1

39 1 0
                                    

"Hey,hey! Hey,şuna bakın! Yeni birisi geliyor buraya!"
"Yeni biri mi?" dedi Nenma gülerek bir yandan da elma turşusu yiyordu.
"Saçmalama; nüfusumuz bir elin parmağını geçmezken nasıl yeni biri gelebilir;tanrı için, esprileri kenara bırakıp yemeği ye yoksa ben yiyeceğim."dedi Hurh tencereden tabağına pirinç pilavını doldururken.
"Ama yemin ederim ki doğruyu söylüyorum,gelin bakın pencereden!" dedi Rita.

Ako pilavını bıraktı;gözlerini devirirken pencereye yanaştı ve sakat bacağının izin verdiği kadar ayağa kalkmaya çalıştı ancak beceremedi bu yüzden Rita'ya elini uzattı, Rita da hızlıca onu kolundan kavradı böylece pencereden bakabildi. Şaşkınlıkla küfretti, başını pencereden ayırmadan elini gel anlamında salladı. "Haklıymış! Gerçekten de yeni biri geliyor!" Diğerleri birbirine şaşkınlıkla anlayamaz şekilde ve biraz da heyecan içinde bakakaldılar, sonra ayağa kalkıp pencereden baktılar. "Neden gelmiş olabilir ki?"dedi Nenma.
"Orada nüfus daha fazla olabilir, belki bu yüzden getirmişlerdir."dedi Rita.
"Olamaz; sadece belli sayıda çocuk doğuyor, isteseler de artamazlar."dedi Ako. "O halde neden geldi?"dedi Rita
"Nereden bilebilir,Tanrı aşkına?"dedi Nenma.
"Hangi gruba girecek acaba ya? Çok merak ettim he!"dedi o zamana kadar sessizliğini koruyan Appolbenz. "Hadi dışarı çıkalım, o zaman! Ne diye bekliyoruz burada?"dedi Rita.
"Saate baksana. Dışarı çıkarsak ne olur sence?" Rita saate baktı. 17.37 idi.
"Ah..." dedi ardından küfretti. "Katrin nerede kaldı? Ölmek mi istiyor bu kız?" Ako yerine oturdu, diğerleri de onu takip edip yerlerine oturdular. Henüz yemeğe başlamışlarken askerlerden biri içeri girdi ve tüm sesiyle bağırdı.

"BEŞ DAKİKA İÇİNDE HEPİNİZ DIŞARI ÇIKIN YOKSA OLACAKLARDAN BİZ SORUMLU OLMAYIZ! ANLADINIZ MI?"
-...
"A-anladık ya" diye kekeledi Appolbenz. Asker dışarı çıktı. Rita küfretti ve saçını deli gibi kaşımaya başladı. "Nerede kaldı bu kız, kendini öldürmeye mi çalışıyor, neden geç kaldı bu kadar?" Stresten deli gibi kendini kaşıyor, yerinde duramıyor dönüp duruyordu. Ako onu kollarından tuttu. "Merak etme, ona hiçbir şey olmaz." Rita inanamaz gözlerle ona baktı." Nereden biliyorsun ha?"diye hışımla sesini yükseltti. Ako bundan pek etkilenmişe benzemiyordu. " Sana söyleyemem ama askerler ona hiçbir şey yapamaz. O yüzden şimdi otur yiyebildiğin kadar ye. Son yemeğimiz olabilir çünkü." Rita' nın gözleri dolmuştu, belli etmemeye çalışsa da ağladığı çok belliydi, gözlerini sildi ve yemeğe oturduktan sonra hemen kalktı ve dışarı çıktı. Ako telaşlandı çünkü Rita'nın ani çıkışları çok tehlikeliydi. Hepsi onun ardından koştu.
Rita hızlı hızlı yürüyerek askerlerden birinin yanına gitti, Ako yürüyemiyordu. Bu yüzden Appolbenz onu sırtına almıştı. Nenma olabildiğince hızlı koşsa da Rita'ya yetişemedi. Hepsinin içinde tarif edilemez bir korku, heyecan ve endişe vardı. Derken Rita Katrin'i gördü. Korkulan şey olmamıştı. Elinde iki kahverengi ördek cesedi, sırtında boş görünen bir sepet vardı. Rita koşarak Katrin'e sarıldı. Katrin anlamaz şekilde baktı. Rita ağlıyordu. "Üzerime ağlama Rita." dedi Katrin soğuk bir sesle,oldukça kaba bir şekilde söylemesine rağmen sesi Rita'yı sakinleştirdi ancak hâlâ ağlıyordu. " Beni o kadar çok korkuttun ki Katrin. O piç askerler sana bir şey yaptı sandım. Lütfen bir daha bu kadar geç kalma. Yasak başladı ama sen hâlâ dışarıdaydın. Gerçekten lütfen bana bu korkuyu bir daha yaşatma."dedi Rita hıçkırıklar içinde gözyaşlarını siliyordu. Katrin su gibi berrak bir kahkaha attı. Rita bu kıza çok büyük bir hayranlık besliyordu. " Hadi gidelim."

Oraya vardıklarında herkes sıra olmuş askerler önlerinde tek sıra olmuştu. Katrin huzursuzlandı.
" Neler oluyor?"
"Yeni biri geldi." dedi Rita.
"Y-yeni mi, bunlar kafayı mı yedi? Nasıl olur ki böyle bir şey?"
"Biz de bilmiyoruz, yalnızca sıra olmamız istendi."
Askerlerden biri onlara doğru yürüyorken Rita hemen elini Katrin'in önünde onu durduracak şekilde kaldırdı,askere kin dolu bakarak Katrin'e geride kal diye fısıldadı. Asker yanlarına gelince Katrin ona "Sorun yok Rita" dedi, yine de Rita hayranlık duyduğu bu kızı korumak istiyordu bu yüzden elini indirmedi. Asker ona silahını doğrulttu,Rita indirmemişti hâlâ. Asker silahını indirdi ve anında Rita'nın kolunu tuttu ve kolunun etini burktu. Rita acı ile inledi,yere yüzüstü düştü ve zaten ağlamaktayken daha da ağlamaya başladı."Sen ne yaptığını sanıyorsun?"diye tüm gücüyle bağırdı Katrin. Asker alaycı bir şekilde cıkladı ve Katrin'e vurdu, onu düşürdü. Katrin yanağını tuttu ve saçını geriye atıp ona hınçla baktı. Asker onun yüzünü yakından görünce beti benzi attı. Birkaç asker yanlarına geldi. Oldukça beyaz tenli, büyük burunlu bir asker ile tıknaz, kısa bir asker Rita'yı götürdüler. Asker diz çökmüş Katrin'den özür dilemişti ama Rita'nın bunu duyması gereken kulağı acısını dinlemekle meşguldü.

SoykırımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin