-2-

183 9 1
                                    

  Koştum, sadece koştum. Saatlerce, ayaklarım acıyana kadar koştum. En sonunda yorgunluktan bitap düşmüş halde uyuyakaldım... Bunlar onlardı; o zaman ne olduğunu hayal meyal hatırlıyorum ,daha önce, ben daha çocukken kabilede bir söylenti yayılmıştı. Bu söylenti onlar üzerineydi. Biz satirler, onları yağmacılar olarak tanırdık. Tamamen vahşete aç, her günlerini ayrı kabileleri yok etmeye ayıran varlıklardı bunlar. Önlerine ne geçerse yok eder, gerilerinde keder ve acı bırakırlardı. Çok zaman geçmeden kabileyi büyük bir telaş sardı. Her ne kadar hazırlık yapsak yapalım, sonunda o gün geldi. Bir anda yine o kokuyla uyandım, karşımda annem duruyordu, beni kucağına alıp çadırdan fırladı. Annemin kucağında ben, ancak o zaman olanların farkına vardım. Onlardan birini gördüm. Görünüşlerinin nasıl olduğunu nasıl olduğunu hatırlamıyorum. Sadece o çığlıklar, yanan çadırlar aklımın bir köşesine kazındı. Onlardan biri bizi gördü. Annem beni yakındaki bir çalının arasına gizledi. Sonra bana dönüp ''Bard'' dedi, ''Sen güçlü olacaksın.'' ve bunlar onun son sözleri oldu...

 O çalının içinde hayata tutundum, günlerce bekledim. Onların gittiğinden tamamen emin olana kadar o çalıdan çıkmadım. En sonunda çalıdan çıkma cesaretini buldum. Açlıktan ölüyordum. Hemen yiyecek birşeyler buldum. Elimde bir parça elma, yanık zemine oturup etrafa göz gezdirdim. Herşey yerle bir olmuştu, bütün kabilem, hayallerim, ailem... Ama sonra aklıma annemin sözleri geldi. O haklıydı, ben cesur olmalıydım. Bu sözlerin bana verdiği özgüvenle ayağa kalktım. Sonra düşündüm. Her yıl, yüce tanrı Pan'ın şerefine bir şenlik düzenlenirdi. Bu tanrı yüzyıllar önce kaybolmuş ama kimse onu bulamamıştı, aslında bulmamıştı . Hiçbir satir, Pan'ı bulabilmek için çıkacakları bu yolun risklerini alamıyordu. Ama ben onu bulacaktım, bizi yağmacılardan kurtarabilecek tek güç ondaydı. Bu işe yarayacaktı, yaramalıydı...

The BardHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin