkınlıkla onun ne yaptığını izlemek için camına yaklaşarak elleriyle kendini biraz yukarı çekti.

Minho sakladığı paralarını cebine doldururken uzun zaman önce babasından ödünç(!) aldığı tabancayı beline yerleştirmişti.

"Hey! Sen hırsız mısın yoksa? Başkalarının paralarını alamazsın!"

Minho arkasından bağıran çocuğa doğru çevirdi kafasını hızlıca. Eliyle susması gerektiğini gösterirken babasının duymamış olmasını diliyordu. Başına bir de onu musallat edemezdi.

Fakat Jisung bu hareketi yanlış anlamış olacak ki bağırmaya devam etmişti.

"Neden susuyormuşum? Bu yaptığın suç bir kere."

Minho odadaki işini bitirdiğinde hızlıca camdan geri dışarıya atladı. Babasının adım seslerini duymuştu. İçinden küfürler yağdırarak Jisung'un kolunu tutup evin diğer kenarına çekiştirdi. Sertçe tuttuğundan dolayı Jisung'un canı yanmış olmalı ki tekrar ağzını açmıştı fakat Minho bunu öngörerek diğer eliyle sıkıca onun ağzını kapattı.

Jisung büyümüş gözlerle karşısındaki bedene bakıyordu. Minho ise sinirli bakışlarını önce Jisung'un yüzünde sonra da evin yan tarafında gezdirmişti. Babası odaya girip camdan dışarı baktı, umduğunu bulamamış olmalı ki tekrar geldiği yere dönmüştü. Minho derin ve rahatlamış bir nefes vererek Jisung'a baktı.

"Elimi çekeceğim ama tek bir kelime daha etmeyeceksin. Sonra açıklarım, tamam mı?"

Jisung hızlıca kafasını salladı onaylar biçimde. Minho elini çekerek önden yürümeye başladığında Jisung da onu takip etmişti. Ana caddeler o yaratıklarla dolu olduğundan Minho ara sokakları kullanıyordu. Jisung ise ne yapması gerektiğini veya nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu. Bu yüzden Minho'dan ayrılmamanın en iyisi olduğunu düşünmüştü.

Bir süre yan yana yürüdükten sonra Minho sessizliği bozdu.

"Neden peşimden geliyorsun? Gideceğin yere gitsene."

"Gidecek bir yerim yok."

Minho ellerini cebine koyarken kafasını ona doğru çevirdi.

"Nasıl yok? Çarpışmasaydık nereye gidecektin?"

"Bilmiyorum. Öyle rastgele yürüyecektim işte."

Minho istemeden oflamıştı çünkü bu çocuk ona ayak bağı olacakmış gibi gözüküyordu. Elini saçlarından geçirerek etrafını kolaçan etti.

Çocukluğu boyunca babasından kaçıp saklanmak amacıyla ıssız sokaklara sık sık gelirdi. Yine böyle bir gün rastgele yürürken terk edilmiş gizli bir sığınak keşfetmişti. O günden beri ne zaman çıkmazda hissetse buraya gelirdi. Şimdi de şanslı olduğunu düşünüyor, kendini tebrik ediyordu.

Yaklaşık bir saat kadar yürümüşlerdi. Jisung çekingence Minho'nun gömleğinin ucundan tutarak çekiştirdi.

"Nereye gidiyoruz? Ben yoruldum."

Bunun üzerine Minho gözlerini devirdi. Tekrar etrafına bakıp yürümeye devam etmişti.

"Az kaldı."

Söylediği gibi az bir süre sonra gri renkli büyük ama eski bir binanın açık kapısından içeriye girdi. Jisung yüzüne gelen tozlardan dolayı hapşırmaya başlamıştı. Gözleri de dolmuştu.

Minho binanın bodrum katına inmek için merdivenlere yöneldi. Jisung da hemen ardından ilerlemeye çalışıyordu.

Büyük demir bir kapı vardı. Bu iyi bir şeydi. Çünkü zombiler bu kapıyı açacak kadar güçlü değillerdi. Minho karanlık yere girdiğinde gözlerini kıstı. Çok küçük bir pencereden gelen ışık dışında aydınlık bir alan yoktu.

1 MONTH//MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin