2.bölüm

12 1 0
                                    

Gece saat dokuz dolaylarında telefonum çalındı bir numara yazıyordu ekranında. Başta tereddüt ederek açmadım . İkince kez çalınca önemlidir diye açtım. Bu o çocuktu . Evet beni Özge'ye karşı küçük düşüren çocuktu. İlk kez adını söylemişti .Adı Turgaydı. O kendini hatırlatmak için demeseydi ben belkide hiç sormazdım. Zaten nefret ediyordum artık ondan. Çok uzatmadan hemen aramasının sebebini sorunca dalga geçerek "Evin önündeyim, gel !"demişti. Başta inanmadım. Biraz sonra Ömer Abe içeri girip dışarda birinin beni beklediğini söyleyince telefonu kapatıp korkuyla dışarı koştum. Oydu üstelik altındaki araba o kadar pahalıya benziyordu ki herhalde Özge görse bizi tanıştırdığına pişman olacaktı. Tebbesüm etti beni görünce. Karşısına geçip tam hesap soracakken kapıyı açıp çabuk binmemi istedi. Yoksa babamı çağırıp dün onla  neler yaptığımızı anlatacağını söyleyince boğazım düğümlendi .Babamın hasta haliyle bu kez üzmek istemedim. Arabaya bindim.En fazla ne olabilirdi ki bir şeyler konuşuruz sonra belki bir şey içer son demde  evime bırakırdı diye düşündüm .
Yol boyunca bana öyle bakıyordu ki korkmaya başladım . Aceleyle dışarı çıktığım için üstümde basit iki parça kıyafet vardı . Bacaklarıma bakıyordu . O baktıkça ayaklarım daha da titredi. İyiyce korkmuştum.Daha önce bir çok erkek arkadaşım oldu ama böyle yalnız kalınca hiç korktuğumu hatırlamıyorum.  Bu erkek arkadaşlarımın hiç biri arkadaşlıktan ileri gitmemişti. Hep benim yeniliklere karşı olduğumu söylüyorlardı.Neden böyle dediklerini anlamıştım. Ama içimden bir ses yenilikten ziyade yenilik adı altında zevk ve sapkınlıktan başka bir şey değildi.

Araba bir otele yaklaştı. Önünde durdu. Turgay bana beklememi söyleyerek otele gitti . Biraz sonra ellerinde bir kağıt poşet ile döndü. Ne olduğunu merak etmedim. Ta ki arabaya bindiğinde "Bunlar sana" diyince. Benim almadığımı görünce bugün böyle olursam Özge ve Tulin'nin haberi olmasından vs bahsetti. Özge ve Tulin benim için niye bu kadar önemliydi bilmiyordum ama gururumu inciten her şeyden korkuyordum. Yine en fazla ne olabilir diyerek başımı salayarak poşeti açtım. İçerisinde kırmızı bir kutu vardı . Otelden ne almış olabilir ki diye meraklandım ve kutuyu hafifçe yırtarak açtım. İçerisinde altından yapılmış çok pahalı bir takı vardı. Babam da alırdı bana böyle altından takılar ama bizim aldıklarımızın da ötesinde .Ben kutuyu açmakla uğraşmışken o arabayı otelin aşağısındaki denize sürmüştü. Hava bulutluydu kimsecikler  yoktu. Arabayı istop edip elimdeki kolyeyi takmak istedi .Ben sırtımı dönüp kolyeyi eline uzatırken elimdeki kolyeyi aldı arabanın bir tarafına kutusuyla attı . Ben tam yüzümü dönmek isterken arkadan bir el  bedenime dokundu. İyiyce korktum hemen dokunan eli sertçe çekip yüzümü döndüm. Arabadan tam inecekken kapıları elindeki kumanda ile kilitledi. Kızmaya ve bağırmaya başladım. Benden artık çaren yok der gibi baktı. Ben iyiyce sinirlenmiştim hemen elimdeki telefonum ile cama yaklaştırıp eğer açmasa camı kırmakla tehdit ettim. Bir an telefonu çaldı. Konuşmadan kulağına dayadı. Saniyeler sonra gülerek kapıları açtı. Yüzünü önündeki denize çevirmiş inmemi bekliyordu. Ne özge ne Tulin ne de gurur umrumda değildi. Bir iffet meselesi bunlardan daha önemliydi bence. Üstümdekiler ince gelmişti yürürken üşüdüğümü fark ettim. Titriyordum hem korkudan hem de soğuktan . Otelin önüne varıp araba bekledim.Gelen ilk arabaya atlayıp eve geldim.

Eve çok geçmeden varmıştım .Parayı uzatıp eve doğru hızlandım. Sesizliği bozan ayak sesimden başka hiç bir ses yoktu. Evin avlusunda tek bir araba yoktu. Tüm ışıklandırmalar her zamanki gibi açıktı. Salonun kapısı açıktı . Hafifçe dokunup içeri girdim. Aklıma hemen babam geldi. Odasına koştum. Kapı koluna asılarak hızla ittim. Yatak bomboştu. Hemen odadan çıkıp diğer tüm odalara "Ömer Abe! " diye seslenerek baktım. Meraklandım aynı zamanda korkmaya başladım. Aklıma Ömer Abi'yi aramak geldi. Telefon ekranından numarasını çevirip soğuktan kıpkırmızı kesilmiş kulağıma dayadım. Çalındı ama açan yoktu. Montumu içeriden alıp emniyete gittim . Emniyette olanları anlatınca beni üzmemek için teseli ve umut verici sözler söylüyordu. Yetkili polis habire :"Bulacağız ,endişe etmeyin siz !" diyip duruyordu. Onlara bildirdikten  hemen sonra belki eve gelmiş umuduyla hemen eve gittim. Eve vardığımda Ömer Abe gelmişti. Beni görünce sarıldı ve titrek sesiyle: "Nevin Hanım siz o gençle giderken babanız sizi pencereden izlemişti. Ardından aşağı inip arabayı hazırlamamı ve yalnız gideceğini söyledi. Ne kadar ısrar ettiysem bir türlü ikna edemedim . Sonra bir süre sonra ...bir süre sonra babanızın arabası kaza yap-tı-ğı-nı ve vefat ettiğini haber aldık." Benim gözlerim onu dinlerken yaşla dolmuştu babamın kaza yaptığını öğrenince bayılmışım. Gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu gözümün önündeki serum şişesinden hemen anlamıştım. Olanları tekrar hatırlayınca serumu söküp " Baba!" bağrışmaları ile koridora çıktım. Koridorda Ömer Abi vardı beni görünce. Hemen koşup sarıldı. Ve başımı okşayarak beni koridorda bulunan bir sandalyeye oturttu. Daha sonra hemşirelerle beni odama götürüp uyutmuştu.

Sabah ilk gözümü açtığımda karşımda Ömer Abe duruyordu. Dün geceyi anımsadım.Boğazım düğümlenerek ağladım. Ömer Abe'ye babamı görmek istediğimi söyleyince o bana kaza bir köprü üstünde olduğunu babamın hızla gelen tıra çarpınca babamın köprüden  aracıyla beraber suya  yuvarlandığını sesi titreye titreye söyledi. Her ne kadar söylenenler doğru olsa da ben babamın cesedini görmeden asla inanmadığımı söyleyince Ömer Abe sesiz kaldı.

Tam iki gün sonra Ömer Abe , bana cesedi getirdiklerini, artık görebileceğimi söyleyince hemen bekletmeden gitmek istedim. Daha sonra morg kapısına vardığımızda Ömer Abe istersem halen görmekten vazgeçeceğimi söylemesine rağmen aldırış etmedim. İçeri girdiğimde sanırım daha önce ben gelmeden soğutucu dolaptan çıkarılmıştı. Cesedin başında maskeli ve cerahi elbise giymiş bir adam vardı. Ben yaklaşınca uzaktan görmemi istedi . Nedeni ise babamın günlerdir su altında olduğundan herhangi bir enfeksiyon veya virüs gibi anlamadığım bir kaç kelime daha ilave edince kabullendim. Sonuçta yüzünü görmem yeterli olacaktı benim için.Görevli hazır olup olmadığımı söyleyince hazırım diyerek bekledim açmasını. Hafifçe babamın beyaz saçları, incelmiş kaşları ,seyrek kirpikleri ve ağlamaktan şişmiş göz torbası görüyordum. En son ince çenesinide görünce hıçkırıklarla ağladım . Ağladığımı görünce kefeni kapatıp "Başın sağ olsun ,Allah rahmet eylesin" gibi dualarda bulundu. Ayakta duracak gücüm kalmamıştı ki Ömer Abe beni tutup dışarı çıkardı. Kolumu başının üstüne alarak arabaya kadar yardımcı oldu.Daha sonra beni bindirip eve doğru sürdü.

Yol boyunca ağlamaktan gözlerim şişmişti. Babam benim yüzümden mi öldü diye onlarca kez bu soruyu zihnimde bulanıklaştırdım. Artık babam yok muydu yani ama nasıl olacaktı ki ? Ben onsuz ne yapacağım ki heleki bu vicdan azabı ile nasıl yaşarım? 

Eve vardığımızda Ömer Abe'yle cenaze işleri için konuşmuştuk . Ömer Abe, Babamın ölmeden ona memleketti Batmanda defnedilmek istediğini vasiyete bulunduğunu söyledi. Ben babamın daha önce böyle bir şey dediğini hatırlamıyordum ama  Ömer Abe'ye demiş olabilirdi. O nerede olursa olsun fark etmezdi benim için yeter ki nur için de yatsın.

....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 10, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mor ÜzümlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin