Çling, Çlang, Çling...
''Hey gerizekalı! Onu uyandıracaksın! '' PAT! ''Of! Bunu neden yaptın!?'' ... ''Sus da önüne bak!''
....
Gözlerimi araladım. Önimde iki tane cüce duruyordu. Zırhlarındaki desene bakılırsa Armae'den geliyorlardı. Armae tamamen disiplin, gür bıyıklar ve dev silahlardan ibaret bir ada kısaca. Cücelerden birinin sakalları ağarmaya başlamıştı. Diğeri ise genç gibiydi. Daha ağarmamış kızıl sakalı bunun göstergesiydi. Kızılın elinde kocaman bir tüfek vardı. Küçücük boyunun yanında silahı orantısız duruyordu. Dİğeri ise -belli ki daha rütbeli- minik hançerini yere saplamış, bıyığını burarak elindeki parşömeni teyit ediyordu.
Farkettirmeden kılıcıma ulaşmalıydım. Büyük ihtimalle kızılın rütbesi düşüktü. Bu yüzden sakalı ağarmış olana saldırmalıydım. Elimi belimdeki kılıca doğru uzattım, '' Hey gördün mü hareket etti!'' kızıl tüfeğini bana doğru uzattı. Diğer cüce elindeki parşömeni sarıp beline koydu ve, '' Hey satir, bizim topraklarımıza izinsiz girdiğin için tutuklamalıyız!'' dedi. Belimdeki kılıcı kaptığım gibi ak sakallıya saldırdım.
![](https://img.wattpad.com/cover/35006257-288-k415790.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Bard
FantasyBen bu topraklarda doğdum. Bu topraklarda büyüdüm. Zamanla dağların ayakları, ormanların gözü oldum. Hiçkimsenin cesaret edemediği zorlukları göze alarak kayıp tanrı Pan'ı aramaya koyuldum. Ben, satirlerin en cesuruyum, ben Bard'ım... (Bu kitap kopy...