6. Bölüm

25 5 0
                                    

YORUM YAPIP, VOTE VERİR MİSİNİZ?⭐

Sabah uyandığımda baş ucuma yakın bir yerden hışırtılar geliyordu. Nedense baş ağrısı ile uyanmıştım. Gözlerimi açtığımda Miraç hâlâ göğüsümde uyuyordu. Hafiften doğrul maya çalışırken Zehra abla ile göz göze geldim. Elinde ki telefonu hemen aşağıya doğru indirip mutfağa kaçtı. Yeni uyandığım için bir şeyleri algılayamıyordum.

Miraç o kadar güzel uyuyordu ki. Bir süre onu izledim. Odaya dolan güneş ışığından dolayı gözlerini kırpıştırarak uyanmıştı Miraç. Ne olduğunu algılamaya çalışırcasına bakınıyordu. Başı hâlâ göğüsümdeydi. Bir an da kafasını kaldırıp bana baktı. Şaşkınlıkla olduğu yerden doğruldu. Tebessüm ederek ona bakıyordum. Tam konuşacaktı ki Zehra abla içeriye girdi.

"Oooo çifte kumrular da uyanmıııışş" ima dolu ses tonu ile konuşarak yanımıza geldi. Miraç utanmış olmalıydı ki başını eğmişti. Zehra abla Miraç'ın yanına giderek saçlarıyla oynamaya başladı. İkimizde susmuştuk. Zehra abla bize bakarak tebessüm ediyordu.

"Ay şaka yapmıştım, neden ciddiye aldınız ki? Susmayın böyle amaaa..." diyerek dudağını büzmüştü. İçine Miray kaçmış olmalıydı. Bu hali hem sevimli hem de komik geldiği için gülmüştüm. Ama Miraç hâlâ utandığı için bir şey demiyordu. Zehra ablanın telefonu çalınca göz kırparak odadan çıkmıştı.

Koltuğun diğer tarafında duran Miraç'ın yanına yaklaşarak kulağına fısıldadım. "Neden utanıyorsun? Bir şey olmadı ki." dedim. Biraz daha yaklaşınca hafiften temas ettik. Teni cayır cayır yanıyordu sanki. Fazlasıyla utandığını anlayarak geri çekilip lavaboya gittim.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ailemiz sabah buraya evleri yakın olan arkadaşlarına kahvaltıya gittiği için şuan evde tek başımızaydık. Yarın sabah döneceğimiz için güzel vakit geçirmeyi düşünüyorduk.

Beraber kahvaltı yapıp, beraber sofrayı toplamıştık. Ben bulaşıkları yıkarken Zehra abla evi süpürüyordu. Miraç ise toz alıyordu. İşimizi halledince kendimizi koltuğa atmıştık.

Hepimiz telefonlarımızla ilgileniyorduk. Gençlik böyleydi zaten. İşimiz gücümüz telefon ya da ders olmuştu. İçime dedem kaçmış gibi düşünmeyi bırakıp televizyonu açtım. Televizyonu açınca ikiside ekrana kilitlenmiş gibi bakmaya başlamıştı. Hoşuma giden bir şeyde yoktu ki. Boştu hepsi.

İyice sıkılmıştık. Denize gidelim diye düşündük ama doymuştuk denize ve üşeniyorduk. Bıkkın bir nefes verdiğim sırada Zehra abla bır hışımla ayağa kalkarak üst kat'a çıktı.

Bir süre sonra Zehra abla elinde küçük bir tuval ve boyalarla gülücük saçarak yanımıza gelmişti. Öylece ona bakıyorduk. Oturma odasında ki masanın üzerindekileri koltuğa bırakıp masaya geçtik.

Zehra abla boyaları, paleti ve fırçaları masaya bırakarak konuşmaya başladı. "3-4 sene önce buraya getirmiştim bunları, üst katta sonda ki odanın dolabında buldum. Madem canımız sıkılıyor, güzel vakit geçirebiliriz bunlarla diye düşünüyorum." diyerek hevesle gözlerimize bakmaya başladı.

Resim çizmek kafa dağıtmak için birebirdi. Yeteneğiniz olmasa bile sarıyordu. Zehra ablayı onayladığımızı belirttiğimizde çok mutlu olmuştu.

Zehra abla tuvale dört tane kare çizip, her kareye yan çizik atarak üçgen haline getirmişti. Dört yukarıda dört aşağıda olmak üzere sekiz üçgen vardı.

Hepimiz sırayla üçgenleri boyayarak üzerlerine bir şeyler çizecektik. İlk üçgene Miraç çizmeye başlamıştı. Tamamen beyaza boyayarak, siyah boya ile inek deseni çizmeye başladı. Cidden güzel olmuştu.

Sıra Zehra ablaya gelmişti. Sarı boyayı alarak tamamen sarıya boyamıştı. Küçük küçük renkli kelebekler çizmişti. Hoş duruyordu. Sıra bana gelmişti. Tamamen beyaza boyamıştım. Siyah boya ile kareler çizmiştim. Siyah ve beyaz kareler oluşmuştu.

Tüm renkleri kullanarak bir şeyler çizmiştik. Son üçgeni Miraç'a bırakmıştık. Miraç yüzüme bakarak tüm renkleri almıştı. Hafiften utanmış gibi duruyordu. Utanınca saçlarını geriye çekerdi. Kısa sürede çözmüştüm onu.

Turuncu boyayı alarak dalgalı bir şekilde çizmeye başladı. Diğer renkleri de sırasıyla öyle yapmıştı. Güzel bir gökkuşağı çizmişti. Çizim tamamen bitince öyle bir baktım. Gerçekten güzel gözüküyordu.

"Gerçekten çok güzel çizmişiz yaa" diyerek konuşmaya başladi Miraç. Güzel olan sensin, diyemedim. Ona çok şey demek istiyordum ama işte.. Bir şeyleri anlamdıramadığım halde umut vermek istemezdim.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Etrafı toparlayıp koltuğa geri dönmüştük. Miraç odasına asmak istediğini söylemişti. Başka bir zamanda tekrar yapmayı planlıyorduk ama Allah bilir ne zaman.. 2-3 güne geri dönecektik ve hiç istemiyordum. Bir şekilde daha fazla burada kalmalıydım.

Saat bayağı ilerlemişti. Akşam 6'ya geliyordu. Ailemiz hâlâ gelmemişti. Biz de o sırada mutfağa girip bir şeyler hazırlayıp yemiştik.

1-2 saate ailemiz gelmişti. Miray yarı uykuluydu. Yorulmuş olmalıydı. Tam Miray'a doğru yürürken Miray koşarak Miraç'ın boynuna atladı. Miraç bir an affalasa da sımsıkı tutmuştu Miray'ı.

Herkes Miray'a bakarak çok tatlı olduğunu söyleyip gülerken ben gözlerimi Miraç'a dikip çok tatlı olduğunu söylemiştim. Tam o sırada Zehra abla bana bakarak tebessüm ediyordu. Şu sıralar bir garipti zaten.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yarın sabah geri döneceğimiz için eşyalarımızı hazırlıyorduk. Babamlar aşağıda maç izliyordu. Fazla gürültülüydüler. Evde maçı her zaman tek başıma sessizce izlemeyi severim.

İşim bitince kendimi yatağa attım. Miraç telefonda biriyle konuşuyordu. Cam kenarına geçmişti. Bu yüzden duyamıyordum ama merak ediyordum. Bakışlarımı ona çevirmiştim ama o beni görmüyordu. Bir an da bakışlarını bana çevirince göz göze geldik. Ne yapacağımı şaşırıp bakışlarımı çekerek sağıma döndüm.

Miraç telefonla konuşmayı bitirip yanıma doğru ilerledi. Tam o sırada ayağa kalkacaktım ki Miraç bileğimden tutarak yerime oturmuştu beni. Böyle bir hamleyi beklemiyordum ki konuşmaya başladı.

"Taha, bir sorun mu var? Şey biraz garip davranıyorsun da. Sormak istedim." diyerek başını çevirmişti. Utanmasına bayılıyordum. Biraz doğrulup Miraç'a yaklaştım. "Hayır, sadece bedenim biraz yorgun. Kafamda karışık biraz." diyerek yüzüne bakmaya başladım. Ama Miraç utandığı için oralı olmuyordu.

Bir süre sessizce oturduğumuz yerde durduk. Sessizliği Miraç bozmuştu. Bakışlarını bana çevirerek "Neden kafan karışık ki?" diye sormuştu. Bakışları o kadar masumdu ki. Günden güne ona karşı olan hislerim daha da artıyordu.

"Kafamı karıştıran birisi var, hislerimi anlamaya çalışıyorum. " diyerek önüme dönmüştüm. Kalbim deli gibi atıyordu? Siktir. Gerçekten Miraç'tan hoşlanıyor muydum? Taşlar yerine oturmaya başlıyordu sanırım. Miraç'ta bakışlarını çekmişti.

Dakikalar boyunca susmuştuk. Sonrasında kalkıp duş aldım. Miraç çoktan uyumuştu. Masumluğu kalbimi pır pır artırıyordu. Ben de yanına uzanıp, düşüncelerimi sonlandırarak uykunun kollarına teslim oldum.

Taha&MiraçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin