Önceki bölümü okuduğunuza emin olunuzzz
Betona düşen yağmur damlaları Minho'nun yanaklarından süzülen gözyaşlarına eşlik ediyordu. Kafasını eğmiş, önüne bile bakmadan yürüyordu.
Hava kapalı olduğundan etraf kasvetliydi. Adımlarını ezbere bildiği ara sokaklardan birine yönlendirdi. Sonunda biraz daha sakinleşmişti. Yürürken aynı zamanda da düşünüyordu. Ne kadar belli etmese de küçük olanın onu mutlu etme çabalarını anlamıştı Minho. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştuğunda onu kısa süre tanımasına rağmen hayatındaki en değer verdiği kişi konumuna çoktan koymuştu bile.
Hoş, Jisung için de durumlar pek farklı değildi.
Kafasını kaldırıp etrafındaki kapalı dükkanlara baktı tek tek. Aradığı dükkanı bulunca elini kaldırıp kapı kolunu indirmeye çalıştı sertçe. Şu sıralar gücünü kontrol edememeye de başlamıştı.
Kapının kilitli olduğunu göründe birkaç kez cama vurarak beklemeye başladı. Bir süre sonra içeriden sesler gelmeye başlamıştı. İçerideki siyah saçlı genç önce korkuyla kimin geldiğine bakmış, Minho'yu gördüğünde derin bir nefes alarak kapıyı açmıştı.
"Dostum! Nasılsın?"
Kollarını Minho'ya dolayan çocuk ondan ayrıldığında gri renkli gözlerle buluşan gözleri korkuyla dolmuştu. Anında geri çekilirken Minho ellerini önünde salladı.
"Korkma. Hala kendimdeyim."
Çocuk şüpheci gözlerle ona baktı birkaç saniye sonra ise derin bir nefes vererek omuzlarını düşürmüştü. Gözleri ışık hızında dolarken tekrar sarıldı Minho'ya.
Minho da her ne kadar onun bu hareketine gözlerini devirdiyse de sarılmasına karşılık vermişti. Bir süre sonra omuzlarından tutup kendine yapışan çocuğu ayırdı Minho.
"Yeter bu kadar. Sen de ne sulu göz çıktın Chan. Ağlamayı bırak da müşterinle ilgilen. İhtiyacım olan bir şey var."
Siyah saçlı genç kafasını onaylar biçimde sallayarak gözyaşlarını sildi.
"Ne istiyorsun dostum?"
"Bir bilgisayar. Çalışsın yeter."
Chan kafasını sallayarak elindeki en iyi bilgisayarlardan birkaç tanesini önündeki tezgaha çıkarmıştı. Minho birkaç saniye göz gezdirdi. Arkadaşının karar vermekte zorlandığını gören siyah saçlı genç eliyle ortadakini işaret etmişti.
"Bu ikinci el, durumunda hiçbir sıkıntı yok ve içinde bir sürü film, birkaç tane de oyun var. Onları silip format atmaya vaktim olmamıştı."
Minho'nun gözleri parlarken onu onayladı.
"Tamam bu olsun o zaman."
Chan bilgisayarı kutusuna koyup Minho için paketlerken onu bekliyordu küçük olan. Sonunda işi bitmiş olacak ki paketi ona verdi. Minho parasını ödemek için cüzdanına davranırken konuşmuştu.
"Ne kadar?"
Chan onun elini tutarak durdurdu.
"Senden para istemiyorum. Sadece al ve git."
Minho kafasını iki yana sallarken ısrar etmişti.
"En azından bir kısmını ödememe izin ver."
Chan arkadaşını tanıyordu. Bu yüzden kafasını olumlu anlamda salladı. Minho parayı ödeyip dışarı çıkacakken aklına gelen şeyle duraksayarak Chan'a geri döndü. Gözleri dolu dolu konuştu sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1 MONTH//Minsung
Fantasía(TAMAMLANDI.) Adı bilinmeyen bir virüs, tüm dünyayı etkisi altına aldığında nereden bilebilirdi Minho aslında yaşamayı sevdiğini? Hayır, o yaşamayı değil; Han Jisung'la beraber yaşamayı sevmişti. Bunu yalnızca bir ay yapabilecek olsa bile... - (An...