ꕥ3. bölümꕥ

266 32 46
                                    

Önceki gece*

Koşarak ondan uzaklaşan kızın arkasından bakakaldı Erwin. Onu bırakıp gittiği için aşırı pişmandı. Yıllar içerisinde onu çok aradı ama asla bulamadı. Belki de kız bulunmak istemiyordu. Onu bulduğu için sevinse mi, onu affetmeyeceğine mi üzülse bilemedi. 'Hayır, böyle düşünmemeliyim.' diye geçirdi içinden. Ne olursa olsun kendisini affettirecekti.

         Olanları dümdüz bir ifadeyle izleyen ancak içindeki meraka yenik düşen adam, yavaşça Erwin'in yanına yürüdü. 

"Erwin, o kimdi?"  

Duyduğu kalın ve duygusuz sesle kendine geldi sarışın adam. Yavaşça ilk önce kafası olmak üzere tüm vücudunu sesin geldiği yöne çevirdi. 

"Y/n, Y/n Smith." dedi zar zor duyulan sesiyle.

"Smith?" dedi kısa adam sorgular bir biçimde. Ardından ekledi, "Kuzenin falan mı?"

Erwin'in cevap vermesine kalmadan Hange yanıtladı sorusunu.

"Y/n... Erwin'in kız kardeşi aynı zamanda benim çocukluk arkadaşım. Bazı nedenlerden dolayı uzun zamandır görüşmüyorduk."

Anladığını belirtircesine kafasını salladı genç adam. Erwin'e neden görüşmediklerini soracakken aşırı dalgın ve çökmüş olduğunu fark etti. Fazla meraka gerek olmadığını, zamanı gelince Erwin'in ona anlatacağını düşünerek konuyu uzatmadı ve iyi geceler dileyip odasına çıktı.

Y/n'in anlatımından:

Sabah*

Deli gibi bir baş ağrısıyla uyandım. Gözlerimi ilk olarak baş ucumdaki komodine çevirdim. Ardından üzerindeki cep saatimi aldım.

05.08

Antrenmana bir saat var. Henüz kimse uyanmamış. Ağır ağır yatağımdan kalktım ve dünkü olaydan sonra dolabıma yerleştirmeyi unuttuğum kıyafetlerimi çantamdan aldım. Aynı yavaşlıkla odamı terk edip ortak duşların olduğu kısma gittim. Eşyalarımı kendime ait olan dolaba koydum ve üzerimi çıkararak duşa yöneldim. Suyu açtım, soğuktu. Büyük ihtimalle henüz kimse uyanmadığından sıcak suyu açmamışlardı. Umursamadan suyun altına girdim çünkü ancak bu su beni kendime getirebilirdi. Öylede oldu. Kısa bir duşun ardından hemen dolabıma gidip kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı kurutmadan nemli bırakarak oradan çıktım. Odama doğru ilerleyip kirli kıyafetlerimi sepetime attım ve yönümü mutfağa çevirdim. Her ne kadar bu duş beni kendime getirse de kahve içmem gerekiyor. Ağır adımlarla mutfağa vardığımda ışığının yandığını gördüm. Anlaşılan birilerini de uyku tutmamıştı. İçeri girdiğimde simsiyah saçlı bembeyaz teni olan bir adam bacak bacak üstüne atmış, kitap okuyor ve bir yandan da çayını yudumluyordu. İçeri girince hafif kafasını kaldırdı ve bana kitabının üstünden baktı. Masmavi gözler, okyanus mavisi...

Bakışmayı kısa kesip tezgaha yöneldim. Bir bardak aldım ve neredeyse tüm dolapları karıştırarak bulduğum kahveyi içine koydum. Ardından ocakta hala kaynayan suyu kahvemin üstüne döktüm.

"Kahve mi? Tch, zevksiz..."

Duyduğum sesle yavaşça kafamı çevirdim ve sorgular bir şekilde ona baktım. Ardından gözlerim fincanına kaydı.

"Çay mı? Zevksiz."

Bir cevap beklemediği besbelliydi. Anlık bir şaşkınlıktan sonra bakışlarını yüzüme çevirdi. Sinirlenmişti. Ne? Bana bulaşan sendin. Önüme döndüm, tam kahvemi alıp mutfaktan çıkıyordum ki tekrardan konuştu. 

"Y/n Smith!"

Durdum ve dinlemeye başladım.

"Abinin komutan olması üstlerine karşı böyle saygısızca konuşman için geçerli bir sebep değil."

Gülümsedim ve arkamı dönüp şöyle dedim:

"Abim yok. Kendisi on sene önce öldü, neyden bahsettiğinizi bilmiyorum. Size karşı bir saygısızlık yaptığımı düşünmüyorum, sadece nasıl davrandıysanız öyle davrandım. Şimdi izninizle kahvemi daha fazla soğutmadan içmek istiyorum."

Ardından cevap bile vermesini beklemeden oradan çıktım. Gerçi haline bakılırsa cevapta veremezdi. Nasıl insanları rütbeli yapmışlar burada. Saygısızlık yapıp saygı bekleyen insanlara gram tahammülüm yok. 

Hızlıca odama gidip kahvemi içtim. Ardından çantamdaki kıyafetlerimi dolabıma yerleştirip üniformamı giydim. Cebimden cep saatimi çıkardım ve saate baktım.

05.50

Odamdan çıkıp eğitim alanına gittim. Herkes uyanmış, sıraya dizilmişti. Bende yanlarına gittim ve sıraya girdim.

                Bir süre sonra sarı saçlı, büyük burunlu ve oldukça uzun biri yanımıza geldi. Sanırım bizi eğitecek olan oydu.

"Ben Mike, Mike Zacharias. Öncelikle Keşif Birliğine hoş geldiniz. Bir süre sizi ben eğiteceğim daha sonrasında takımlara ayrılacaksınız ve başınızda olan yüzbaşı tarafından eğitileceksiniz."

Herkesten anladığını belirten nidalar uçuşurken ben sessizce etrafa bakıyordum. O sırada uzaktan heyecanla bu tarafa doğru gelen Hange'yi gördüm. Kaptan Mike'ın yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadı. Bunu yaparken gözleri benim üstümdeydi.

"Asker Smith!"

Şaşkınlıkta öne çıktım ve "Evet efendim?" dedim. 

"Seni Yüzbaşı Levi eğitecek, komutandan kesin emir var. Yüzbaşı Hange sana onun birliğine kadar eşlik etsin, gidebilirsin." dedi ve gitmemi işaret etti. Şaşkın şaşkın Hange'nin yanına gittim. Levi mı, o da kim? Hange hemen koluma girdi ve hızlı bir şekilde yürümeye başladı. Üzerimde olan bakışları hissedebiliyordum. Kim bilir ne düşünüyorlar. 

"Seni ne kadar özlediğimi bilemezsin, Erwin'i yalnız bırakmamak için yanına gittikten sonra seni çok aradık ama bulamadık nerelerdeydin?"

"Bulunmak istemiyordum."

"Onu bende biliyorum ama niye?"

"Onunla konuşacak bir şeyim yokta ondan."

"Hadi ama Y/n seni ne kadar özlediğini bilemezsin."

"Bırakmasaydı o zaman."

"Bırakması gerekiyordu ama."

"Umurumda değil olan oldu benim bir abim yok artık."

"Her neyse. Levi şu güç olaylarını biliyor. Erwin onunla konuştu bu yüzden onun takımındasın ama baştan uyarayım zor biridir. Gerçi senin de kolay biri olduğun söylenemez, Erwin bu kararından ne zaman pişman olacak göreceğiz."

Sessiz kaldım ve yürümeye devam  ettik. Ah Hange gevezeliğini o kadar özlemişim ki... 

Bir süre yürüdükten sonra başka bir eğitim alanına geldik . Sadece dört kişi vardı ve başlarında kısa bir adam eğitim veriyordu. Bir dakika. Siyah saç, beyaz ten, kısa boy. Yoksa bu sabah ki adam mı? Hange hemen kolumdan sürükleyip takıma yaklaştı.

"Leviiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii. BAHSETTİĞİM Y/N BU MUHTEŞEM BİRİDİR ONU SEN EĞİTECEKSİN."

Yavaşça arkasını döndü ve Hange'ye bakarak konuşmaya başladı. 

"Tch. Bağırma dört göz kafam şişti."

Hassiktir bu o. 

Ardından bakışları beni buldu.

"Takımıma hoş geldin zevksiz."

.

.

.

.

.

 Bölüm nasıldı? 

Umarım beğenmişsinizdir.

Öptüm mck <3

𝘼𝙣𝙤𝙧𝙢𝙖𝙡|| ღLevi Ackermann X ReaderღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin