ufak bir sorun, 4. bölüm.
"sizin jay'le sorununuz ne ya?"
"hangisi?" soruyu soran riki'ye aynı şekilde soru yöneltmişti jungwon.
sunoo "aranızın neden böyle olduğunu soruyor." diye ekledikten sonra jake buzlu içeceğinin pipetini dudaklarının arasından çıkararak kafa salladı. "harbiden neden? anlatmadın da hiç. zorlamak da istemedik ama artık çok merak ediyorum ben."
"ay bir sebebi yok ya, popülerite kavgası klasik. hani olur ya teenage filmlerinde."
"film mi çekiyoruz burada, yemedik." sunoo çatık kaşlarla tepki gösterdiğinde jungwon yadırgayan bir ifadeyle konuşmuştu.
"sen bugün çok agresifsin."
"anlatır mısın düzgünce artık?"
"pekâlâ." genç çocuk derin bir nefes alarak uzun uzun konuşmaya hazırlandı. bunda jay'in söylediklerinin de etkisi vardı tabii. arkadaşlarının onu dinleyeceğini biliyordu.
"jay hyung ve ben çok yakın iki arkadaştık. o senenin başında bir kız arkadaş edinmişti. aslında epey güzeldi, uzun sarı saçları ve alımlı bir yüzü vardı. fakat aptalın tekiydi. hiçbir zaman ona ısınamadım. tabii bunun farklı sebepleri de vardı.
bir gün jay hyung çıkışta eve doğru yürürken akşam okuldan birinin doğum günü partisine katılacağımızı söylemişti..."
5 ay önce
ikili okullarından çıkmış, jay jungwon'u ikna etmek adına uzun süredir yapmadığı bir şeyi yaparak küçüğünü evine bırakıyordu. kapısının önünde ikisi yollarını ayırmadan hemen önce ikna etmek adına son kez konuşmuştu onunla.
"hadi ama jungwon, çok eğleneceğiz. hem uzun zamandır beraber vakit geçirememiştik."
jay'in son söyledikleri genç olanın yüzünde bir tebessüm oluşturmuştu. baş başa olacakları düşüncesi aklına yerleşirken inadı bir kenara bırakarak kabul etti diğerini.
"o zaman beni alırsın, her zamanki saatte."
iki genç buluşmalarını saat 9'da yaparlardı. uzun taşlı yollarda beraber gezinir ve gülüşleriyle ortalığı inletirlerdi. yıllar boyu süren arkadaşlıkları bir noktaya kadar kusursuz ilerlemişti.
hepsi jungwon'a göre o kızın gelmesiyle bozulmuştu. jay ise diğerinin kaprislerini anlayamıyordu.
arkadaşlar birbirlerini sevgililerinden kıskanmazdı, hatta jungwon'un onu kıskanacağı bile aklından geçmiyordu.
uzun boylu kafasıyla onaylamış ve küçüğüne kollarını sararak ufak bir veda mırıldanmıştı. "her zamanki gibi güzel görüneceğinden emin olmasam, sana iyi hazırlanmanı söylerdim." diye de eklemişti sonuna.
aralarındaki sorunun bu gece hallolacağını düşünürken ikisi de olacaklardan habersizdi. sarılan bedenlerini ayırıp el sallamalarından sonra jungwon evine girmişti.
jungwon gece için saten siyah kısa bir gömlek ile kot pantolonunu kombinlemiş, boynuna ise diğerinden hediye olan kalpli kolyesini takmıştı. içinde jay'in bir resmi vardı, şaka amaçlı koyduğunu söylemişti hyung'u resmi oraya.
yüzüne ufak birkaç dokunuş yapmıştı makyaj malzemeleriyle. sade fakat güzel görünüyordu.
bu güzelliğini onu almaya gelen jay de fark etmişti elbette.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yalnız bir opera, jaywon.
Fanfiction- yüreğim, o eski aşk kalesi yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden.