Bölüm 37 - Kırılmış

2K 300 296
                                    

(Evet bi bölüm daha atasım geldi affedin :D İyi okumalar~~)

Kelime sayımız: 1390

----------

Jisung ertesi sabah çiçek aromalarının içinde kolayca uyandı, bu kokular evde ne kadar alkol olursa olsun gitmiyordu ve bu harika bir şeydi, herkesi sakinleştirip rahatlatabilirdi. Jisung bunu kıskanmıştı aslında, kendi evi içinde bulunduğu apartmandan dolayı hep ot ve alkol kokardı. 

Esneyerek sabah rutinlerini yerine getirdi, işlerini bitirince ise dışarıdan duyduğu sese bakmak için cama doğru döndü, yine sağanak vardı. Manzaranın güzelliğine gülümseyerek odasından çıktı ve aşağı kata indi.

İnip etrafa baktığında Minho'nun ortalıkta olmadığını fark edince bütün odalara bakmaya başladı. Bu oldukça garipti, Minho hiçbir zaman böyle aniden kaybolmazdı, acil bir şey çıkarsa da en azından genci önceden bilgilendirirdi.

Zemin kattaki hiçbir odada olmadığını anladığında saat öğleden sonra 2ye geliyordu ve büyük patronun bu saate kadar uyuyakalmış olması da seçenekler dışındaydı. Bu da gence büyüğünü bulmak için evdeki milyon tane diğer odaya da bakması gerektiğini gösterdi.

İkinci kata çıkıp oradaki odaların da hepsine baktığında Minho'yu hala bulamamıştı. Üçüncü kat da aynıydı, tek farkı gencin en sondaki odayı görünce yüzünü buruşturmuş olmasıydı, belli ki özel danslar için tasarlanmış bir odaydı. Jisung zemin kata dönerken Minho'nun o son odayı gence neden hiç göstermediğini merak etti.

''Minho?'' diye seslendi bilmem kaçıncı kez.

Pes etmiş bir iç çekerken onu aramaya karar verip telefonunu çıkardı. Minho telefonu meşgule atsa bile yada açıp neden Jisung'u almadan gittiğine dair kısacık bir açıklamada bulunsa bile olurdu şu an. Her şey olurdu, ama adamın telefonunun çalışını salondan duymak olmazdı. Jisung çalan telefona doğru gitti ve aramayı kapattı, patronunun telefon ekranında okunmamış mesajlar ve gencin cevapsız araması duruyordu. 

Jisung balkona baktı, Minho belki de telefonunu bırakıp sigaraya çıkmıştı? Hayır. Orada da değildi. Büyük patron hiçbir yerde yoktu.

Bu kez arka tarafa bakan büyük cama gitti ve sahile baktı, yağmur sert bir şekilde kumun üstüne düşüyordu. Minho böyle bir havada dışarıda olamazdı.

Ama tabii ya... dün gece içiyordu.

Jisung hafif bir sinirle homurdanırken patronunun gerçekten de böyle bir şey yapacak kadar salak olup olmadığını düşündü. Ama düşününce, Minho sarhoş olunca çok daha farklı birine dönüşüyordu ve Jisung onun yatağa gidip gitmediğini görmemişti, onu barda su içerken bırakıp kendi yatağına çıkmıştı.

Telefonunu salonda bırakarak cam kapıyı kaydırdı ve hızla kendini dışarı attı. Kapıyı arkasından kapattıktan sonra sağanağın altında patikayı takip edip Minho'ya dair en ufak bir iz aradı.

Elbette..

Yüzme ve sahil malzemelerinin içinde bulunduğu kulübenin kapısı açıktı ve rüzgarla oradan oraya savruluyordu. Jisung aceleyle içeri girince Minho'yu kocaman deniz yataklarından birinin üstüne yatmış mırıldanırken buldu. Sarhoş bir mırıldanma değildi, daha çok 'ben neden bu kadar salağım' gibisinden bir mırıldanmaydı.

''G-gerçekten mi?'' diye sordu Jisung saçındaki ıslaklıktan kurtulmak için başını sallayarak ''B-burada ne i-işin var?? B-bir b-buçuk s-saattir s-seni a-arıyorum her y-yerde. T-telefonunu b-buldum, e-endişemden ö-ölüyordum''

Minho bir iç çekip bakışlarını yere çevirdi ''Saatin kaç olduğundan haberim yoktu'' diye mırıldandı.

Jisung'un kafası şu an patronuna bakarken karışmıştı. Adam sanki.. burada değil gibiydi. Her zamanki 'benim hakkımda endişe etme' havalarını vermiyordu.

Daddy'nin Küçük Canavarı -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin