I. KANLI AY

42 9 1
                                    


HEY!


I.kanlı ay

"zaman geldi" sessizce yürüdüğümüz yolda kafamı kaldırıp aya baktım, iyice yaklaşmış bombalar atılmış gibi parçalara ayrılmış, kırmızı duruyordu. bir kaç kurt vardı, ulumalar bulunduğumuz ormanın içerisinde nereden geldiğini bilemeyecek kadar fazla bir şekilde yükseliyordu.

Ellerimi yere koyup gözlerimi kapattım. "Yaklaşıyorlar" diye fısıldadım. Havayı koklarken kaç kişi olduklarını ve kimin geleceğini tahmin etmeye çalışıyordum. "3 kişiler ve Jes'te yanlarında" dedim. Sessizce doğrulup aya baktım. Daha çok yaklaşmıştı ve artık kan kırmızısıydı. Zaman gelmişti bu gece o kan akıtılacak ve o vampirlere sunulacaktı, aramızda ki düşmanlık biticekti, artık bu savaşın bitmesini isteyen ben olmama rağmen babam o kanı benden akıtmayacaktı bunu biliyordum. Bende bu kanın onun damarlarından akmasını istemiyordum.

Uzaktan yaklaşan üç kişiyle babama döndüğümde bir orta yaşlı ağacın yüzünün kırışıklığını taşıyordu, elinde ki sigarayı ince dudaklarının arasına alıp derin bir nefes alırken gri gözleri parlak bir şekilde gelen kişilerin üstünde gezdiriyordu.

Gözlerimin parlak bir sarıya döndüğünü biliyordum, Jes'e bakarken kan kırmızısı gözleri sarı gözlerime kitlendi.

Lorem klanının sahip olduğu güç, tüm vampirleri kapsıyordu ve karşımızdakiler o klanın en kıdemli ailesiydi.

Alayla gülüp Josep'e baktığımda dikkatli bakışları babamın üstündeydi, sessizliği bir tarafın bozması gerekiyordu ama babamın konuşmayacağı belliydi.

"sessizliğiniz diğer kurtların sessizliğini engellemiyor" kalın ve yaşlı bir adamın sesi sessizliği bir bıçak gibi keserken, etrafta uluyan kurt sesleri fazlalaşmıştı, sadece adını bildiğim ve Jes'in yanında bir iki kere gördüğüm abisi alayla gülerken, alayla gülmesine tebessüm ettim.

Kesinlikle çok yanlış yerde yanlış hareketler sergiliyordu.

"kanı verin ve bizde gidelim, burda olmaya meraklı değiliz" yaşlı adamın sesi tekrardan etrafımızı sararken, tüylerimin diken diken olmasını engelleyemedim, ters giden bir şeyler vardı. Keskinleşen bakışlarım ormanın içine kaydığında hızla bir şeyin hareket ettiğini ve bize doğru yaklaştığını görmemle hızla atağa geçmek için hazırlandığımda duyduğum Jes'in sesiyle durup ona baktım.

"sakin ol, klanımızın başkanı geliyor."

Kalbimin normal seyrine döndüğünü hissederken, bakışlarım yumuşadı. Yanımıza yaklaştığında hızını düşüren siyah şapkalı adam, bir elini cebine koyarken ağzında ki sigarayı parmaklarının arasına alıp yere attı. Aldığım koku bir an tekrar bakışlarımı ona kitlememe neden olmuştu.

"çok beklemediniz, umarım." Alaylı, kalın sesi kulağıma ulaştığında, bakışlarım şapkasının altından gözlerini buldu, kısık bakan gözleri gözlerime değerken sessizliğin o sıra bakışmamızdan doğduğunu düşünmeme neden olmuştu.

"geleceğinden haberimiz bile yoktu" Josep kaşlarını kaldırarak alayla söylediği sözlerle bakışları benden Josep'e kaydı ama onu umursamadığını gösteren bir bakış attığında josepin sinirlendiğini anlamıştım.

"bence uzatmadan bu işi halledelim, daha zor günler bizi bekliyor." Sakin sesim ortama bir bıçak gibi düşmüştü sanki. Herkes pür dikkat bana bakarken benim bakışlarım adını bile bilmediğim klan başkanındaydı.

Bir klana başkan olmak için çok genç değil miydi?

"bu gece siz o kanı içeceksiniz ve aramızda ki bu amansız savaşa bir son verip, yeni düşmanlarımızla savaşıcağız." Babam bitirdiği sigarasını ayağının altında çiğnerken, ağır sesi ortamın sessizleşmesine neden olmuştu, kurtların bile babamın sesiyle sessizileştiğini duyabiliyordum. "peki size nasıl güvenmemizi bekliyorsunuz?" Sorusu klan başkanına ve yaşlı adamın alayla gülmesine neden olduğunda, sinirle başkana baktım, alaylı bakışları yerdeydi.

KURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin