14. bölüm

1.4K 115 77
                                    



takemitchy
fazla merak cidden yarak ama|
naptın itiraf edebildin mi aşkını?
dayanamıyorum ki|

yavşak piç
bugün itiraf edeceğim

takemitchy
sik|
e ama bugün toplantı var?

yavşak piç
yavrum sabaha kadar oturup konuşmuyoruz ki?

takemitchy
yavrum deme bana ibne|
doğru
neyse o zaman
görüşürüz toplantıda

yavşak piç
görüşürüz takemitchy

takemitchy
TAKEMİTCHY DEME LAN BANA|

**

Fazlasıyla dalgın, aynı zamanda da bulunduğumuz yerdeki her bir karışta gözlerim fıldır fıldır dolanıyordu. Nasıl oluyor, ben de bilmezdim, yaşamadan. Genel bir konu konuşuluyordu şu an. Arada-iki dakikada bir- Baji'nin elinin kaşınması falan geliyor Chifuyu'nun bakışları bile sesini kestiriyordu sonra.

Mitsuya Draken'le, Emma konusunda dalga geçiyor geri kalanlar da kendi halinde takılıyordu. Toplantı dediğimiz şey neredeyse iki dakika sürmüştü zaten. Mikey ibnesi geçmişti yine tahtına, merdivenlerin başı, brahman oo toman voo demiş ve bitmişti yani. Göt herif, omzunda asılı duran ceketiyle fazla çekici duruyordu.

Yaklaşık bir hafta önce tam olarak emin olmuştum hislerimden. Aslında itirafından beri içimde bir şeyler değişmişti ama değişime açık değildim işte. Yine de, Hinata'yla konuşamıyordum bile artık. Ne geçmişte ne de şu an. Sanki her şey değişmişti, değişimi sevmeyen ben değişmiştim.

Gelecekte sadece Hinata bir şeyler alıyor ben kenarda oturup izliyordum. Onunla olan sohbetim, bu nasıl, bu güzelmiş, sen ne diyorsun, faslını geçmiyordu. Sonra bir gün Mikey'nin ani gelen aramasıyla yanına gitmiştim. O halini gördüğümde bile anlamalıydım aslında her şeyi. Kalbim o görüntüsüyle bile parçalanmıştı sanki. Bana ilk, aşkını dile getirirken kendimi öylesine rahat hissetmiştim ki her zaman acıdan akan yaşlarım, ilk defa tattığım hoş duyguyla akmıştı.

Tabii benden sonra da o akıtmıştı inci tanelerini. Zaten her şey de ondan sonra olmuştu. Özür dilemişti ve ne ara çıkardığını bilmediğim silahı gözlerimin içine baka baka, bir eli elimdeyken hiç acımadan kafasına dayayıp seviyorum demiş... en çok da bunaydı ya sinirim. O kadar dayanıp bir cevap bile beklemeden kendini ve beni mahvetmişti.

Tüm dünyam başıma yıkılmıştı. Kucağımda kendi kanlarıyla beraber yatarken çoğu kanı benim üzerime dökülüyordu.

Düşünemedim ne hinatayı ne de bir başkasını, tek aklımda olan Mikey'di. Zihnim, ikimizin anılarını gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçirirken sanki ölen ben gibi hissetmiştim. Elim daha sıkı sarılmıştı eline ve o an, gözlerimi kapatmama sebep olacak bir ışık kaplamıştı her yanı. Bu, daha önceki geçmişe dönüşlerim gibi değildi. Yanımda Naoto yoktu, Hinata sağlıklıydı.

Gözlerimi tekrar açtığımda yeşilliklerin arasındaydım. Mikey'le ilk kez doğru düzgün konuştuğumuz, bana gülümsediği yerdeydim.

Omzumun dürtülmesiyle kendime gelip kolun sahibine döndüm. Zaten omzumun acısından bile bunun Baji olduğunu anlamam gerekirdi.

"Ne öyle salak salak kolonları izliyorsun amına koyayım, manyak mısın?"

Gözlerimi devirirken çevreye göz gezdirdim. Sadece ben ve Baji vardık. Hasiktir, hazır kimse yokken ağzıma sıçmaz umarım. 

aşıkla karışık//tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin