Ertesi gün yine aynı rutinlerini gerçekleştirdiler. Farklı olansa bugün dışarı çıkacak olmalarıydı.
Jisung ayağının önündeki taşı itekleye itekleye ilerliyordu. Artık silah kullanma ve kendini savunma konusunda gelişmişti. Minho ise yine etrafını izleyerek arkasından yürüyordu.
Marketin kapısına geldiklerinde Jisung kapıyı iterek açtı. Kapının açılmasıyla çıkan zil sesi kulaklarına dolmuştu. Jisung bu sesi seviyordu. Her şeye rağmen ona sanki hayat normalmiş gibi hissettiriyordu.
İkili ayrılıp ihtiyaçları olan şeyleri almaya koyulmuşlardı. Bir süre sonra Minho büyük markette gezerken her şeyi aldığına emin olarak Jisung'u bulmak adına geri dönüyordu.
O sırada gözüne bir şey çarpmıştı. Bu bir tasmaydı. Aklına dün olanlar doluşmuştu. Jisung'a zarar vermek üzereydi. Sadece bu da değildi. Sokakta yürüyen aynı onlar gibi olan insanlara saldırma dürtüsünün de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını hissediyordu.
Bunu bir nebze olsun engellemek adına rafta duran kalın zincirli tasmayı aldı. Böylelikle her şey tamamdı. Biraz ilerledikten sonra Jisung'u da bulmuştu.
"Hazırsan gidelim?"
Jisung başını olumlu anlamda salladı. Aldıklarının parasını bırakarak evlerine doğru ilerlemeye başladılar. Dışarıya geç çıktıkları için hava kararmaya başlamıştı. Normalde akşamları asla dışarı çıkmazlardı.
Evlerine gelip aldıklarını yerleştirdiler. Sonraysa yemeklerini yiyip oturmuşlardı. Minho aklına gelmiş gibi aldığı tasmayı çıkararak boynuna taktı. Jisung ise ona ne yaptığını anlamaz bir şekilde bakışlar atıyordu.
Minho zincirin ucunu Jisung'a attı. Ne yaptığını o an anlamıştı küçük olan. Mantıklı olduğu için sesini çıkarmadı. Zinciri bileğine bağlamıştı.
"Minho."
"Hm."
"Merak ediyorum da... Hiç sevgilin oldu mu?"
Minho ona doğru döndü. Hayatı hep kaçmak ve çalışmak üstüne kuruluydu. Bunun için vakti olmamıştı. Kafasını iki yana salladı.
"Senin?"
"Bir tane olmuştu eskiden ama çok uzun sürmedi."
"Neden?"
"Çünkü bir süre sonra ondan etkilenmediğimi fark ettim."
"Kötü olmuş."
"Hayır kötü olmadı. Böylelikle yönelimimi fark etmiş oldum."
Minho şaşkın bakışlarını ona doğru çıkardı. Jisung bu tepkiye gülmüştü.
"Ne o? Yoksa homofobik misin?"
Minho kafasını hızla iki yana salladı. Bu hareketiyle boynundaki zincirler ses çıkarmışlardı. Jisung Minho'nun hiç sevgilisi olmamasına üzülmüştü. Bu duyguyu yaşamasını isterdi.
O dalıp gitmişken büyük olan konuştu.
"Aslına bakarsan ben de şu ana kadar hiçbir kızdan hoşlanmadım."
Jisung bu gelen ani itiraf karşısında gözlerini tekrar onun yüzüne çıkardı. Bir süre inceledikten sonra bir şey fark etmişti. Solmaya başlayan ten rengi hiç de iyiye işaret değildi. Zamanlarının azaldığını biliyordu Jisung.
Kafasını iki yana sallayarak düşüncelerinden kurtuldu. Ayağa kalkıp dolaptan o gün aldığı çikolatalı çubukları alarak tekrar yerine oturdu. Paketi açıp içinden çıkan pembe renkli çubuklara baktı hayranca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1 MONTH//Minsung
Fantasy(TAMAMLANDI.) Adı bilinmeyen bir virüs, tüm dünyayı etkisi altına aldığında nereden bilebilirdi Minho aslında yaşamayı sevdiğini? Hayır, o yaşamayı değil; Han Jisung'la beraber yaşamayı sevmişti. Bunu yalnızca bir ay yapabilecek olsa bile... - (An...