Bölüm 34 - Kızgın çocuk

2.1K 325 98
                                    

Kelime sayımız: 1104

---------

Jisung Minho'nun sabah toplantılarından birinin daha bitmesini beklerken mini barda somurtarak oturuyordu. Ön tarafta olması özellikle istenmediği için yapabildiği tel şey burada oturup telefonundaki oyunlardan oynamaktı. 

Tamamen oyununa dalmış haldeyken bir anda gelen yüksek sesten irkildi ve telefonunu yere düşürdü ''N-noluyo ya?!'' diye bağırdı.

Minho ona yine herhangi bir uyarıda bulunmamıştı. Sadece omuz silkip 'dağınıklıkla ilgilenmesi için' Chan'ı odaya çağırdı.

''Saçma sapan konuşmaya başladı aklınca salak'' diye mırıldandı silahını yeniden beline atıp üstünü başını düzelterek.

Ufak masasındaki bardağını aldı ve onu doldurmak için mini bara doğru gitti, ki bu Jisung'u şaşırtmıştı çünkü masanın altında şişelerce viski vardı ama patronu onlardan içmek yerine daha hafif bir şeyler almaya gelmişti.

''K-küçük bi u-uyarı iyi olurdu'' dedi gözlerini devirerek.

Minho son zamanlarda bunu çok yapıyordu. Arka odaya birden fazla kez uğrayan iş arkadaşları ödemeler konusunda sadece bir uzatma istediğinde hiçbirine eski sabrını göstermiyordu. Ayrıca Jisung çoktan birkaç ölüm gördüğü için artık birilerini vurmadan önce ona uyarılarda da bulunmamaya başlamıştı, bu da Jisung'un arka odada toplantı olduğu her anda gözlerini misafirlerden kaçırmasına sebep oluyordu.

Jisung tezgahta oturduğu yerden kalktı ve oyun köşesine doğru gitti, şu anda bir şeyler oynamak ona cidden iyi gelirdi çünkü içinde biriken öfkeden mümkün olduğunca kurtulmalıydı. Barda çalışmaya başladığında gün boyunca bir baş ağrısıyla uğraşmak istemiyordu ve eğer şimdi sakinleşemezse bunun olacağından adı gibi emindi.

Minho meraklı gözlerle gencin oyun köşesine gidişini izlerken kendine bir içki doldurdu ve koltuğuna döndü. Kulüpte her şey yolunda giderken ara sıra başını kaldırıp mekana bakıyordu.

Bir süre sonra kapının çaldığını duyunca kalktı ve onu açmaya giderken Jisung'a bir kez daha baktı, oldukça sinirli görünüyordu ama sebebi oyun değil gibiydi. 

Gelen kadını içeri aldığında Jisung yeniden bara doğru gidiyordu. Minho onu bileğinden tutup koltuğuna götürdü ve kadının karşısına otururken genci de kucağına çekti. Jisung ise oflayarak daha rahat oturabilmek için kıpırdandı, sırtı patronunun göğsüne dayalıyken kolları da önünde birleştirilmiş halde duruyordu. Aynı zamanda bir de çenesini kastığında Minho'nun merakı iyice körüklenmişti.

''Carmina'' dedi büyük patron kadının geliş sebebini öğrenmek istercesine.

''Para bende, ama mal değil'' dedi kadın basitçe.

Minho gözlerini devirerek masasından bardağını alıp içkisinden bir yudum içti ''Sebep?''

Bu sırada Jisung hafifçe kıpırdanırken kadın ona iğrenmiş bir bakış attı. Minho tam o anda Jisung'un kadına bir küfür mırıldandığını duyduğuna yemin edebilirdi.

''Ufak bir gecikme oldu, cidden küçücük. Parayı sana bugün verip tozu yarın getirebilirim''

''O halde az daha ödersin, gecikme payı olarak'' dedi büyük patron.

Carmina'nın gözleri büyürken çenesi de kasıldı ve duyulmayacak şekilde homurdandı ''Ne kadar daha?''

''500 kafi. Bana bugün için söz verildi ve daha uzun süre beklemekten nefret ederim'' dedi Minho artık sabırsızlanarak, şimdi bu meşhur sokak uyuşturucusunu eline geçirmek için 24 saat daha beklemesi gerekiyordu.

Daddy'nin Küçük Canavarı -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin