2. Bölüm

46 9 17
                                    

O günden sonra hiç dışarıya çıkmak istememiştim. Kafam oldukça karışıktı. Babaannem hasta olduğumu düşünüyordu. Sağlıklıydım ama bir şeyler beni çok yoruyordu. Yüzleşmekten korktuğum düşünceler gün yüzüne çıkmaya çalışıyordu. Kendimi toparlamaya çalışırken evdekileri de şüphelendirmemeye çalışıyordum.

Hava ruh halim gibi değişkendi. Dün Güneş'ten kavruluyorduk, bugün ise yağmur yağıyordu. Yağmurlu havaları severdim. Babaannem bir şeyler hazırlarken ben de ona yardım ediyordum. Hava yağmurlu olmasaydı Miray'ı parka götürecektim, bu yüzden evde beraber evcilik oynuyorduk. Renkli tokalarını saçıma takıyordu. Bu durumdan hoşnut değildim ama kardeşim için katlanıyordum. Saçım biraz uzun olduğu için sürekli saçıma tokalarını ve taçlarıno takıyordu. Sınıfımda ki kızlar da takmak istiyordu ama izin vermiyordum. Miray tokalarını saçımdan çıkartıp tüylü tacını takmıştı. Beraber oyuna dalmıştık. Ben de ona taç takmak istediğim de kaçmaya çalışmıştı. Tam yakaladığım da dedem geldi, hemen dedeme koştu oradan da içeriye kaçmıştı. Dedem dik dik bakıyordu, ya sabır diyerek Miray'ın peşine koymuştum.

Miray oturma odasına kaçmıştı. Birileri gelmişti sanırım emin değildim. Yavaşça kapıyı açtığım da Miraç ile göz göze gelmiştim. Bakışları yukarıya değince başımda ki tacı çıkartıp, kapıyı kapattım. Tuhaf hissediyordum. Odama çıktım. Düşünmemek için çırpınıyordum. Akşam üstüne doğru hâlâ yağmur yağıyordu. Eve gelen misafirler gitmişti. Annem ile babaanem sohbet ediyordu, Miray uyumuştu. O sırada üzerime bir hırka ve kulaklığımı alıp evden çıktım. Babaanem görse hemen elime şemsiye tutuştururdu. Yağmurlu havalarda yürümek bana huzurlu hissettirirdi. Yağmur iyice bastırmaya başlamıştı. Hafiften koşar adımlarla yürüyordum. Bir yandan şarkı bir yandan yağmur'un yüzüme çarpması içimi bir hoş yapmıştı. Yaz ayının yağmurları bir başkaydı.

Sokakta ki hayvanlar koşuşturuyordu. İnsanlara ve hayvanlara bakıyordum. Herkes bir telaş içerisindeydi. Etrafı izlemeye devam ederken Miraç ve dedesini görmüştüm. Sokakta ki hayvanlar için güvenilir bir yere karton kutudan klübe gibi bir şeyler yapıyorlardı. Hayvanlara verilen değer bambaşka bir şeydi. O tarafa doğru yürümeye başladım. Miraç bembeyaz olmuştu. Sanırım hava onu etkiledi. Dengesini kaybetmeye başlamıştı. Dedesi ileri de olduğu için onu göremiyordu. Tam düşeceği sırada oraya koşarak onu tuttum. Titremeye başlamıştı. Hemen üzerimde ki hırkayı çıkartarak onu sardım. Dedesine seslenmeye başladım, yağmur sesinden zor duymuştu. Telaşlı bir şekilde koşarak yanımıza geldi, beraber Miraç'ı arabaya oturttuk, arka koltukta beraber oturuyorduk. Başını omzuma yatırmıştım, rahat etmesi için. Hastaneye geldiğimiz de hemen acil'e aldılar. Bir süre bekledikten sonra doktor çıktı. Üşüttüğünü söyledi. Çok dikkat etmesi gerekmiş. Dedesi kayıt işlemlerini yaptığı sırada annesi ve ablası gelmişti. Endişelilerdi. Beni görünce kim olduğumu sordu, açıklayınca tanıdı. Teşekkür edip, Miraç'ın odasına gittiler. Ailesi yanında olduğu için hastaneden gitmiştim. Daha sonra evlerine giderim diye düşündüm.

Yürümeye başlamıştım. Yağmur dinmişti. Yolda iken annem aradı, nerede olduğumu sordu ben de açıkladım. Eve gelirken 3 ekmek ve süt almamı istedi. Ben de ileride ki bakkaldan istediklerini alıp yürümeye devam ettim. Karşı tarafta bir ses geliyordu sese doğru gittiğim de ağaç dibinde yavru kedi gördüm. Üşümüştü, aç olmalıydı. Kollarımın arasına sararak eve götürdüm. Hemen odama çıkarttım. Annemler evde yoktu, ne ara gitmişlerdi bilmiyorum. Süt'ün içerisine biraz su ekleyip sütü ısttım. Küçük bir kabın içerisine koyup önüne bıraktım. Sütünü içtikten sonra biraz uyumasına izin verdim. O sıra da ıslak tüyleri kurumuştu. Yağmur da yağmıyordu. Aşağıya inip, güvenli bir yere bıraktım.

Apartman'a gireceğim sırada iki tane genç erkek yanıma geldi. Kim olduğumu sormuştu, ben de açıkladım. Sert sert bakıyorlardı.. Daha sonra yanımıza 8-9 yaşlarında tatlı mı tatlı bir kız çocuğu gelmişti. Gözleri hâlâ yaşlıydı. Esmer olan eğilerek kıza "bu muydu?" diye sordu. Kız da kafasını olumsuz bir şekilde salladı. Ne olduğunu anlamamıştım. Diğer çocuk "kusura bakma, daha önce burada görmediğimiz birisini arıyoruz seni de ilk defa görünce sen sandık" demişti. Kimi aradıklarını sordum. Kız kardeşlerine dokunmaya çalışan birisiymiş. Aşırı derecede öfke doluydum. Küçük kıza nasıl birisi olduğunu sorunca tarif etti. Aklımda bulunsun dedim. Onlar da teşekkür edip geri gittiler. Bu konular da hassas olduğum kadar da sinir doluydum.

Taha&MiraçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin