bölüm 4

446 26 6
                                    

...

Arabaya süslü kadın tarafından zorla ottuturulunca pes edip kollarımı bağladım. Konuşacaklarda sanırım. Beni bi yere götürmezler yani. Heralde. İnşAllah.
Arabanın iğrenç motor sesini duyunca aniden yerimden sıçradım ve etrafıma bakınmaya başladım.
Ayağa kalktım ama kolumdan bi kuvvet beni tekrar ottturdu.
Küçük gözlerimi alev topu yapip kadına yöneltirken. Kapı açıldı ve içeri en az kadın kadar zengin görünümlü bi adam girdi. araba hareket etti.
...
"Birdaha sormayacağım"
Yukarı bakıp sabır dilendim. Uzun süredir yoldayız ama bu insanlar kim ben nereye götürülüyorum? Haberim yok ve gerçekten çıldıracağım!!!!
"Siz kimsiniz ve beni nereye götürüyorsunuz"
Bu seferki ses tonum digerlerinden yüksekti.
"Hespini eve varınca konuşacağız Şuara"
Daha sesini yeni duydugum adama bön bön baktım.
Araba durdu ve öndeki izbandutlar inmeye başladı. Nereye geldigimizi goremedim çünkü ortada oturuyorum.
Süslü kadın indikten sonra egilip kafasını arabaya soktu ve bana elini uzattı. Anlamışcasına omuz silktim.
"Gelmeyeceğim"
Kadın havada kalan elini sakince indirirken. Şaşkınlığımı saklamaya çalıştım. Doğrusu ısrar eder diye düşünmüştüm.
Kadın ilerledikten sonra uzaktan seslendi
"Sen hallet Akif"
Yanımdaki zengin adamda arabadan inip elini uzattı ve kadının Aksine fısıldadı
"Sana küçük bi kopya. Bu davetimi kabul etmezsen üçüncü seçenek zorla çıkartılmak olacak hemde o koca adamlar tarafından"
Hadi ama!!! Ben sadece 10 yaşında bi çocuğum bu kadar şey çok fazla.
Kaşlar çatık bi şekilde adamın elini tuttum ve arabadan indim. Bu adamı kadına nazaran yakın buldum.
Etrafımı incelerken. Çok yabancısı oldugum bi mekana geldigimi düşündüm. Önümdeki eve baktım heralde oraya girsem kaybolurum. Gerçi bahçe bile kaybolmama yeter de neyse.
Ben etrafı incelerken adam nazikçe kolumdan çekiştirdi ve kapıda bekleyen süslü kokananın yanına getirdi beni. Kadın dizleri üzerine çöküp bana yaklaştı.
"Yeni evine hoş geldin"
Ağzımı açtım ama diyecek kelimem yoktu? Ne demekti bu? Ne yenisi ne evi?
İçeri girdigimizde gerçekten buraya ait olmadığım tezimi bir daha dogruladım. biri beni burdan kurtarsıııın!!
Daha detaylı incelemeye başladım etrafı şomineler kürklü halılar zengin oda parfümü deri koltuklar bunlar bana çok uzak.
"Artık yuvan burası. Ve. Artık senin baban benim. Oda annen. Adım Akif. Anne ise Mualla sen ise Şuara Altun"
Evi incelemeyi bırakıp gelen sese döndüm. Bu saçmalıktı
Tiksinir gibi baktım
"Benim soyadım Altun degil."
"Artık Altun. Sen istesende istemesende."
Gözlerim yanıyordu. Bogazıma biseyler dugumlendi cünkü adam cok ciddiydi.
"Bıkrakın evime gideyim kardeşim beni bekliyodur"
Titreyen sesimi görmezden geldim.
"Senin kardeşin yok vede sen zaten evindesin"
...
Kapımın tıklatışıyla derin düşüncelerimden sıçrayarak ayrıldım. Biraz sonra kapı aralandi ve evimimizin çalışanlarından olan Hatice kafasını uzattı
"Şuara Hanım anneniz aşağıda sizi bekliyor kahvaltiya inmeyecekmisiniz?"
Penceremin yanındaki koltugumdan istemeye istemeye kalktım. Okul etegimide elimle düzletip karşımda duran boy aynasına baktım. Okul için gayet iyiydim bence.
"Geliyorum"
Dedim net sesimle. Hatice abla orta yaşlarda biriydi. Bu eve benden önce gelmişti ben 5 yılda tanıdığım kadarıyla. Anaç bi kadındı. Kafasını sallayıp odadan ayrıldı. İçimde garip bi heyecan vardı. Bugun lisemin ilk gunu ve ben annemle babama haftalarca yalvarıp istedigim bi liseye gidiyorum. Heyecanımın sebebi bu liseyi istemem degil. O lisede gercek annem ve babamın katilinin oğlu okudugu icindi. Dogrusu bu evde yaşamayı da bu yüzden kabul etmistim. O lanet gunden beri kendime verdigim bi söz vardı. O adamlara ölümden daha beterini yaşatacaktım. Ve bu sırrımı kendimden başka kimseyle paylaşmayacağım. Şimdiki annem ve babam olanlardan habersiz. Beni tamamen yeni hayatıma alışmış benimsemis sanıyorlar. Evet onları kullanıyorum aslında bana sahip çıkıp beni çocukları gibi sevdikleri için onlara minnetarım ama bi yanım hâlâ beni kardeşimden ayırdıkları için kırgın. Belki kırgınlık yerine nefret beslemeliydim ama yapamam onların bana gosterdigi oyle saf bi sevgi varki ikisinide çok seviyorum hemde bedenimdeki tüm nefreti zerresine kadar o adama ve oğluna adadım...
Aynadan son bi kez kendime baktığımda hazır olduguma inanaip beni bekleyen anne ve babamın yanına inmeye başladım. Merdivenlerden inerken koyu muabbetlerinin sesleri buradan duyuluyordu. Bu gülümsememe sebep olmuştu. Görüş alanlarına girdigimde ikiside beni baştan aşşagıya süzüp sevinçle baktılar.
"Ahhh ah sen resmen liseli oldun Şuara hâlâ inanamıyorum"
Şakayla gözlerimi devirdim anneme
"Ne demek o ya. Bana hiçmi yakışmıyo liselilik"
Dedim masaya otururken. Üzgün gözlerle babama bakarken babam dayanamayıp atladı
"Karışma benim kızıma Mualla."
Dedi hafif şakayla karışık azarlayarak. Babamın yanağına öpücük koyup anneme dil uzattım.
Annemde yaptigima küçük bi kahkaha atıp
"Aman aman havasından da geçilmiyo"
Dedi. Omuz silktim
"Anne ya senide yanimda götürüp sınıfa soksam bana çok gülerlermi o zengin züppelerden havalı kızlardan çok korkuyorum"
Annem abartılı bi şekilde gözlerini irileştirdi
"Kızım sanki o okula bursla girmişsin psikolojisine girme senin onlardan farkin ne? Hem fazlan bile var bu güzellikle"
Diyip bana öpücük attı. Öpücüğünü havada yakalayıp yanagima koydum bende öpücük attim ayni zamanda da bi zeytin götürdüm.
"Saol annelerin en tatlısı"
Kolumdaki saatteki rakamlar dikkatimi çekince hemen ayaklandım
"Benim hemen gitmem lazım geç kalıcam sizi seviyorum hepinizi öptüm"
Diyip hemen merdivenleri tırmanarak odama koştum. İceriden boş çantamı telefonumu ve kulaklıgımı alıp tekrar aşşagı indim. Ve bizimkilere bi kac tane daha öpücük atıp kapıya yöneldım.
"Şuara"
Arkamı dönüp babama baktım
"Arkadaş edin"
Gözlerimi devirip kapiyi kapattım. Ve benden 5 yaş büyük olan şöförümüz Bilal in hazır olda beklettigi arabaga bindim. Yeni okul maceralarımın yanında hayatımın intikaminin temellerinide atiyordum. Çok heyecanlıyım.
...
Okulun bahçesine geldigimde derse beş dakika vardi ama ben daha sınıfımı bile bilmiyorum.
"Saol Bilal"
Diyip arabadan indigimde hızlıca okul kapısına yöneldim. Kapıda uzun boylu bi adam trafik polisi edasıyla bana dur yapıp durdurdu
"Kaçıncı sınıf?"
"Dokuz"
Dedim. Sanki dokuz olduguma küfür eder gibi adam gözleriyle beni ezip kapıda duran kagıtlara göz gezdirdi
Bana bakmadan
" isim?"
Diye sordu.
"Şuara Altun"
Dedim tıslarcasına.
" hmmm okulumuza hoşgeldin Şuara, ben Müdür yardimcisiyim aynı zamanda dokuzuncu sınıflardan sorumluyum"
Sonra bana eğilip
"Sanmaki burası özel okul diye disiplin yok. Benimle iyi geçinmene bak kücük hanım aksi halde okul yılların zehir olur. Sınıfın 9-B ve derse girmene bir dakika kaldı"
Bu neydi şimdi? Ben bu adama haddini bildirirdim ama dua etsin derse geç kalmak istemiyorum.
"Kaçıncı kat efendim?"
Dedim yapmacikça
" 3. Kat soldan ilk sınıf"
Derdemez koşar adımlarla derse yetişmeye çalıştım. Uzun ve geniş merdivenleri atletlere taş cıkaracak sekilde çıkıp sınıfım kapısına geldiğimde durdum. Biraz soluklanıp girmem en iyisiydi. Dagılmıs örgülü saçımı yana alıp ustumude düzeltim evet hazirdim derin bi nefes alıp kapıyı tıklattım. İçeriden
"Gel"
Diye bi ses geldi. Kahretsin hoca girmiş. içimden homurdanarak kapıyı açtım ve hocanın gözleri dahilince sınıfın meraklı gözleri bana yöneldi. Ben gayet rahaf olmaya çalışarak
"Kusura bakmayın hocam"
Diyip gözüme ilk kestirdigim boş sıraya oturdum. Sıralar üniversite sıraları gibi tekliydi. Bu hoşuma gitti. Sıra arkadaşı olayini oldum olası sevmemisimdir. Hem sınıf mevcududa yaklasik 20-25 kişi görünüyordu ne kadar az kisi o kadar huzur.
Sınıfın gözleri benden çekilip hocamıza yöneldı.
Genç ve güzel bi bayandı. Kalem etek ve gömlek kombini yapışına görünmez bi göz devirmesi yaptim ayy klasik ögretmen. saçlarının rengi bakır ve düzdü ama mavi gözleriyle ne yalan söyliyim hoş kadındı
"Merhaba arkadaşlar Ben Kimya ögretmeniniz Deniz Gümüş."
Diyip beyaz tahtaya tahta kalemiyle ismini yazdı. Hayır hayır bu kadar hoca klişeliği kaldiramam.
"Aynı zamanda sınıf ögretmeninizim"
Deyince hoca. Sınıfta fısıldaşmalar başlamıstı.
"E madem siz kaynaştınız bide sizi tanıyalım"
Sınıfta benden önceki bi kaç kişinin kısa otobiyografisini dinleyip dogrusu dinlemis gibi yapıp oturuyordum. Kendimi şuanda gözleri açık uyku moduna almıstım. Taki önümdeki kız kalkana kadar. Olamaz ondan sonra sıra benim ve ben ne anlatacagımı bilmiyorum. Neyse şu kızın anlattıklarından biseyler dinleyip kopya çekiyim en iyisi. Önümde oturan kız gayet agır hareketlerle kalkıp hocaya baktı
"Derin Ekici"
Diyip yerine oturdu. Bumuydu yani? Tamam dinlemiyodum ama bunlardan ibaret olmadigina eminim.
"Sence biraz kısa olmadımı Derin?"
Dedi. Sevgili kimyacım aklımı okurcasına
" hakkımda bu kadarını bilemeniz yeterli"
Dedi. Derin. Garip bi tipti.üzerinde okul forması yoktu siyah tişort ve pantolunu vardı içimdeki annemden kalma yanım bu kızdan uzak dur diye sinyaller veriyordu.
"Tamam. Sıradakine geçelim o zaman"
Dedi gayet sevecen bi dille hoca. Bidakka sıradaki bendim harika şimdi ne anlatıcam? Korkakça ayağa kaltım
"Şuara Altun..."
Diyebildim sadece.
"Sendemi bu kadarının yeterli oldugunu dusunuyorsun Şuara?"
Dedi. Hoca hafif ' yok artık' der gibiydi. Tabikide özentilik huyum degildir. Kendimi anlatmak istemesem bile özenti tanımasınlar beni diye ablatırım şuan. En iyisi doğrusunu söylemek
"Hayır tabikide ben o kadar da kapalı kutu biri degilim"
Dedigimde. Derin arkasini dönüp kalemi akmış gözlerle bana garip garip baktığında korktum.
"Yani şey kendimi anlatmayı severim... Ama doğrusunu söylemek gerekirse kimseyi dinlememedim ve ne anlatacağımı bilmiyorum"
Derin önüne döndüğünde bu sefer butun sınıf kimseyi dinlemedigim icin bana bön bön bakıyordu. Mükemmelim ilk günden bütün sınıfın nefretini kazandım harikayım.
Hocanın kızmasını beklerken küçük bi kahkaha atıp konustu
"Peki Şuara. O zaman ben sorayım sen cevapla"
Kafamı salladım. Bu hocayı sevmiştim.
"İleride ne olmak istiyorsun"
Hiç düşünmeden
"Anne"
Cevabını verdim. Bu küçüklügümden beri bi hayaldi benim için.
Bütün sınıf aynı anda ' hı' laması ne kadar sinirimi bozsada omuz silktim. Ve cevabimi onaylar gibi kafamı salladım.
" elbette olmak isterdin ama ben bi meslek açısından sormuştum"
"Bence annelik dünyanın en zor mesleği hocam"
Sınıf kendi arasında fısıldaşmaya başladı arlarından ' bu kız mal' 'aslında mantıklı' ' saçmalık'
Gibi sözleri duymadım degil.
"Güzel bi hedef"
Kafamı salladım.
"Peki oturabilirsin"
Dedikten sonra sıradaki kişiyi dinlemeye başladık. Ama sınıfın hâlâ bana olan garip bakışları gitmemişti.
...
Son kişiyide tanıdıktan ( tabikide dinlemedim) sonra. Deniz hoca beyni yanmışcasına gözlerimize bakıyordu.
"Bugunluk bu kadar yeter. burda bitiriyorum ama ders saati bitene kadar sınıftan dışarı çıkmak yok sizi yalniz bırakıcam ki daha rahat kaynaşın. Bir sonraki derste görüsrüz"
Yalan. Şuna size daha fazla dayanamicam demiyoda doho rohot koynoşon diyo. Sanki anlamadık. Hoca sınıftan çıkınca sınıftakilerle hiç uğraşamayacağımı düşünüp kulaklığımı ve telefonum alıp cam kenarına geçtim. Camın sınıfta kalan mermerine oturup dışarı seyretmeye başladım. Bahçede bi grup biscolata reklamından kaçmıs erkek oturuyodu. Ohaa Anıl oda ordaydı. Bu bu o çocuk. Yıllardır yani annem ve babama onları yaptıkları o günden sonra bu çocugu ilk görüşümdü. Sosyal Medya hesaplarındaki fotografıni ilk gördugumdeki şaşkınlıkla aynı şoku yaşadım. Gözlerimi hemen kin bürüdü. Nefretle onu izlerken yanda basketbol oynayan çocukların topunu alıp çok uzaktan atmayi denedi ve top potadan gecti. başardı serefsiz. Hemen sıramdaki Anıl la ilgili bildigim bilgileri yazdigim defteri alıp bu bilgiyide ekledim.
"Basketbolda çok iyi" diye hem yazdım hem söylendim kendi kendime. Sonra ayağının dibine başka tarafta futbol oynayan çocukların topu geldiginde başarılı bi pasla topu gönderdi
"Yuh futbolda da çok iyi"
Yazdım küfür eder gibi nefret ediyotum bu ibneden.
"Aynı zamanda boxsör"
Gelen ses yüzünden birden sıçradım ve benimle beraber dışarı bakan kıza dikkat kesildim.Allahtan defterim bana dönüktüde yazdıklarımı görmedi. Hemde Benim yıllardır sosyal medya hesaplarını takip edipte boxsör oldgunu bilmedigim bilgiyi bu kız nereden biliyordu.
Kızın yüzü bana dönünce güzel bisey oldugunu fark ettim. Simsiyah beline kadar dümdüz parlayan saçları vardı ve siyah boncuk gibi parıl parıl gözleri vardi. Saç ve göz renginin aksine ten rengi oldukça açık renkliydi. Masum bi kızdı.
"Biraz bizim için buyuk lokma o hiç umutlanma derim. Üst sınıfların sayılı yakışıklılarından"
Ay götüüüm sana noluyo acab? Der gibi kıza baktıktan sonra konuştum.
"Sadece izliyorum ayrıca boksörlügüne kadar sen biliyosun ilgilenen ben oluyorum"
Dedim. Kız yapmacıkça gülüp
"Hayır sadece kardeşi yakın arkadaşım ordan biliyorum"
Bi kardeşi oldugunu biliyordum. Defterimede yazmıştım. Ondan da Anıl kadar nefret ediyordum. Ama kardesi oldugunu bilmiyormuş gibi omuz silktim
"Neyse ben Buse"
Diyip elini uzattı. Heh bana böyle insancıl davranışlarla gelsene tatlı kız
Elinı sıkıp gülümsedim
"Şuara"
"Memnun oldum"
"Bende"
Dedikten sonra zil çaldı. Buse kolumdan çekiştirerek
"Hadi aşşagı bahçeye inelim"
Dedi. Asla sevmem bahçeyi ama düşmanımı daha yakından tanımalıyım. Hem Buse bu konuda işime yarayacağını düsünüp ona ayak uydurdum.
Defterime boxsörlük bilgisinide yazıp defteri çanlatama koydum. Ve Buse ye ayak uydurdum.
Merdivenlerden indikten sonra karşıdaki bankta arkadaşlarıyla oturdugunu gördüm Anıl ın. Bi an gözleri beni hedef alınca
Birden elim ayagıma dolandı. Hemde aynı zamanda önüme bakmadığım için aniden yere kapaklandık.
Allah kahretsin. Bi mafya çocugundan bu sakarlıklarla nasıl intikam alacaktımki ben? Daha yoluma yürüyeyorum. Oysaki ne hayallerim vardı benim. Onun önünden cool cool yürüyüp sexsice bakıp kendime aşık edecektim şimdi şu halime bak. Ellerimi yerden çekip düstugum yere oturdum ve kafamı hic kaldirmad. Hayır bakamazdım etrafıma buyuk ihtimalle hepsi bana bakıyordu. Hadi Buse gelde kaldir beni off rezil oldum. Birden anlımın hizzasından bana uzanan elden korksamda bu bi yardım eliydi ve sevinmiştim. Hiç düşünmeden eli tutup ayaga kalktim. Kafamı kaldırmamla dilim tutulması bir oldu olamaz bu Anıl dı. Bana yardımmı etti? Nefret ettigim çocuk?

ANTİ MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin