Tamer - beautiful crime
12.11.18'
Kış olmasına rağmen açık cam içerinin buz gibi olmasına neden olmuş, soğuk iliklere kadar hissedilir duruma gelmişti. Fakat Çağrı'nın bundan yana bir sıkıntısı yoktu. Zira soğuk zihnini dinç tutuyordu. Düşünmesi gereken onlarca şey varken ihtiyacı olan yegane şey de buydu. Biraz durdu, derin bir nefes aldı ve geçmişi düşünmeye başladı. En başından buraya kadar nasıl geldiklerini...
Var olduğu andan beri amacı haline gelmiş şeylerin bir bir yok oluşunu izliyordu. Dünya boka sarmıştı, bir yanda açlıktan ölen insanlar, bir yanda parasına para katan insanlar... Yozlaşmış devletin tutumu ülkeyi kaosa sürükler hale gelmişti. Çağrı'nın dahi yaratılma amacı yok sayılmış, kendisi ve arkadaşları afaroz edilmişti. İnsanoğlunun bencilliğini anlatacak kelime dahi bulamıyordu.
Herkes masummuş gibi, kendi yaptıkları insanların sonlarının gelmesini umuyorlardı.Ama hayır, Çağrı buna izin verecek değildi. Yıllardır gölgelerde gezinmiş, bunlardan sorumlu olanların bir nefes arkasında hepsini izlemişti. İlmek ilmek ördüğü planın son aşamalarına gelmişlerdi. Tüm arkadaşlarını farklı şehirlere dağıtmış, tüm ülke içerisinde ciddi bir teşkilatlanma meydana gelmişti. İroniktir ki kimsenin ruhu bile duymamıştı.
İsteseler en yakın zamanda baslayabilirlerdi, aslında şu an bile başlamaları için tek eksikleri o kızdı. Gerçek adıyla 0120347, şimdiki adı ise bilinmiyordu. Kendi döneminden birkaç yıl sonrasında oluşturulmuş o kız, içlerindeki en güçlüsüydü. Tabii o bunu daha bilmiyordu. Devlet onu kendi bünyesine almış, evcilleştirebilmek için verdikleri ilaçlarla geçmişini ondan almışlardı. Çağrı'nın yakın zamandaki hedefi kızı bulup kendilerine katılmasını sağlamaktı. Aslına bakarsanız, onun yerini pek ala doldurabilirdi. Hatta dolduralı çok olduğu da söylenebilir. Gerçekçi olursak ona ihtiyaçları yoktu. Çağrı'nın savunması o kadar sağlamdı ki o kız onun karşısında dursa bile kaybedecek durumda değildi. Sadece, o kızı istiyordu işte. Bu deneylerin başına bakarsak Çağrı'nın o kızı neden bu kadar istediği daha anlaşılabilir olabilirdi:
Her şeyin başladığı gün... Savaşın harap ettiği devlet ve buna çözüm arayan yetkililer. Bu deneylere başlmaya karar verdikleri gün aslında ciddi bir katliam gerçekleştireceklerini bilmiyorlardı.
Hoş, bilseler dahi ne değiştirirdi ki bu? Ne demişler, savaşta her şey mübahtır.
Gün gelmiş ve deneyler başlamıştı. Tarihteki ilk deney...
Oldukça başarısızdı. Sırf bunun için yüzlerce çocuğu bebekken kaçırıp deneyler yapmışlardı. Genetiklerini değiştirebilmek için hayvan DNA'larıyla onların DNA'larını karıştırmış, üzerlerinde onlarca kimyasal kullanmışlardı. Tabii sonuç pek şaşırtıcı değildi, hepsi ölmüştü. Sağ kalan bir çocuk bile olmamıştı. Bunun üzerine labaratuvarlarda döllenme gerçekleştirip onlar daha dünyaya gelmeden deneylere başlamışlardı, bu pek ala daha başarılıydı. Bebeklerin bir kısmı dünyaya gelmeden ölmüş, bir kısmı da çocukken bunları kaldıramayıp ölmüşlerdi. Fakat hayatta kalanlarla amaçları gerçekleşmişti. Hepsinin farklı farklı güçleri olmuştu. Lakin bünyeleri bunları kaldıramamış ve hepsi ergenlik dönemine kadar ölmüşlerdi.
Üçüncü nesil deneyleri ise çok daha başarılıydı. Birkaç çocuk hariç hepsi hayatta kalmış ve güçlerini zamanla kullanabilir hale gelmişlerdi. Ama kimse bununla yetinemezdi. Eğer amaçları savaşı yenmekse daha güçlü ve kalabalık bir orduya ihtiyaçları vardı.
Dördüncü deneyler ise bu sayede başlamış oldu. Formülü biraz daha güçlendirip yeniden denediler. Ve bingo, amaçlanan güçlere sahip ve daha güçlü çocuklar doğmuştu. Yetenekleri çok kuvvetliydi. Verilen eğitimlerle ise büyüdükçe yenilmez bir ordu haline gelmişlerdi. Eh, insanoğlu doyumsuzdur, başarıyı sever. Haliyle bununla da yetinmediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Suç
Science FictionYıllar önce, ülkemiz ciddi bir savaş içerisindeydi. Askeri olarak zayıf olduğumuzdan savaşı hazin bir şekilde kaybediyorduk. İnsanlar ölüyor, ülkemiz duraklama noktasından çöküşe doğru hızla ilerliyordu. İnsanlar bu duruma bir çözüm ararken bilim in...