2. BÖLÜM

188 5 0
                                    

Haftanın 3 günü kütüphaneye gelip bir kitap alıp kimseyle konuşmadan bir kenarda kitap okuyan ve kütüphaneyi kapatmaya yakın giden çocuğu. Bu çocuğu görünce içimdeki merak duygusu her tarafımı sarıyordu. Montumu ve çantamı koyduktan sonra kayıt yerine gidip kitap alan kişilerin kitaplarını kaydettim. Dağılmış kitapları düzenledim. Bilgisayarları kontrol ettim. Sonunda bugünde bitti diye düşünürken o çocuğun aldığı kitabı yerine koyup çıkışa doğru gittiğini gördüm. Evet ilginç gelen bir yer daha okuduğu kitap yarım kaldığında onu alıp evde falan okumuyordu. Ve okuduğu kitabı kendi alıp tekrar yerine bırakıyordu. Acaba başkasının o kitabı alabileceği aklına gelmiyor muydu? Bir yerden tanıyorum ben bu çocuğu ama nerden diye düşünürken patronumun "Çıkabilirsin" demesiyle montumu ve çantamı dolaptan alıp patronuma dönüp
"İyi akşamlar" dedim.

"İyi akşamlar kızım yarın da erken mi geleceksin?" diye sorduğunda tebessüm edip

"Hayır yarın okula gitmem gerek her zaman geldiğim saatte gelirim" dedim. Patronum gülümseyince bende gülümsedim ve kütüphaneden çıktım. Hava kararmaya başlamıştı ve daha fazla esiyordu. Hızlı hızlı eve yürüdüm. Eve geldiğimde bizimkilerin televizyon izlediğini görünce gülümsedim. Sanırım bugün bir kavga olmamış olduysa da çok uzun sürmemiş diye düşündüm ve bizimkilerin yanına gittim.
Akşam yemeğini yedikten ve salonda biraz televizyon izledikten sonra odama çekilip biraz test çözdüm. Daha sonra banyo yaptım ve kitabımı okuyup ertesi güne enerji toplamak için uykuya daldım.

Sabah alarm sesiyle uyandığımda asla hemen kalkan kızlardan olamamıştım. Bu yüzden kapat tuşuna bastım ve tekrar uyudum. 15 dakika sonra alarm tekrar çalınca geç kaldığım için yataktan öyle bir kalkıp hazırlandım ki ışık hızı benim yanımda bok yesin.. Hemen evden çıktım ve kızlarla buluştuğumuz yere doğru yürümeye başladım. İkisininde gelmiş olduğunu ve kızgın baktıklarını görünce kendime acıdım çünkü birazdan büyük azar yiyecektim. Yanlarına gidip belki bu sefer birşey demezler diye düşünüp

"Günaydın pamuk şekerlerim" dediğimde Öykü bana dönüp

"Yine alarmı kapatıp uyudun demi lan" diye sorunca şaşırmadım çünkü artık beni tanımışlardı. Kafamı 'evet' anlamında aşağı yukarı salladığım da arkamdan biri kafama vurunca dönüp Asyaya baktım.

"Sonra da 15 dakika sonra ki alarma kalktın demi?" diye sorduğunda bu kadarını nerden biliyorlar diye düşünürken kafamı yine 'evet' anlamında aşağı yukarı salladım. Öykü

"Gerizekalı biliyoruz telefon senden akıllı ama bu kadar belli etme be güzelim o telefonlar bile ertele ayarı yapmadan tekrar çalmaz" dediğinde o zaman benimkisi nasıl çaldı diye düşünürken

"Hala anlamadı ya kızım 15 dakika sonra seni arayan bizdik sen alarm zannedip telefonu açtın tabi biz akıllı arkadaşların hemen olayı anladıkta zavallıma çok fazla girmeden kapattık" dediğinde onlara kızsam da gülmeden edemedim ve benim güldüğümü görünce onlarda gülmeye başladı.
Öykü ve Asya benim en yakın iki arkadaşım hatta dostumdur.
Asya Kılıç hafif buğday tenli ela gözlü hepimiz gibi ideal boy ve kilodadır.Grubumuzun en çabuk sinirlenen ama çabuk affeden yumuşak kalpli kızıdır. Fakat bazı erkekler ondan korkar bunun nedenini henüz çözemedik ama ben erkeklere karşı soğuk durduğu için olduğunu düşünüyorum. Tıpkı benim gibi. Hiç sevgilisi olmadı ve hala sap tıpkı benim gibi. Ama neyse konumuz ben değilim.
Gelelim diğer üyemiz Öykü Öz kendisi sarışın aptallardandır. Sarışın mavi gözlü grubun en soğuk esprilerini yapan kızdır. Bizden tek ayrı noktası şuan ona sevgiyle bakan bir sevgilisinin olması. Evet o bizim gibi sap değil! Ve o bunu sürekli yüzümüze vuruyor! Kızın resmen ciddi ciddi 2 yıldır ilişkisi var ve ayrılmıyorlar! Nasıl yürüttüğünü hala Asya ile araştırmaktayız. O çocuk o esprilere nasıl dayanıyor anlamış değilim. Okula geldiğimizde Öykü koşarak Yiğite sarılınca bizde Asyayla banklara doğru gitmeye başladık. Banklara oturduğumuzda Asya

"Eee senin şu gizemli çocuktan yeni haberler var mı bakalım?" diye sorunca omuz silktim ve

"Benim mi? Ne ara benim oldu ya çocuk ayrıca hala kütüphaneye gelip kitap okuyup kapatmaya yakın gidiyor" dedim.

"Hiç birşey yok diyosun" diye sorduğunda tek kaşımı kaldırıp

"Ne gibi birşey?" dedim.

"Ne bileyim işte o çocuk sanki senden hoşlanıyor gibi geliyor bana anlattıklarına göre"dediğinde sesli bir şekilde güldüm ve şaşkınlıkla

"Çocuk haftada 3 kez kütüphaneye geliyor ve kapatmamıza yakın gidiyor ve bu yaklaşık bir buçuk aydır tekrarlıyor dedim ve sen çocuğun benden hoşlandığını düşündün öyle mi?" dediğimde

"Evet olamaz mı?" dedi.

"Hayır olamaz" dedim. Bu sırada Yiğit ve Öykü yanımıza gelip karşımıza oturmuşlardı. Yiğit

"Günaydın kızlar" derken Öykü " Ne olamaz?" diye sormuştu.

"Günaydın Yiğit ya şu kütüphanedeki çocuğu konuşuyoruz boşver" dediğimde zil çalmıştı. Ayağa kalkıp sınıflara gitmek için sıra olup sınıfa girdik.

****

Okul bittiğinde Asya uyku sersemi üstüme abanmış bir şekilde yürüyordu. Uykucu şirinem benim yine derslerde uyumuştu ve yeni uyandığı için üzerinde sersemlik vardı.
Çıkışa doğru yürürken tam Asyayı Öyküye bırakıp kızlardan kütüphaneye gitmek için ayrılacağım sırada şaşkın bir şekilde kalmıştım. Kütüphanedeki çocuk arkadaşları ile konuşarak çıkışa doğru yürüyordu.Nasıl yani ben bu çocukla aynı okulda mıydım?

Yeni bölümde görüşmek üzere Hoşçakalın!

TIRTILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin