En fazla kaç gün uykusuz kalabilirsiniz? Ya da yemek yemeden, su içmeden ne kadar dayanabilirsiniz? Banyo yapmadan, kıyafetlerinizi değiştirmeden, alışveriş yapmadan, telefonunuza dokunmadan kaç gün geçirebilirsiniz? Ben söyleyeyim hiç. Ama kendimi düşündüğümde bunun mümkün olduğunu da söyleyebilirim.
Peki o zaman size bir soru daha sorayım. Hayatınızda kaç defa intiharı düşünür, ölümü arzularsınız? Bir mi, iki mi, beş mi... Ben tam 2 senedir arzuluyorum. Şuan yine elimde jiletle yatağımda oturuyorum. Ama bu sefer içimde farklı bir enerji var.
...
Bir temmuz sabahı açmıştım dünyaya gözlerimi. Aynı sabah hem dünyaya 'merhaba' demiş, hem de bu dünyadan nefret etmiştim. Sarışın anne ve sarışın babanın kahverengi saçlı çocuğuydum ben. Babam, benim, onun kızı olmadığımı düşünmüş, DNA testi yaptırmış ancak sonuçta onun kızı olduğum doğrulanmış. Ama o inanmamış. Bunun sonucunda da annemle boşanmış ve bir daha buralara uğramamış. Annem senelerce benim için uğraşmıştı. Ben 16 yaşıma gelene kadar bekar bir anne olarak bana bakmıştı. Daha sonralarda ise gönlünü patronuna kaptırdı ve ben ikinci defa terk edildim.
19 yaşındayım ancak sorsanız kesinlikle daha yaşlı hissettiğimi söylerdim. Annemin beni terk edişinden sonra çok yanlış kişilerle tanışmış, hayatımı tam anlamıyla mahvetmiştim. Size yaşadıklarımı kısaca özet geçeceğim:
16 yaşımda annem tarafından yalnız bırakıldıktan sonra okula gitmez olmuştum. Öğretmenler yaşadığım durumu bildiği için devamsızlık konusunda idare ediyorlardı. O sene hayatıma Ecel girdi. Asıl adı farklıydı ancak ben onu benim ecelim olarak tanımıştım. Bu yüzden zihnimde ismi Ecel olarak kalmıştı. İlk zamanlar her şey çok güzeldi. 1 sene boyunca düzenli bir ilişki yaşamıştık. 1 senenin sonunda ise benden daha fazlasını istedi. Vermedim. Zorla aldı. Yaşadığım evde günlerce tecavüze uğradım. Kimsenin haberi bile olmadı. 27 gün boyunca hapis hayatı yaşadıktan sonra bir gün aniden hayatımdan çıktı. Bir daha da onu hiç görmedim. Ancak bana bir armağan bırakmıştı, hamile kalmıştım.
9 aylık hamilelik sürecimde annemin yatırdığı harçlıklarla ayakta durmuştum. Bebeği aldırmayı çok düşünmüştüm ancak hiçbir zaman cesaret edememiştim. Doğum yapmak için ameliyata alındığımda ise o ameliyathaneden yine yalnız çıkmıştım. Bebek doğumda ölmüştü, benim ruhum ise bebek ile birlikte bana veda etmişti. 17 yaşında olduğum için annem çağrılmıştı. Olanları anlattığımda ise beni evlatlıktan reddedip tekrar gitmişti. Ben ise tek başımda bu eve dönmüştüm. 12. sınıfı öğretmenlerim bitirmemi sağlasa da sınavlara girmeyip bu evde yaşam sürmeye devam ettim.
Bebekle birlikte ruhumla da vedalaştıktan sonra hep bedenimi de öldürmeye çalıştım ama hep bir şeyler engel oldu. Bugün ise büyük gündü. Bugün yaşamıma son vermeye hiç olmadığım kadar kararlıyım. Gözlerimi açtığımdan beri kurduğum hayalleri gerçekleştirmek için hızlıca yataktan kalkıp banyoya gittim. Çekmecede kutuyu açıp ihtiyacım olan şeyi aldım. Yatak odama dönüp yatağımın üstüne oturduğumda tekrar hayallere dalmıştım. Elimde ki jilete tekrar baktım. Adeta elmas gibi parlıyordu. Bir tur döndürdüm. Yüzümde bir gülümseme oluştu. Artık zamanı gelmişti, hissediyordum. Odama son defa baktım. Ruhuma göre çok renkli bir odam vardı. Annem kendi zevkine göre döşemişti. Bana kulak asmayacağını bildiğim için itiraz etme gereği duymamıştım. Şuan daha da farkına varıyordum bu odanın benim olmadığının. Yüzümdeki gülümseme genişlemiş ancak gözlerimde yaşarmaya başlamıştı. Elimdeki jileti yastığımın üzerine koydum. Sanırım kendimi biraz cesaretlendirmem gerekecekti. Yavaş hareketlerle telefonumu elime alıp bir şarkı açtım. Yerimden kalkıp pencereye doğru ilerledim ve perdeleri açtım. Gecenin karanlığı adeta veda edercesine gülümsüyordu bana.